Mümin,
bir yılan deliğinden
iki kere sokulmaz!
Hz Muhammed sav
buhari 2004
26 Aralık 2016 Pazartesi
Asıl kuvvetli kahraman,gazab kızgınlık zamânında nefsine mâlik ve irâdesine hâkim olandır.
Hz Muhammed sav
buhari 1999
Bir kişi: Yâ Resûlallah! Bana nasîhat buyur, temennîsinde bulundu. Resûl-i Ekrem: Gazablanma buyurdu. Bunun üzerine o kişi, Resûl-i Ekrem`e tekrar tekrar nasîhat temennîsinde bulundu (her defasında) Resûl-i Ekrem: Gazablanma, buyurdu.
Hz Muhammed sav
buhari 2000
Hz Muhammed sav
buhari 1999
Bir kişi: Yâ Resûlallah! Bana nasîhat buyur, temennîsinde bulundu. Resûl-i Ekrem: Gazablanma buyurdu. Bunun üzerine o kişi, Resûl-i Ekrem`e tekrar tekrar nasîhat temennîsinde bulundu (her defasında) Resûl-i Ekrem: Gazablanma, buyurdu.
Hz Muhammed sav
buhari 2000
Bir kişinin din kardeşini üç günden fazla küs bırakması, helâl değildir,iki müminin hayırlısı
önce selâm vermeye başlayandır.
Hz Muhammed sav
buhari 1996
Doğruluk,insanı hayra götürür, hayırlı işler de Cennet`e götürür. Yalancılık da insanı şerre sürükler, şer de Cehennem`e götürür.
Hz Muhammed sav
buhari 1997
önce selâm vermeye başlayandır.
Hz Muhammed sav
buhari 1996
Doğruluk,insanı hayra götürür, hayırlı işler de Cennet`e götürür. Yalancılık da insanı şerre sürükler, şer de Cehennem`e götürür.
Hz Muhammed sav
buhari 1997
Birbirinize buğz (düşmanlık) etmeyiniz, birbirinize hased etmeyiniz, birbirinizden (yüz çevirip) ayrılmayınız. Ey Allah`ın kulları! Birbirinizle kardeş olunuz.
Bir müslümanın,din kardeşiyle üç günden fazla küs durması helâl değildir.
Hz Muhammed sav
buhari 1992
أَمْ يَحْسُدُونَ النَّاسَ عَلَى مَا آتَاهُمُ اللّهُ مِن فَضْلِهِ
Onlar çalışmıyorlar da âleme hased ediyorlar.Çalışın,Allah'ın fazlına lâyık olun, zengin olun, makbûl olun, mu’teber olun. Yoksa: “Niçin az olsun?” derse nânkörlükdür. Bazı adamlar var, hiç parası yok; fakat olsa neler yapacak, ne fenâlıklar îkā’ edecek... Gönlünden “elime çok para geçse” diyor, “şunu yapsam, bunu yapsam...” Zihninde hayli fesâdlar kurar. O, yapmış gibi olur; çünkü dâima onu temennî eder. Allah kulun kalbine bakıyor. Elinde yok, yapamıyor. Fakat kalbinde ne ümniyyeler, ne emeller besliyor. Elde olmamış, yapmamış... Sû’-i niyyet ile yaşarsa yapmış sayılır. Onun için şâri’ bize: “Fakīr olun” demedi. “Zengin olun da hüsn-i isti’mâl edin” buyurdu. Fakīrlik aklen de iyi mi addolunur? Aslâ! Fakr, insanı nelere sevk etmez?.. Fakr sebebiyle yalan söyler, fakr sebebiyle her fenâlığa cür’et eder. Fakr, ahlâkı bozar. Fakat zengin olup azmamalı. Elhâsıl i’tidâl gözetmeli. Hüsn-i isti’mâle çalışmalı.
Hasedin dünya ve âhirette kendine zararlı
olduğunu, faydasının ise dünya ve âhirete hased ettiği kimseye ola-
cağını bilmektir. Hasedinin dünyasındaki zararı, daima üzüntüde,
endişede ve sıkıntıda olmasıdır. Çünkü hiçbir zaman bir kimseye
gelen nimetten uzak olamaz. Nitekim daima düşmanının sıkıntıda
olmasını ister. Halbuki düşmanı için olmasını istediği sıfatta kendi-
si bulunur. Çünkü hasedin üzüntüsünden daha büyük üzüntü yok-
tur. O hâlde düşmanı sebebiyle kendini daima üzenden daha akılsız
kim olabilir? Zira senin hasedinden sevmediğine bir zarar gelmez.
Çünkü o nimetin, Allahü Teâlâ'nın takdir ve kazâsında bir müddeti
vardır. Ne öne alınır, ne sonraya bırakılır, ne az olur, ne de çok.
Onun sebebi ezeli takdirdir. Bazıları buna iyi talih derler.
