1 Haziran 2016 Çarşamba

Kafirlere benzemek Kim bir kavme benzerse o kimse onlardandır.Hz Muhammed sav

Kim bir kavme benzerse o kimse onlardandır.
Hazreti Muhammed
Sallallahu Aleyhi ve Sellem
من تشبه بقوم فهو منهم
Zulmedenlerle beraber oturma.
EN'AM-68
Mü'minler, mü'minleri bırakıp kâfirleri dost edinmesin, bunu kim yaparsa Allah ile alakası kesilmiş olur.ALİ İMRAN-28
Zulmedenlere meyletmeyin; sonra ateş size de dokunur.HUD-113
Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar, size gelen gerçeği inkar etmişken, onlara sevgi gösteriyorsunuz.MUMTEHİNE-1
O kafirler sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz.ALİ İMRAN-119
Eğer Yahudi ve Hristiyanlardan her hangi bir fırkaya uyarsanız sizi imanınızdan sonra kâfir ederler.ALİ İMRAN-100


Yüce Allah, en üstün din olarak İslam Dinini göndermiştir. Bu Yüce Dinimiz, kendine has hükümleriyle, tazeliğini kıyamet sabahına kadar muhafaza edecektir. Güzellikleriyle ve insanlığa ışık saçan hakikatleriyle on dört asırdan beri ayaktadır ve kıyamete kadar da ayakta kalacaktır. Çünkü onun koruyucusu Yüce Allah’tır.

Mensubu olmakla şeref duyduğumuz Yüce Dinimiz, kendi müeyyidelerini tahrif edecek müdahalelere, beşeri düşünce ve fikirleri ona karıştırmayı hedef alan her türlü teşebbüse karşı uyanık olmamızı, biz Müslümanlardan istemiştir. İbadetlerde ve adetlerde Frenk mukallitliğinden şiddetle kaçınmamızı bizlere emretmiştir. İslamiyet ile bağlılığı gevşeyen ve milli mefahirini inkâr eden milletler ise taklitçi oldukları topluluğun uydusu ve kuklası haline gelmişlerdir. Bu durum İslamiyet ile bağdaşmaz.
Yüce Dinimiz İslam; kâfirlere, münafıklara, batıl dinlere ve diğer ideoloji mensuplarına benzemeyi kesin bir şekilde yasaklamış ve haram kılmıştır. Görünüş itibariyle onlara benzemek, daha sonra ahlaki değerlerde, çirkin ve kötü fiillerde; hatta inanç ve ibadetlerde onlara benzemeye sebep olur. Çünkü onlar gibi giyinmek, onlar gibi davranmak, onlar gibi yaşamak, sonunda yapılan bu hareketler kalplere nüfuz eder ve onlara karşı bir sevgi ve saygı meydana getirir. Bunun için Kâfirlere benzemenin haram olduğu hususunda bütün İslam âlimleri ittifak etmişlerdir. Bu konuda icma’ vardır.
Peygamber (sav) Efendimiz, bir hadis-i Şeriflerinde: “Kim bir kavme benzemeye özenirse, o da onlardandır” buyurmuşlardır. Böylece Hıristiyanlık ve Yahudilik adetlerine özenti duymaya set çekmiş, taklitçiliği adet haline getirenlerin milli ruhunu kaybedip, özendiği o topluluğun mahiyet ve karakterini elde edeceğine işaret buyurmuş, taklitçiliği yasaklamıştır.
Kur ’an-ı Kerim ayetlerinin ve Hz. Peygamber (sav) Efendimizin hayatı boyunca üzerinde durduğu en önemli konulardan birisi de, Müslümanların fert ve toplum olarak belli bir kimlik (İslam kimliği) kazanmaları, kendi inanç ve şahsiyetlerini korumaları ve kendilerine güven duymaları olmuştur. Kur’ an -ı Kerim Müslümanlara ısrarla birlik ve bütünlük içinde olmalarını, kâfir ve münafıkları dost ve arkadaş edinmemelerini emretmektedir. Bu hususta Yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Ey İman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Bunu yaparak Allah’a, aleyhinize apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?”                   [1]  

           “ Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur “. [2]
Bu konuda diğer ayet-i Kerimeler de şöyledir:
“ Ayetlerimizi yalanlayanların ve ahiret gününe inanmayanların arzularına uyma. Onlar, Rablerine eş tutuyorlar”.[3]
“…Deki, Benim işim bana, sizin işiniz de size aittir. Siz, benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptıklarınızdan uzağım”.[4]
“ Resulüm de ki: Ey kâfirler! Ben sizin tapmakta(olduklarınıza tapmam, Siz de benim taptığıma tapmıyorsunuz. Ben sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim. Siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim de bana dır”.[5]
“Sana emir olunanı açıkça söyle ve ortak koşan (müşrikler)den yüz çevir”.[6]
“…Kafir olanlar da birbirlerinin dostlarıdırlar..”[7]
“Mü’min erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin dostlarıdırlar. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler. Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara, Allah rahmet edecektir..”. [8]
Yüce Allah yukarıdaki ayet-i kerimelerde buyurduğu üzere; özellikle Yahudi ve Hıristiyanlar, Müslümanların dostu olmazlar. Onlar ancak birbirlerinin dostu ve yaranıdır. Onlar birbirlerini desteklerler, Müslümanları ancak menfaatleri için geçici olarak destekler ve dost görünürler. Asla dost olmazlar ve hiçbir zaman da olmamışlardır. Müslümanların Yahudi ve Hıristiyan komşusu olabilir. Komşuluk elbette ki olacaktır. Müslüman, Müslüman kalmalı ve dinini taviz vermeden yaşamalı, komşusunun dinine uymamalıdır. Kafirun ve Hud sürelerinde olduğu gibi.
“Zulmedenlere meyil etmeyin. Sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra O’ndan da yardım göremezsiniz”.[9]
Peygamber (sav) Efendimiz, müşrik ve kâfirlere benzememeleri için ashabına, sakallarını uzun, bıyıklarını kısa kesmelerini emretmiştir. Peygamberimize gelerek “Müslüman oldum, Ya Resulellah! “ diyen kişiye: Peygamber (sav) Efendimiz: “Kâfirlik alameti olan saçını kes ve sünnet ol ” buyurmuştur.[10]
O devirde kâfirler kendilerine mahsus saç şekli tespit etmişler, kendilerince bir moda ortaya koymuşlardı. Yani inançlarının sembolü olan bu saç şeklini, Efendimiz (sav) kâfirliğin alameti ve modası saymış ve bu saç şeklini Müslümanların bırakmasını yasaklamıştır. Çünkü Abdullah ibni Ömer (ra), Peygamber Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Kim bir millete (kavme) benzemeye çalışırsa, o da onlardandır”. [11]
Bazı Müslümanların moda uğrunda batı, Avrupa hayranlığına ve onlar gibi giyinip onlar gibi yaşamalarına ne demeliyiz. Yoksa saç bırakmak yasak değildir. Yeter ki, bakımlı ve temiz olsun.
Başkalarına benzemeye çalışmak, onların yaptığı işi ve ameli yaparak onlara uymak, özellikle kâfirlere benzemek bu Hadis-i şerifte yasaklanmıştır. Müslüman ancak, Peygamber (sav) Efendimize ve O’nun sahabesine benzemeli ve sünnetine uymaya çalışmalıdır.
Peygamber Efendimiz: “Bizden başkasına benzemeye çalışanlar bizden değildir. Yahudi ve Hıristiyanlara benzemeyiniz…” buyurmuşlardır. [12]
Giyim ve kuşamda, moda diyerek kafirlere benzemek de Dinimizde yasaklanmıştır. Hz. Ali (ra) dan, Peygamber(sav) Efendimizin bu konuda şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Rahiplerin elbiseleri gibi, gayri müslimlere mahsus elbiseler giymekten sakının. Kim onların şekillerine bürünür ve onlara benzemek isterse benden değildir”.[13]
Abdullah ibni Amr (ra) diyor ki, Peygamber (sav) Efendimiz, üzerimde rengi sapsarı bir elbise gördü ve: “Onu at! Çünkü o, renk ve şekil itibariyle kâfirlerin elbisesidir” buyurdu.[14]  Özellikle moda için başka milletleri taklit etmeyelim, günaha girmeyelim. Burada kastedilen elbise, kâfirlik alameti olan elbise ve giysinin giyilmemesidir. Tabii en önemlisi de, modadır diye, gençlik giyiyor diye, mini etek ve açık saçık elbiselerin giyilmemesidir.
Yüce Dinimiz, güneş doğarken, güneş tam tepede iken ve güneş batarken ve ateşe karşı namaz kılmayı yasaklamıştır. Bunun sebebi, güneşe tapan ve ateşe tapan Mecusilere benzememek, onlara muhalefet etmek içindir.
Kendine ait milli ve manevi değerlerini yitirerek başka dinleri ve milletleri taklit etmek, şahsiyetsiz davranmak, fertler ve toplumlar için en büyük manevi felaket ve alçalıştır. Bu manevi felaket ve sefalete mahkûm olmuş milletlerin, bataklığın çukurundan kurtulmasına imkân yoktur. Dinini, milletini ve vatanını seven insanlar, hiçbir zaman kendi milletinin böyle bir sefalete düşmesine rıza gösteremez ve tahammül edemez. Hiçbir Müslüman, kendi dininin emirlerinden başka bir dinin inancını, ayinini ve adetlerini taklit edemez, başka milletlerin örf ve adetlerine itibar edemez. Çünkü İslam Dininin ve Müslüman’ın başka bir dini ve başka bir milleti taklit etmeye ihtiyacı yoktur. Şerefli ve ilahi bir nizam olan Yüce Dinimiz, bütün beşeri sistem ve nizamların üstündedir. Yüce Allah tarafından İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son Hak Dindir.
Peygamber (sav) Efendimiz, biz Müslümanların, eski ümmetleri örf-adet, fitne-fesat, isyan, fuhuş ve zina gibi bütün kötü yollarda takip edeceklerini, bir mucize olarak 1430 sene önce bizlere haber vermiştir. Bir Hadis-i Şerifte şöyle buyrulmaktadır:
“Sizler, kendinizden önce geçen milletlerin yoluna karışı karışına, arşını arşınına, tıpa tıp muhakkak uyacaksınız. O dereceye kadar ki, şayet onlar daracık bir keler deliğine girmiş olsalar, siz de muhakkak onlara uyarak oraya gireceksiniz, onlara tabi olacaksınız”. Ebu Sait (ra) diyor ki, Biz: “Ya Resulellah! bu ümmetler Yahudiler ve Hıristiyanlar mıdır? diye sorduk. Peygamber (sav) Efendimiz: “Onlardan başka kim olacak…!” buyurdu. [15]
İslam’ın iman ve ahlak çizgisinden sapılması halinde, İslam dışı inanç ve adetlere uyulduğu takdirde başımıza gelebilecek olan felaketi, Resulullah (sav),  bu hadisin değişik bir rivayetinde şöyle belirtiyor:
“…Onlardan biri insanların geçiş yolu üzerinde (cadde ve sokaklarda) karısıyla cinsel ilişkide bulunacak olsa, siz de aynısını yapacak biçimde sizden önceki toplulukların yolunu karış karış, adım adım izleyeceksiniz”. [16]
Hadis de belirtilen “caddelerde alenen cinsel ilişkinin yapılması”, ahlaki yönden çok feci bir durum. Bundan çok daha kötüsü ve vahim olanı ise şu hadis-i şerifte belirtilmektedir: (Yüce Allah cümlemizi bu durumdan muhafaza eylesin)
“Bir çift ayakkabının bir tekinin diğer tekine eşitliği gibi İsrail oğullarını kuşatan iman ve ahlak düşüklüğünün tıpa tıp benzeri, bana inanan insanları da kuşatacaktır. Öylesine kuşatacaktır ki, onlardan bir fert açıktan anasıyla zina yapacak olsa ümmetimden bu işi yapacak bir kişi ortaya çıkacaktır”. [17]
Bu gün Anadolu’muzun milliyetçi muhafazakâr olan şehirlerinde dahi, kalabalık cadde ve sokaklarında, sarmaş dolaş olmuş vaziyette, hatta dudak dudağa sevişen gençleri üzülerek görmekteyiz. Şehit kanlarıyla sulanmış, yüz binlerce şehidin yattığı, günde beş vakit minarelerinden ezanların yükseldiği bu güzel vatanımızda, hadiste anlatılan bu son durum vuku bulmaz ve hiçbirimiz görmeyiz inşallah.
Ne dersiniz? Peygamber (sav) Efendimizin bu açık mucizesinde haber verdiği batı taklitçiliği bu gün ortaya çıkmış mıdır? Maalesef birçok Müslüman, kâfirlerin yoluna karışı karışına, arşını arşınına tıpa tıp uymaktadır. Onlar keler deliğine girerse, yılbaşı kutlarsa, piyango bileti alırsa, yılbaşında hindi-kaz keserse, moda diye bir şeyi giyerse onların aynısını Müslümanlarda yapmakta, birbirleriyle yarış etmektedirler. Bazı Müslümanların bu günkü halini şair ne güzel dile getirmiştir. Şuurlu, bilinçli ve gerçek Müslümanlar elbette bunun dışındadır.
Bir elde Kadeh! bir elde Kur’an
Ne helaldir işimiz, ne de haram.
Şu yarım yamalak dünyada,
Ne tam kafiriz, ne de tam Müslüman..! ( Ömer Hayyam).
Yüce Allah, bu duruma düşmekten cümlemizi muhafaza eylesin. (amin)
Müslümana;
           Sen Hıristiyan mısın? Diye sorsan darılır.
Amma yılbaşında hindi, kaz yemesine bayılır.
Çam deviren hindici, nasıl mü’min sayılır?…
Bilmiyoruz, çoğumuz ne edip yapıyoruz.
“Batı batı” diyerek, eyvah! hep batıyoruz..