Ne derlerse desinler aslâ değişmeyeceği bildirilmiştir. Bu se-
beptendir ki, peygamberlerden biri, saltanat sahibi olan bir kadın-
dan bıkmıştı. Allahü Teâlâ'ya çok şikâyet eyledi. Vahiy geldi: «Za-
manı geçinceye kadar ondan kaç». Zira ezelde takdir edilen müddet
aslâ değişmez. Peygamberlerden (aleyhimüsselâm) biri, bir belâya
tutulmuştu. Çok duâ eyledi ve sızladı. Nihayet kendisine vahiy gel-
di ki: «Gökleri ve yeri takdir ettiğim gün, senin kısmetin bu oldu.
Ne dersin? Senin için yeniden taksim mi yapayım?».
Bir müslümanın,din kardeşiyle üç günden fazla küs durması helâl değildir.
Hz Muhammed sav
buhari 1992
أَمْ يَحْسُدُونَ النَّاسَ عَلَى مَا آتَاهُمُ اللّهُ مِن فَضْلِهِ
Onlar çalışmıyorlar da âleme hased ediyorlar.Çalışın,Allah'ın fazlına lâyık olun, zengin olun, makbûl olun, mu’teber olun. Yoksa: “Niçin az olsun?” derse nânkörlükdür. Bazı adamlar var, hiç parası yok; fakat olsa neler yapacak, ne fenâlıklar îkā’ edecek... Gönlünden “elime çok para geçse” diyor, “şunu yapsam, bunu yapsam...” Zihninde hayli fesâdlar kurar. O, yapmış gibi olur; çünkü dâima onu temennî eder. Allah kulun kalbine bakıyor. Elinde yok, yapamıyor. Fakat kalbinde ne ümniyyeler, ne emeller besliyor. Elde olmamış, yapmamış... Sû’-i niyyet ile yaşarsa yapmış sayılır. Onun için şâri’ bize: “Fakīr olun” demedi. “Zengin olun da hüsn-i isti’mâl edin” buyurdu. Fakīrlik aklen de iyi mi addolunur? Aslâ! Fakr, insanı nelere sevk etmez?.. Fakr sebebiyle yalan söyler, fakr sebebiyle her fenâlığa cür’et eder. Fakr, ahlâkı bozar. Fakat zengin olup azmamalı. Elhâsıl i’tidâl gözetmeli. Hüsn-i isti’mâle çalışmalı.
Hasedin dünya ve âhirette kendine zararlı
olduğunu, faydasının ise dünya ve âhirete hased ettiği kimseye ola-
cağını bilmektir. Hasedinin dünyasındaki zararı, daima üzüntüde,
endişede ve sıkıntıda olmasıdır. Çünkü hiçbir zaman bir kimseye
gelen nimetten uzak olamaz. Nitekim daima düşmanının sıkıntıda
olmasını ister. Halbuki düşmanı için olmasını istediği sıfatta kendi-
si bulunur. Çünkü hasedin üzüntüsünden daha büyük üzüntü yok-
tur. O hâlde düşmanı sebebiyle kendini daima üzenden daha akılsız
kim olabilir? Zira senin hasedinden sevmediğine bir zarar gelmez.
Çünkü o nimetin, Allahü Teâlâ'nın takdir ve kazâsında bir müddeti
vardır. Ne öne alınır, ne sonraya bırakılır, ne az olur, ne de çok.
Onun sebebi ezeli takdirdir. Bazıları buna iyi talih derler.
Ne derlerse desinler aslâ değişmeyeceği bildirilmiştir. Bu se-
beptendir ki, peygamberlerden biri, saltanat sahibi olan bir kadın-
dan bıkmıştı. Allahü Teâlâ'ya çok şikâyet eyledi. Vahiy geldi: «Za-
manı geçinceye kadar ondan kaç». Zira ezelde takdir edilen müddet
aslâ değişmez. Peygamberlerden (aleyhimüsselâm) biri, bir belâya
tutulmuştu. Çok duâ eyledi ve sızladı. Nihayet kendisine vahiy gel-
di ki: «Gökleri ve yeri takdir ettiğim gün, senin kısmetin bu oldu.
Ne dersin? Senin için yeniden taksim mi yapayım?».
Beş on kişilik bir Yahudi heyeti, Resulullah (s.a.v.)'in yanına girmek için izin istedi. İçeri girerken:
“Es-Sâmu(ölüm) aleykum” dediler. Buna karşılık Aişe:
“Bel aleykumu's-Sâmu vella'netu” Bilakis ölüm ve lanet, sizin üzerinize olsun” dedi. Bunun üzerine
Resulullah (s.a.v.):
“Ey Âişe! Doğrusu Allah, her hususta yumuşaklıkla muamele edilmesini sever” buyurdu. Bunun üzerine Aişe:
“Dediklerini işitmedin mi?” dedi. Resulullah (s.a.v.):
“Ben de, “Ve aleykum” sizîn üzerinize de olsun,
dedim” buyurdu.