           Yaklaşınca her sene, öz yurdumda yılbaşı,
Yapılır milletime, Frenkçe türlü aşı..!
Buna ağlar ağacı, hem toprağı, hem taşı.
Müslümanız!..  Onlarla, Noel de yapıyoruz…
“Batı  batı" diyerek, eyvah hep batıyoruz…
Kâfirlerin bayramlarını kutlamak, onların kutsal saydığı günleri, Noel ve yılbaşı gecesi kutlamak, onların adetlerine uymak, onlara benzemek kesinlikle caiz değildir ve büyük günahlardandır. Müslüman Kur’an ve sünnete uygun yaşamalı, kendi örf ve adetlerine uymalıdır.
Yılbaşı gecesi, eğer Hz. İsa (as) in doğduğu gece ise ki, öyle kabul edelim. Bu geceyi Kur’an okuyarak, namaz kılarak, tövbe ve dua ederek geçirmeliyiz. Peygamber (sav) Efendimizin doğduğu gece olan Mevlit Kandilini nasıl değerlendiriyorsak bu geceyi de öyle geçirelim. Çocuklarımıza ve aile fertlerimize örnek olalım. Ömrümüzden bir yıl daha gittiği, ölüme bir sene daha yaklaştığımız bu gecede, hata ve günahlarımızı düşünerek onlardan vaz geçtiğimize dair Rabbimize söz verelim, tövbe edelim. Yeni bir yıla abdestli ve imanlı olarak girmeğe gayret edelim. Bu gecede olsun haberlerin dışında TV leri kapatıp, Tefsir, Hadis ve Kur’an okuyarak, Hz. İsa (as) ın daha çok anlatıldığı Meryem suresini okuyarak yeni yıla girelim. Kendimize çeki düzen verelim, nefis muhasebesi yapalım.
2016 yılının, ülkemize, milletimize ve tüm Müslümanlara hayırlar getirmesini Yüce Allah’tan niyaz eder,2016 yılında hepinize sağlık ve afiyet dolu günler dilerim.
"Kıyamet günü insanların azab bakımından en şiddetlisi, Allah'ın kendisini ilmiyle faydalandırmadığı alimdir." (3)

Onlarla aynı gayeyi, aynı amacı paylaşmasa bile müslümanın onlara benzemesi özenmesi İbn Ömer'in Rasûlullah (s.a.)dan naklettiği delille haramdır.

"Kim bir kavme (topluluğa) benzemeye çalışırsa o, onlardandır." (4)

Amr b. Şuaybin babasından, onun da dedesinden yaptığı rivayete göre Rasulullah (s.a.) efendimiz.

"Bizden başkasına benzemeye çalışan, bizden değildir" (5) buyururlar.

Dolayısıyla yahudi ve hıristiyanlar bizden olmadıklarına göre onlara benzemeye özenmemeliyiz.

Ebu Hureyre'nin naklettiği bir hadiste Peygamber (s.a.) şu şekilde buyurur:

"Yahudi ve Hıristiyanlara benzemeye özenmeyiniz." (6)

Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği başka bir hadiste de Nebi (s.a.) şöyle buyurmuşlardır:

"Ağarmış saçı (boyamak suretiyle rengini) değiştirin ve yahudilere benzemeyin!" (7)

Buhari ve Müslimin İbn Ömer'den ortaklaşa naklettikleri bir hadiste ise Peygamber (s.a.) şunları buyurur:

"Müşriklere muhalefet ediniz. Bıyıkları kazıyınız, sakalları koyuveriniz." (8)

Görüldüğü gibi Peygamber (s.a.) mutlak olarak müşriklere benzememeyi, onlara muhalefeti emretmektedir.

Ömer b. el-Hattab bu meydanda müminlere şöyle tavsiyede bulunur:

"Müşriklerle sıkı ilişkiler içersine girmekten ve kiliselerindeyken yanlarına gitmekten sakinin."

Rivayetlere göre Hz. Ömer müslüman beldelerinde törenlerim açıktan yapmamalarını onlara şart koşmuştur. Müşriklere tören ve geleneklerini (başkalarını etkileyecek şekilde) açıktan icra etmeleri yasaklanmışken müslüman nasıl olur da onların yaptıklarını yapar? Diğer taraftan müslümanların onlara benzeme gayretleri, tören ve bayramların açıktan yapılması konusundaki onların arzu ve cesaretlerini arttırmıştır. Halbuki müşriklerin söz konuşu törenlerini alenen yürütmekten men edilişlerindeki sebep, bunların bozulmaya yol açabileceği, yani müslümanlar üzerinde kötü tesir bırakabileceği endişesinden kaynaklanmıştır. Çünkü bu tip adet ve gelenekler ya bir masiyet ya da bir küfrün sembolü mesabesindedir. Müslümansa bu hareketlerin tamamından men edilmiştir.

Ömer b. el-Hattab şunları söyler:

"Dinleriyle ilgili konularda Allah düşmanlarından uzak dürün. Zira Allah'ın gazabı onların üzerine iner."

Kutsal günlerinde (onların yaptıklarını yaparak) onlara refakat etmek gazabullaha sebep olur. Çünkü böylesi adet ve hareketler ya onlarca sonradan icad edilmiş (uydurulmuş) ya da işlerliği kaldırılmış (mensuh) hükümlerden ibarettir. Hakiki ilimse bunların hiç birini benimsemez. Nitekim onlarca kutsal gün ve zamanlarındaki yaptıklarını yaparak onlara benzemek helal değildir. Diğer yandan böyle konularda onlara benzeyen müslüman yardım ve tasvip görmez, bilakis ondan nehyedilir. Nitekim suyunu sıkarak şarap yapan kimseye üzüm satmak helal olmaz. Törenler için davet alan kimse davete icabet etmez. Adet olmadığı halde böyle günlerde hediye veren müslümanın, bu çeşit davranışında kafirlere benzeme söz konusu olduğu için hediyesi kabul edilmez.
Kâfirlere benzemek

Sual: Kâfire benzeyenin kâfir olacağı hadisle sabit iken, sakalsız ve sarıksız gezilir mi?
CEVAP
İbadette kâfire benzemek yasaktır. Mubah âdette ise günah değildir. (Hadika)

Bir hadis-i şerifte, (Evlenmek sünnettir; sünnetime uymayan benden değildir) buyuruluyor. Halbuki birçok ulema ve evliya evlenmedi. Bu hadis-i şerif, (Evlenmeyen, [evlilikle ilgili] sünnetime uymamış olur) demektir. Evlenmeyen günah işlemiş olmaz. (İhya)

Kâfir elbisesi giymek caiz. Resulullah, Rum cübbesi ve papaz ayakkabısı giymiştir. (Mevâhib)

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
1- (Secdede gözleri yummak Yahudi âdetidir.) [Deylemi]

2- (Saçınızı kınalayıp ikiye ayırın ve Yahudilere muhalefet edin!) [İbni Adiy] 

3- (Aşûre günü oruç tutun! Yahudilere benzememek için bir gün önce veya bir gün sonra da tutun!) [İ. Ahmed]

4- (Bıyığınızı kısaltıp, sakalınızı bırakın ki, müşriklere benzemeyin!) [Nesai]

5- (Saçınızı sarıya boyayın ki, ehl-i kitaba muhalefet etmiş olasınız.) [İ. Ahmed] 

6- (Çevrenizi temizleyin ki, Yahudilere benzemeyin!) [Müslim]

7- (Namazı nalın ile kılın ki, Yahudilere benzemeyin!) [Hakim]

8- (Namazı, izar ve rida ile kılın ki, Yahudilere benzemeyin!) [İbni Adiy]
[İzar, belden altını örten; rida ise, belden yukarısını örten giysidir. İhramın da alt kısmına izar, üst kısmına rida denir. İzar, bir cins peştamal, rida ise bir cins gömlektir.]

9- (Sarık, Müslümanlar ile kâfirlerin arasını ayıran alamettir.) [Taberani]

10- (Mecusilere muhalefet edip tasları doldurun!) [Beyheki]

Bu hadis-i şeriflerin sırası ile açıklamalarına bakalım: 
1- Secdede gözleri yummak, tenzihen mekruhtur. Yahudi âdeti diye haram sayılmaz.

2- Saçı kınalayıp, ikiye ayırmak, âdette sünnettir. Böyle yapmayan günah işlemiş olmaz.

3- Aşûre günü oruç tutan Yahudiler, (Bugün, Allah İsrailoğullarını düşmanından kurtarmış ve Musa bugün oruç tutmuştur) dediklerinde, Peygamber efendimiz, (Ben Hazret-i Musa’ya sizden daha layıkım) buyurup, Aşûre günü, oruç tutmayı emretti. (Buhari)

Yahudilere benzememek için, yalnız Aşûre günü oruç tutmak mekruh olur. Bir gün önceki veya bir gün sonraki günde oruç tutulursa, aşûre günü oruç tutmak mekruh olmaz.

4- Sakal ve bıyık âdette sünnettir. Sakal bırakan, papaza veya Kastro’ya benzemiş olmaz. Sakalsız da, Clinton’a benzemiş sayılmaz. Yani benzese de haram olmaz.

5- Saç bırakmak, kesmek ve boyamak âdette sünnet olduğu için, saçını boyamayan, ehl-i kitap olan kâfirlere benzemiş sayılmaz. Yani benzese de haram işlemiş olmaz.

6- Çevreyi temizlemek de âdette sünnettir. Çevresini temizlemeyen haram işlemiş olmaz.

7- Çıplak ayakla namaz kılmak mekruh olur. Çorapla bu sünnet yerine gelmiş olur.

8- İzar ve rida âdette sünnettir. Şalvarla, Rum cübbesi ile namaz kılmak mekruh olmaz.

9- Sarık âdette sünnettir. Namazda, kalpak ve benzeri bir şey giyilse, sünnet yerine gelir.

10- Bir bardağı, bir tası tam doldurmak âdettir; yarım koymak günah olmaz.

Sual: Peygamber efendimizin saçı, sakalı ve bıyığı nasıldı? Amerikanvari tıraş olmak, kadına benzemek için saç uzatmak, Budiste benzemek için saçı tamamen kazıtmak, Kastroya benzemek için sakal bırakmak haram mıdır?
CEVAP
Peygamber efendimizin mübarek saçları uzundu. Önceleri kakül bırakırdı, sonradan ikiye ayırır oldu. Mübarek saçlarını bazen uzatır, bazen de keser, kısaltırdı. Mübarek bıyığını kırkardı. Bıyıklarının uzunluğu ve şekli, mübarek kaşları kadar idi.

Saçı uzatmakta veya kesmekte hiç mahzur yoktur. Çünkü sünnete aykırı değildir. Fakat kadına benzemek niyeti ile saçı uzatmak, Budiste benzemek için saçı kazıtmak, Kastroya benzemek için sakal bırakmak tahrimen mekruhtur. Çünkü saçı uzatmak veya kesmek sünnete aykırı olmadığı için, haram değil, mekruhtur. Gayrimüslimlere benzemek niyetiyle, onlar gibi farklı tıraş olmak da, mekruhtur. Benzeme niyeti olmazsa, mekruh olmaz.

Sakal kazımak, ateşe tapanların ve Hind yahudilerinin âdetidir. Kâfirlere teşebbüh haramdır. Hadis-i şerifte, (Müşriklere muhalefet ediniz! Sakalınızı uzatınız, bıyığınızı kısaltınız) buyuruluyor. Kâfirlere veya kadınlara benzemek için sakalı bir tutamdan kısa yapmak veya tamamen kazımak haramdır. Benzemek niyeti olmayıp, ülkenin âdetine uymak için olursa, mekruh olur.

Bıyık kazımak bid'attir. Bıyıkları, kaşlar kadar kısaltmak sünnettir. İmanının gitmesine sebep olan şeylerden biri de, bıyıklarını sünnet miktarından ziyade fazla uzatmaktır. Savaşta bıyıkları uzatmak müstehaptır.