“Es-Sâmu(ölüm) aleykum” dediler. Buna karşılık Aişe:
“Bel aleykumu's-Sâmu vella'netu” Bilakis ölüm ve lanet, sizin üzerinize olsun” dedi. Bunun üzerine
Resulullah (s.a.v.):
“Ey Âişe! Doğrusu Allah, her hususta yumuşaklıkla muamele edilmesini sever” buyurdu. Bunun üzerine Aişe:
“Dediklerini işitmedin mi?” dedi. Resulullah (s.a.v.):
“Ben de, “Ve aleykum” sizîn üzerinize de olsun,
dedim” buyurdu.
Cibrîl hiç durmadan komşu hakkına hürmet olunmasını bana vasiyet ederdi. Hattâ ben yakında (Allah`ın emriyle komşuyu) komşuya mîrascı kılacak sandım.
Hz Muhammed sav
buhari 1979
Vallahi îmân(kamil îmân) etmiş olmaz, vallahi îmân etmiş olmaz, vallahi îmân etmiş olmaz Buyurdu. (Mecliste hazır bulunanlar tarafından): Yâ Resûlallah!
Bu îmân etmiş olmayan kimdir? Diye soruldu.
Resûl-i Ekrem: Komşusu zulmünden, şerrinden emîn olmayan kişi, diye cevab verdi.
buhari 1980
Hz Muhammed sav
buhari 1979
Vallahi îmân(kamil îmân) etmiş olmaz, vallahi îmân etmiş olmaz, vallahi îmân etmiş olmaz Buyurdu. (Mecliste hazır bulunanlar tarafından): Yâ Resûlallah!
Bu îmân etmiş olmayan kimdir? Diye soruldu.
Resûl-i Ekrem: Komşusu zulmünden, şerrinden emîn olmayan kişi, diye cevab verdi.
buhari 1980
Bedevî bir Arab gelip Yâ Resûlallah Siz çocuklarınızı öper (sever) misiniz? Biz çocuklarımızı öpüp okşamayız, demişti. Resûl-i Ekrem: (Ey oğul) Allah senin gönlünden merhamet ve şefkati çekip çıkarmıştır, ben ne yapabilirim, diye cevab verdi.
buhari 1971
Allahu Teâlâ rahmetini yüz parça yaptı da,
doksan dokuz parçasını kendi yanında tuttu, bir parçasını yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle bütün mahlûklar birbirlerine acırlar. Hattâ kısrak (yavrusunu emzirirken) dokunur korkusuyla bir ayağını yukarı kaldırır.
Hz Muhammed sav
buhari 1973
buhari 1971
Allahu Teâlâ rahmetini yüz parça yaptı da,
doksan dokuz parçasını kendi yanında tuttu, bir parçasını yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle bütün mahlûklar birbirlerine acırlar. Hattâ kısrak (yavrusunu emzirirken) dokunur korkusuyla bir ayağını yukarı kaldırır.
Hz Muhammed sav
buhari 1973
Yâ Resûlallah Benim güzel hizmet ve ülfet etmeme insanlar içinde en ziyâde lâyık ve müstehak olan kimdir? Diye sordu.
Resûl-i Ekrem: Anandır, diye cevab verdi.
Sonra kimdir? Dedi. Resûl-i Ekrem:
Sonra anandır, buyurdu. Sonra kimdir? Dedi. Resûl-i Ekrem: Sonra anandır, buyurdu.
Sonra kimdir? Deyince (dördüncüde):
Sonra babandır, diye cevap verdi.
buhari 1965
Resûl-i Ekrem: Anandır, diye cevab verdi.
Sonra kimdir? Dedi. Resûl-i Ekrem:
Sonra anandır, buyurdu. Sonra kimdir? Dedi. Resûl-i Ekrem: Sonra anandır, buyurdu.
Sonra kimdir? Deyince (dördüncüde):
Sonra babandır, diye cevap verdi.
buhari 1965
Kâfirlere her hal ve hareketinizde
muhâlefet ediniz (ve benzemeyiniz.)
Hz Muhammed sav
buhari 1955
Nebî Sallallahu aleyhi ve sellem erkeklerden kadınlaşanlara, kadınlardan da erkekleşenlere lânet etti.
buhari 1954
Ashab`ım yahûdîler, hıristiyanlar sakallarını boyamazlar, siz onlara muhâlefet ediniz (kına ile boyayınız!)
Hz Muhammed sav
buhari 1956
muhâlefet ediniz (ve benzemeyiniz.)
Hz Muhammed sav
buhari 1955
Nebî Sallallahu aleyhi ve sellem erkeklerden kadınlaşanlara, kadınlardan da erkekleşenlere lânet etti.
buhari 1954
Ashab`ım yahûdîler, hıristiyanlar sakallarını boyamazlar, siz onlara muhâlefet ediniz (kına ile boyayınız!)
Hz Muhammed sav
buhari 1956
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)