Yakasız gömlek giymek
Sual: Yakasız gömlekli biri, “(Bir kavme benzeyen onlardandır) hadisi gereğince, kâfir olmamak için yakalı gömlek giymiyorum” diyor. Kâfirlerden gelen elbiseleri giymek küfür mü oluyor?
CEVAP
Hayır. Dinimizde sadece, kâfirlerin haç takmak, zünnar kuşanmak gibi ibadet olarak kullandıkları şeyler yasaktır. Mubah olan âdetlere izin verilmiştir. Resulullah efendimiz, papaz ayakkabısı ve Hristiyan elbisesi giymiştir. (Redd-ül-muhtar)

Gömlek giymek ibadet değil, âdettir. Bu âdet Hristiyanlardan gelmiş olsa bile, ibadet olmadığı için giymenin mahzuru yoktur. Peygamber efendimiz, uzun entari giymiş, şalvar ve pantolon giymemiştir. Şalvar giymek âdette bid’attir. Âdette bid’at olan şeyi yapmak günah değildir. Uçağa binmek de âdette bid’attir, günah değildir. Bunun için âdet olan yerlerde, kâfirlerden gelmiş olsa bile, kadınlara çarşaf ve erkeklere pantolon giymek günah olmaz. (Kadınların siyah renk elbise giymeleri farzdır) demek de çok yanlıştır. Dikkati çekmeyen her renk elbise giymek caizdir.

Peygamber efendimiz, bazen Rum, bazen Arap elbisesi giyerdi. Kolları dar Rum cübbesi giydiği Tirmizî’deki hadis-i şerifle bildirilmiştir. (Mevâhib-i ledünniyye)

(Bir kavme benzeyen onlardandır) hadis-i şerifindeki benzemek, imanda ve ibadetlerde benzemektir. Kılık kıyafetle ilgili şeyler âdettir. Çirkin olmayan âdetlerde kâfirlere benzemek günah olmaz. İbadette kâfirlere benzemek bazı yerlerde mekruh, bazı yerlerde haram, bazı yerlerde küfür olur. Mesela Noel’i kutlamak küfür olur. Fakat kâfir gömleği giymek, uçağa binmek, masada yiyip içmek, çatal kaşık kullanmak, dikiş makinesi, bilgisayar, elbise gibi şeylerse âdettir, bunları kullanmak günah olmaz. Hattâ lüzumlu olanları kullanmak gerekir.

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki: Resulullah'ın âdet olarak yaptığı şeyleri yapmamak bid'at değildir. Bunları yapıp yapmamak, ülkelerin ve insanların âdetlerine bağlı olup, dînî hükümler değildir. Her ülkenin âdeti başka başkadır. Hattâ bir ülkenin âdeti zamanla değişir. Bununla beraber, âdete bağlı şeylerde de, Resulullah’a “sallallahü aleyhi ve sellem” uymak, dünya ve âhirette insana çok şey kazandırır ve çeşitli saadetlere yol açar. (1/231)

Bunun için, teke riayet etmek, sağdan başlamak gibi günlük işlerde Resulullah efendimize uymaya çalışmak çok iyi olur. Fakat âdette olan her şeye uyacağım diye, çatal kaşık kullanmamak ve diğer mübah âdetleri yapmamak gerekmez.
Konumuz ile ilgili olarak Kur’an-i Kerimdeki şu ayet-i kerimelere birlikte göz atalım.
“Ey İman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Bunu yaparak Allah’a, aleyhinize apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?. ” [1]
“ Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur “. [2]  
“ Ayetlerimizi yalanlayanların ve ahiret gününe inanmayanların arzularına uyma. Onlar, Rablerine eş tutuyorlar”. [3]   
“…Deki, Benim işim bana, sizin işiniz de size aittir. Siz, benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptıklarınızdan uzağım”. [4]   
“ Resulüm de ki: Ey kâfirler! Ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmam, Siz de benim taptığıma tapmıyorsunuz. Ben sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim. Siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim de banadır”.[5]
“Sana emir olunanı açıkça söyle ve ortak koşan (müşrikler)den yüz çevir”.[6]
“…Kafir olanlar da birbirlerinin dostlarıdırlar..”[7]   
“Mü’min erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin dostlarıdırlar. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler. Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara, Allah rahmet edecektir..”. [8] 
"...Sizden kim onları dost edinirse, oda onlardandır..." [9]
Konu ile ilgili ayet-i kerimeler elbette bu kadar değildir. Şimdi de Hadislere yer verelim.
Abdullah b. Ömer'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Kim kendini bir kavme benzetirse, o da onlardandır."[10]
"Kim Müşriklere ait bir toprakta bulunur (bina yapar), onların nevruzlarına (yılbaşılarına) katılır, onların bayramlarını (festival ve galalarını) kutlar ve ölünceye kadar onlarla birlikte bulunursa, Kıyamet Gününde onlarla birlikte haşrolunur." [11]
Hz. Aişe'den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Rasulullah (s.a.v.), namaz kılarken elleri böğürlerine koymayı mekruh sayarak:
"Yahudilere benzemeyin." buyurmuştur." [12]
Ömer b. Hattab (r.a.) şöyle dedi:
"Acemlerin rumuzlu sözlerini öğrenmeyin. Bayramlarında müşriklerle birlikte kiliselerine girmeyin. Çünkü Allah'ın gazabı onların üzerine iner." [13]
Abdullah b. Amr dedi ki:
"Kim Acemlerin ülkesinde kalır da, onların yeni yıllarını ve mihricanlarını (bayram, festival ve galalarını) kutlayarak (bu şekilde) onlara benzer ve bu hal üzereyken ölürse, Kıyamet Gününde onlarla birlikte haşrolunur."
Hz. Ömer (r.a.) şöyle demiştir:
"Cahiliye ehli (hacda) güneş doğuncaya dek toplanma yerinden gitmezlerdi. Rasulullah (s.a.v.) ise güneşin doğmasından önce oradan ayrılır ve şöyle derdi:
"Bizim yolumuz müşriklerin yolundan ayrıdır." [14]
Abdullah b. Amr diyor ki:
"Rasulullah (s.a.v.) benim üzerimde boyanmış iki elbise gördü ve şöyle buyurdu:
"Doğrusu bunlar kâfirlerin giysilerindendir. Onları giyme." [15]
Rasulullah (s.a.v.), kâfirlere ait kıyafetlerin giyilmesini yasaklamıştır.
Hz. Ömer de (r.a.) Utbe b. Ferkad'a gönderdiği mektupta:
"Müşriklere ait giysileri giymekten seni menediyorum." [16]  Diye yazmıştır.
Kays b. Ebu Hazım'dan rivayete göre:
"Ebu Bekir, Ahmus'tan Zeynep adındaki bir kadının yanına gitti. Kadının konuşmadığını görünce:
"Bu kadın niye konuşmuyor?" diye sordu. Dediler ki:
"Bu kadın konuşmadan haccetmek istiyor."
Ebu Bekir (r.a.), kendisine:
"Konuş! Çünkü böyle bir davranış helal değildir. Bu, cahiliye döneminin âdetidir." dedi. Kadın Ebu Bekir'e (r.a.):
"Sen kimsin?" diye sordu. Ebu Bekir de (r.a.):
"Muhacirlerden biriyim" dedi. Kadın:
"Hangi muhacirlerden?" diye sordu. O da:
"Kureyş'ten" dedi. Kadın:
"Hangi Kureyş'ten?" diye sorunca, Ebu Bekir (r.a.):
"Amma da çok sordun ha!" dedi ve:
"Ben, Ebu Bekir'im" diye ekledi. Kadın:
"Allah'ın cahiliye sisteminden sonra bize gönderdiği bu salih din üzerinde kalmamız neye bağlıdır?" dedi. Ebu Bekir (ra.):
"Sizin kalıcılığınız, sizi idare eden imamlarınız (liderleriniz ve devlet adamlarınız) doğru yolda oldukları sürecedir." dedi. Kadın:
"İmamlar da kimdir?" dedi. Ebu Bekir (r.a.):
"Sizin kavminizin liderleri ve önde gelenleri yok mu, onlar sizlere emir verince, onlara itaat ediyorsunuz değil mi?" dedi. Kadın:
"Evet, öyledir." dedi. Ebu Bekir (r.a.):
"İşte halkı idare eden bu kimseler." cevabını verdi." [17]
 Hz. Ömer (ra), Kudüs’ün fethi için çalışırken, Amr b. As’a soruyor: "Nerede namaz kılmamı istersin?" O da:
"Bana sorarsan, kayanın ardında namaz kıl. Çünkü Kudüs tümüyle senin gözlerinin önünde olacaktır." dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.):
"Olmaz, ben namazımı ancak Rasulullah'ın (s.a.v.) kıldığı yerde kılarım." dedi. Hemen kıbleye yöneldi ve Ka"be'ye doğru namazını kıldı. Sonra geldi ve ridasını yere yayarak üzerindeki çerçöpü silkeleyip süpürdü. Halk da aynısını yaptı." [18]
İbni Abbas'a: "Bir adama şırınga ile ilaç vereyim mi?" denilince, O:
 "Hayır, avret yerini açma, müşriklerin yolunu da izleme." dedi.
Buradaki "Müşriklerin yolunu izleme" ifadesi geneldir.
Hz.Enes'in (r.a.) yanına iki (boynuzu) kâkülü olan bir genç girdi. Hz. Enes kendisine:
"Bu iki saçtan boynuzu (kahkülü) ya kes ya da kısalt, çünkü bu Yahudilerin âdetidir." dedi.  [19] 
Huşeym diyor ki:  Ebu Bişr, Ebu Umeyr b. Enes'ten, o da Ensar'dan bir halasından rivayet etmiştir:  Namaz vakitlerini Müslümanlara nasıl duyurulması konusunda henüz karar verilmemişti.
"Rasulullah (s.a.v.), Müslümanları namaza nasıl davet edeceği konusuna çok önem gösterdi. (Ashabıyla istişarede bulundu). Kendisine, “Yahudilerin yaptığı gibi boru çalınmasını”  teklif ettiler. Bu, Peygamber (sav) Efendimizin hoşuna gitmedi ve:
"O, boru çalmak Yahudilere aittir" buyurdu. Bunun üzerine, “Hıristiyanlara ait çanı hatırlattılar”. Peygamberimiz: "O da Hıristiyanlara aittir" diyerek hoş karşılamadığını belirtti." [20]    Daha sonra da Müslümanlara has ezan okunmasına karar verildi.
"Dinlerini parça parça edip, gruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur." [21]
"Onlar birbirlerindendir..."[22]
Rasulullah (s.a.v.) de Ali'ye (r.a.) şöyle buyurmuştur:
"Sen bendensin, ben de sendenim." [23]
"Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah, Resulü ve iman edenlerdir. Onlar ki namazı kılar, zekâtı verir ve rükû ederler. Kim Allah'ı, Resulü’nü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır." [24]
Ebu Musa (r.a.) diyor ki:  "Hz.Ömer'e (r.a.):
"Benim Hıristiyan bir kâtibim var" dedim. O da bana dedi ki:
"Ne yaptın? Allah cezanı versin! Sen Allah'ın (c.c.): "Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin..." [25]   Buyurduğunu işitmedin mi? Tevhid ehlinden birini kâtip edinemez miydin?"
Ben de: "Ey mü'minlerin emiri! Onun yazı işlerinde çalışması benim içindir, dini de kendisine aittir." dedim.
Hz. Ömer (r.a.): "Mademki Allah onları aşağılamış, sen onlara saygınlık kazandırma, Allah onları zelil kılmışken, sen kendilerini aziz kılma. Allah'ın uzaklaştırdıklarını sen yaklaştırma!" dedi."[26]
"Yahudi ve Hıristiyanlar boyanmazlar (sakallarına kına yakmazlar). Siz onlara muhalefet edin." [27]
"Sonra seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma. Çünkü onlar Allah'a karşı sana hiç bir fayda veremezler. Doğrusu zalimler birbirlerinin dostlarıdır. Allah da takva sahiplerinin dostudur." [28]
Büyük âlim el-Fudayl b. lyaz (r.a.) şunları söylemiş:
"Yolcuları az da olsa, sen Hak yoldan ayrılma. Rağbet edeni çok da olsa kötü yollara sapma."
Ömer b. el-Hattâb şunları söyler:
"Dinleriyle ilgili konularda Allah düşmanlarından uzak durun. Zira Allah'ın gazabı onların üzerine iner."
"Yahudi ve Hıristiyanlara benzemeye özenmeyiniz."[29]      
Amr b. Şuaybin babasından, onun da dedesinden yaptığı rivayete göre Resulullah (s.a.) efendimiz.
"Bizden başkasına benzemeye çalışan, bizden değildir" [30]    
Buhari ve Müslimin İbn Ömer'den ortaklaşa naklettikleri bir hadiste ise Peygamber (s.a.) şunları buyurur:
"Müşriklere muhalefet ediniz. Bıyıkları kazıyınız, sakalları koyuveriniz."[31]
Ahmet Gümüşhanevî hz.leri bu konuda şöyle diyor: “Kâfirler arasında yerleşip bina yapan, onların bayramlarına iştirak eden ve onlara benzeyen kişi bu hal üzere öldüğünde kıyamet günü onlarla beraber haşr olunur.” [32]  
 Dikkat edilirse kâfirlere benzemek, küfre giden bir yoldur. Kâfirlere benzemek, İslam dininden vazgeçip, batıl ve muharref dinlere intikal etmenin alametidir.
Sevgili Peygamberimiz (sav) Efendimiz zamanımızın bazı insanlarını şöyle haber veriyor:

“Sizler, kendinizden önce geçen milletlerin yoluna karışı karışına, arşını arşınına, tıpa tıp muhakkak uyacaksınız. O dereceye kadar ki, şayet onlar daracık bir keler deliğine girmiş olsalar, siz de muhakkak onlara uyarak oraya gireceksiniz, onlara tabi olacaksınız”. Ebu Sait (ra) diyor ki, Biz: “Ya Resulellah! Bu ümmetler Yahudiler ve Hıristiyanlar mıdır? Diye sorduk. Peygamber (sav) Efendimiz: “Onlardan başka kim olacak…!” buyurdu. [33]
Yüce Allah (cc) bizleri Hakka tabi olan, İslam’ın yolundan yürüyen kullarından eylesin.
Müslüman olmayan milletlerin ve özellikle Hıristiyanların kutsal saydıkları dini gün ve gecelere, yılbaşı kutlamalarına özenmeyen ilgi duymayan ve kutlamalara katılmayan şuurlu Müslümanlardan olmayı Mevla’m cümlemize nasip eylesin.
Kuranda hıristiyanlar
Güzel Kurani kerimimizde geçen hıristiyanlar ile ilgili ayetler. Kuranda geçen hıristiyanlar ile ilgili ayetler tarafmizca seçilip otomatik listelenmekte.
Kuranda hıristiyanlar ile alakali tahmini 21 ayet geçiyor
2:62 - Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiîler, bunlardan her kim Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve salih amel işlerse elbette Rabbleri katında bunların ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur, bunlar mahzun da olacak değillerdir.

2:111 - Bir de "yahudi ve hıristiyanlardan başkası asla cennete giremeyecek" dediler. Bu onların kendi kuruntularıdır. Sen de onlara de ki; "Eğer doğru iseniz, haydi bakalım getirin delilinizi."

2:113 - Yahudiler dediler ki, "Hıristiyanlar birşey üzerinde değiller", Hristiyanlar da "Yahudiler bir şey üzerinde değiller" dediler. Oysa hepsi de kitabı okuyorlar. Hiçbir bilgisi olmayanlar da öyle onların dedikleri gibi dediler. İşte bundan dolayı Allah, ihtilafa düştükleri bu gibi şeylerde, kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.

2:116 - O zalimler, "Allah kendisine çocuk edindi." dediler. Hâşâ, O sübhândır. Doğrusu, göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Hepsi O'na boyun eğmiştir.

2:120 - Sen onların milletlerine tabi olmadıkça ne yahudiler, ne de hıristiyanlar senden asla hoşnud ve razı olmayacaklar. De ki, gerçekten de Allah'ın hidayeti, hidayetin ta kendisidir. Şânım hakkı için, sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, kalkıp da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, sana Allah'dan ne bir dost bulunur, ne de bir yardımcı.

2:135 - Bir de: "yahudi veya hıristiyan olunuz ki, hidayet bulasınız." dediler. Sen onlara de ki: "Hayır! Hanif olarak hakka tapan İbrahim'in dinine (uyarız) ki, o hiçbir zaman müşriklerden olmadı."

2:140 - "Yoksa siz, İbrahim de, İsmail de, İshak da, Yakup da ve torunları da hep yahudi ve hıristiyan idiler mi demek istiyorsunuz?" De ki: "Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?" Allah'ın şahitlik ettiği bir hakikatı bile bile inkar edenden daha zâlim kim olabilir? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.

3:55 - O zaman Allah şöyle dedi: "Ey İsa, şüphesiz ki seni öldüreceğim, seni kendime yükselteceğim ve seni inkârcılardan temizleyeceğim. Hem sana uyanları, kıyamete kadar o küfredenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz banadır, ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim".

3:67 - İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyandı; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı, müşriklerden de değildi.

5:14 - "Biz hıristiyanız" diyenlerden de söz almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu unutmuşlardı. Biz de onların arasına, kıyamete kadar sürecek kin ve düşmanlık soktuk. Allah, ne yapmış olduklarını onlara - elbette haber verecektir.

5:17 - Muhakkak ki, "Allah, ancak Meryemoğlu İsa Mesih'tir" diyenler kâfir olmuşlardır. (Onlara) de ki: " Allah, Meryemoğlu İsa Mesih'i, anasını ve bütün yeryüzündekileri helak etmek istese O'na kim engel olabilir? " Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin mülkiyeti sadece Allah'a aittir. O, dilediğini yaratır. Allah, her şeye kadirdir.

5:18 - Yahudiler ve hıristiyanlar, "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: " O halde niçin günahlarınızdan ötürü (Allah ) size azab ediyor?" Hayır, siz de O'nun yaratıklarından birer insansınız. O dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü Allah'ındır. Nihayet dönüş de O'nadır.

5:47 - İncil ehli de Allah'ın ona indirdikleriyle hükmetsinler. Kim, Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar fâsıkların ta kendileridir.

5:51 - Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.

5:69 - Muhakkak ki inananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan kim Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve güzel amel işlerse, onlar için bir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.

5:72 - Andolsun, "Allah, Meryem'in oğlu Mesih'tir" diyenler elbette kâfir olmuşlardır. Oysa Mesih onlara: "Ey İsrailoğulları, hem benim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. Kim Allah'a ortak koşarsa, şüphesiz Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer cehenemdir. Zalimlerin yardımcıları da yoktur" demişti.

5:82 - İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak yahudileri ve Allah'a ortak koşanları bulursun. Ve yine iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: "Biz hıristiyanlarız" diyenleri bulursun. Çünkü onların içlerinde keşişler ve rahipler vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlar.

9:30 - Yahudiler, "Uzeyir Allah'ın oğlu" dediler, Hıristiyanlar da "Mesih Allah'ın oğlu", dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir. Daha önce inkâra sapmış olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar!

9:31 - Onlar, Allah'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'dan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir.

22:17 - Şüphesiz o iman edenler, yahudi olanlar, sabiîler (yıldıza tapanlar), hıristiyanlar, ateşe tapanlar ve (Allah'a) eş koşanlar (yok mu?) Allah, kıyamet günü bunların arasını şüphesiz ayıracaktır. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla görüp bilendir.

57:27 - Sonra bunların izinden ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik, ona İncil'i verdik ve ona uyanların yüreklerine bir şefkat ve merhamet koyduk. Uydurdukları ruhbanlığa gelince onu, biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Bizden başkasına benzeyen bizden değildir! Yahudilere ve Hristiyanlara benzemeyin!”

Albânî Sahihu’l-Cami 5434

2012 yılının sonuna geldiğimiz şu günlerde her kesim insanımızda bir takım hazırlıklar var. Hıristiyanlar; Noel adı altında Hz. İsa (a.s)’nın doğum gününü kutlamak amacıyla yılbaşı gecesi sabahlara kadar süren partilerle, içki, kumar, zina vs fuhşiyatlarla eğlenerek güya ulül azim Peygamberlerden Hz. İsa’nın doğum gününü kutluyorlar. Acaba Hz. İsa (a.s) bugün yaşasaydı bu yapılanları nasıl karşılardı. Böyle büyük bir peygamberin doğum günü böyle mi kutlanır? Bu yapılan ahlaksızlıkların hiçbir türlü dinde bir dayanağı yoktur ve herkes yaptıklarından mesul olacaktır.

Yılbaşı gecesi özel hindi kesenler, normal bir zamanda hindi eti yemek caizdir ama sadece Hıristiyan âdeti olduğu için o geceye özel olarak hindi kesmek ve yemek caiz değildir. Acaba hayvan haklarını savunucular konu Müslümanlar olunca mübarek Kurban Bayramında meydanlara çıkıp böyle bir teknoloji çağında bu barbarlıklar, bu adetler nereden kalma diyerek kurban kesimiyle alay ederler, karşı çıkarlar, acaba yılbaşı gecesi binlerce hindinin kesilmesine niye ses çıkaramıyorlar?

Elhamdülillah Müslümanım deyip te Yahudi ve Hıristiyanların adetlerine özenerek onlar gibi yaşamaya çalışan, onlar gibi yılbaşı kutlayan ve hatta onlardan daha ileriye gidecek kadar hazin duruma düşen kardeşlerimize de bir hadis-i şerifi hatırlatmak isterim; “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa o, onlardandır.” “Kim bir topluluğun karartısını çoğaltırsa o da, onlardandır.” Bu hadisi şeriflerden anlaşılacağı üzere kime benzediğimizi, kimin meclislerinde bulunduğumuzu, hangi safta olduğumuza kendimiz karar vereceğiz.

Burada bir kıssa anlatmak istiyorum; “Kuşun biri kiliseye girer, papazın elindeki şaraptan içer ve haç’ın üzerine pisleyerek kiliseden çıkar. Buna dikkat eden papaz şöyle der; “Eğer Müslüman kuş isen kiliseye girmez şarap içmezdin, eğer Hıristiyan kuş isen haç’a pislemezdin.” Acaba sen necisin. Bizlerde safımızı belli etmeliyiz Müslüman isek, İslam hayatını güzel yaşamalıyız. Haram ve helallere dikkat etmeliyiz.

Hangi Hıristiyan veya Yahudi’nin, biz Müslümanların hicri yılbaşımızı tebrik ettiklerini, kutladıklarını gördük mü acaba? Hangi Hıristiyan veya Yahudi’yi Müslüman ameli yaparken gördük? Onlar her işlerinde kendilerine göre hareket etmekteler ama bizler maalesef onların peşinden koşmaktayız.

Her akşam haberlerde görmekteyiz. Emniyet teşkilatı yılbaşına hazırlanıyor. O gece polislere izin verilmeyerek sabaha kadar Taksim meydanı vesair yerlerde insanlar rahatça eğlenip, alkol ve çeşit çeşit etkinliklerle bu geceyi kutlasınlar. Bari her meyhaneye, gazinoya, gece kulüplerine birer ekip dikinde millet rahat rahat içsin. Kavga gürültü taciz ve fuhuş gibi olaylar rahat rahat gerçekleşsin! Ne kadar üzücü bir durum Mevla’m bütün gençlerimizi bu hallere düşmekten muhafaza eylesin.

Son olarak malum her sene yılbaşında insanların akın akın büyük ikramiyeyi kazanabilmek için kuyruklarda beklediği büyük çekiliş var. Talih kuşu bu sene kimin başına konacak. Kadın-erkek, yaşlı-genç, herkes paralarını biletlere yatırıp çekiliş saatini beklemeye başladılar. Ve bu sene çok büyük rağbet varmış ve biletlerin % 95’i erkenden tükenmiş. Daha önceki senelerde hep beraber gördük büyük ikramiyeyi kazanıp ta iflah olan var mı hiç? Hatta o kadar ki eski hayatlarını mumla arar oldular fakat haram para yiyen iflah olmaz. Olmayacak ta.

Devletin vazifesi insanlarımızı eğitmek, haramı helali öğretmek, insanları ve özellikle gençleri böyle şans oyunlarıyla boş bir hayata karşı şuurlandırmak iken, her akşam talih kuşu rüyaları gören,  acaba bana da çıkar mı çıkarsa neler neler yaparım gibi boş hayallere düşmelerini engelleyerek onları helal yoldan çalışarak rızık kazanmayı öğretmesi gerekirken maalesef akşama kadar tv kanallarında bu olaylar özendiriliyor ve bunu devletimiz kendi eliyle yapıyor adını da milli piyango yapmışlar.

Milli piyango, sayısal loto-toto, iddaa, ganyan bayileri vs daha ismini sayamayacağımız bütün bu şans oyunları devletin gözetimi altında yapılıyor maalesef. Yetkililerden isteğimiz Allah ve Resulünün razı olmayacağı bu ve bunun gibi olaylara çözüm bulmalarıdır.

İnsanlarımızı eğiterek bu gibi durumların önüne geçebiliriz. Bu konularda özellikle tabana inecek, halkı eğitecek, şuurlandıracak hakiki dertli dava ehli hocalara ihtiyaç vardır. Yoksa yarın Allah ve Resulünün huzuruna çıktığımızda Resulüllah’ın yüzüne nasıl bakarız? Ne cevap verebiliriz? Bir hadisi şerifte; “Hepiniz çobansızınız. Elinizin altındakilerden mesulsünüz.” Mevla Teala cümlemizi böyle durumlara düşmekten muhafaza eylesin. Ailesine ve ehline sahip çıkanlardan olmayı bizlere ikram eylesin.

Bu yeni seneyi azgınlıkla değil de ömrümden bir sene daha gidiyor, ahirete biraz daha yaklaştık, her geçen gün geri gelmiyor diyerek dertlenmeli ve Allah’ı memnun edecek ameller yapmalıyız.

Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz. Mevla Teala hayatımızı da ölümümüzü de kendi rızasına uygun eylesin.

kim bir kavme benzerse o onlardandır ayet
kim kendini bir kavme benzerse o da onlardandır
onlara benzeyen onlardandır
yahudilere ve hristiyanlara benzemeyin ayet
kim bir kavme benzerse o onlardandır arapça
bizden başkasına benzeyen bizden değildir
yahudilerin sakalı
ermeni sakalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder