10 Aralık 2016 Cumartesi

Ben bir gazâda bulundum Orada münâfıkların reisi Abdullah İbn-i Übey İbn-i Selûl`ün münâfıklara şöyle dediğini işittim: "Ey cemâat! Resûlullah`ın yanındakilere nafaka vermeyiniz, tâ ki etrâfından dağılsınlar!" Ve "onun (Peygamber`in) yanından Medîne`ye bir dönersek her halde izzet ve kuvveti ziyâde olan (yâni İbn-i Übey kendisi de münâfıklar) en zelîl ve zayıf olanı (Peygamberi ve Ashâbını) Medîne`den muhakkak çıkaracaktır" (Râvî Zeyd der ki) İbn-i Übeyy`in bu sözlerini ben amcam (Sa`d İbn-i Ubâde`ye) anlattım. O da Resûlullah`a arzetti. Bunun üzerine Resûlullah beni dâ`vet etti. Ben de İbn-i Übeyy`in sözlerini arz ettim. Bu def`a da Resûlullah İbn-i Übeyy ile Ashâbına haber gönderdi. Bunlar da gelerek: Biz böyle bir şey söylemedik, diye yemîn etmeleri üzerine Peygamber beni tekzîb, onları tasdîk buyurdu. Bunun üzerine ben o kadar mahzûn oldum ki, ömrüm içinde o derece hiç kederlenmedim. Artık eve kapandım, (beni yalancılıkla ithâm ederler korkusuyla evde oturuyordum). (Son derece bunaldığım) bu sırada Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ: ... Sûresi`ni indirdi. Bu sûrenin gelmesi üzerine Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bana haber gönderdi. (Huzûra varınca) bana bu sûreyi okudu. Ve: - Yâ Zeyd,
Allahu Teâlâ seni tasdîk etti, buyurdu.
buhari 1748
Âhiret`te cehennemlikler Cehennem`e atılacaklar her mücrim atıldıkça Cehennem
Daha ziyâde var mı? (Yerim var haydi getiriniz,) diyecek.
Hz Muhammed sav
buhari 1738



- Ey Kureyş, bana söyleyiniz. Şimdi ben size: (Şu dağın eteğinde) düşman (süvârîsi var) sizi baskına uğratacaktır,
diye haber versem beni tasdîk eder misiniz? diye sordu. Kureyş (bir ağızdan): - Evet tasdîk ederiz (çünkü bütün tecrübelerimizde seni doğru bulduk) dediler. Resûl-i Ekrem:
- Öyle ise ben sizi şiddetli bir azâbın karşısında intibâha dâvete memûrum,buyurdu.(Resûl-i Ekrem`in bu dâveti hiç bir muhâlefetle karşılanmadı, yalnız) Ebû Leheb: -Ey Muhammed (yazık sana) helâke, hüsrâna uğrayasın. Bunun için mi bizi buraya topladın? demişti. (Ve yerden bir taş alıp atmak istemişti.) Bunun üzerine Allahu Teâlâ: (Ebû Leheb`in iki eli kurusun) âyetiyle başlayan sûreyi inzâl buyurdu.
buhari 1728

Kıyâmet günü ehli Cennet Cennet`e
Cehennemlikler de Cehennem`e ayrıldıktan sonra
ölüm bir koyun sûretinde getirilecek.
Koyun sûretindeki ölüm (Cennet`le Cehennem arasında) boğazlanır. "Ey Cennet halkı! Cennet`te ebedî yaşayacaksınız, artık ölüm yoktur.
(Cehhennem halkına da) Ey Cehennem`likler siz de karargâhınızda ebedîsiniz, size de ölüm yoktur!"
Hz Muhammed sav
buhari 1715
Resûlullah sav İslâm`ın ilk günlerinde Mekke`de gizli yaşıyordu Fakat Ashâbıyla namaz kıldığı zaman Kur`an okurken sesini yükseltiyordu. Müşrikler ise Kur`ân`ı duyunca hem Kur`ân`a, hem onu gönderene, hem de Kur`ân kendisine gelene küfrediyorlardı. Bunun üzerine Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ Peygamber`i salla`llahu aleyhi ve sellem`e: - Habîbim! Namazda kırâatini açıklama. Sonra müşrikler işitirler de Kur`ân`a küfrederler. Kırâatini Ashâbından gizleme de.
Sonra onlara duyuramazsın. Bunun ikisi arası
bir yol ihtiyâr et, buyurdu.
buhari 1713
Cimrilikten tembellikten
erzeli ömürden kabir azâbından deccâlın ve yalancı insanların iğfâlinden hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım.
Hz Muhammed sav
buhari  1710


Nâs içinde âhireti dünya için terk etmişler var: Dünya
yeter bize!... diyorlar. Bir kısmımız böyledir. Asıl fenâlık budur. Lâkin öbürleri de fenâ. Onlar şöyle diyorlar: Bize âhiret
lâzım. Dünya nemize lâzım?.. Tembellik ederler, işden çekilirler. Hâ’inlere meydân veriyorlar. Ne yaparlar? Kimi tekkeye çekilir, kimi Mekke’ye çekilir. Bazıları da evinde oturur.
Köşe minderinde, koltuğunda imrâr-i hayât eder. İşsizlikden
boş boşuna durmakdan kuvve-i fikriyyeleri âtıl bir hâle gelir.
Esnemekden başka meşgaleleri olmaz. Hâlbuki her insânın
elinden bir iş gelir. Gerek cismi, gerek fikri i’mâl etmeli. İşi
gücü terk ile köşe-i inzivâya çekilmek, hamiyyetsizlikdir.
Kendi geçineceğini te’mîn edip bir köşeye çekilmek, yâhud
kahvehânelerde pineklemek... pek mezmûmdur. Bu gibi insanlar cem’iyet-i beşeriyyeden sayılmaz. Onlara “insan” ıtlâk etmek abesdir. Ne cismen ne fikren insanlıkda bir alâkaları yokdur. Onlar bu cemiyet efrâdından ma’dûd değildir. Bir şeyin ki vücûdu, ademi müsâvîdir; ona bir isim
takmak abesdir. Herkes elinden geldiği kadar çalışmalı. Elinden başka bir şey gelmeyen varsa du’â ile iştigâl eder.
Du’â kazanmaya da çalış! Ama du’âya bi-hakkın lâyık olmalısın. Vezâ’if-i dîniyyeyi, hukūk-ı ibâdı îfâ etmelisin. Yoksa öteden beriden la’netler, bed-du’âlar yağarsa hayır-du’â
ne fâ’ide verir. Dâima hüküm aglebindir.


 
Allah Teala zâlime mühlet verir, hemen azâb etmez.En sonunda
bir kere yakaladı mı artık bir daha onu salıvermez.
Hz Muhammed sav
buhari 1708

Abdullâh b Ömer`e fitne harbi hakkında reyin nedir bu kıtâle niçin iştirâk etmiyorsun diye soruldu O da sorana: "Fitne nedir bilir misin? Muhammed salla`llahu aleyhi ve sellem müşriklerle harb ederdi. Müşrikler üzerine harbe gitmek bir fitne (ve şirki izâle) içindi. Yoksa sizin kitâliniz gibi mülk ve saltanat üzerine açılmış harb değildir." diye cevâb verdi.
buhari 1705
Ey Hattaboğlu! aramızda adâletle de hükmetmiyorsun!
Uyeyne b. Hısn, Medine'ye gelip yeğeni Hürr b. Kays'a misafir oldu.
Hürr, Hz. Ömer'in danışma meclisi üyelerindendi. Bu durumdan yararlanarak Uyeyne, yeğeni Hürr b. Kays'a;
"-Yeğenim! Senin devlet başkanı yanında hatırın sayılır.Beni kendisiyle
bir görüştürüver" dedi. Hürr, Hz. Ömer’den izin aldı. Uyeyne, halifenin yanına girince;
"-Ey Hattaboğlu! Allah'a yemin ederim ki, bize fazla bir şey vermiyor ve aramızda adâletle de hükmetmiyorsun!" dedi. Ömer, alındı ve kızdı, Uyeyne'yi cezalandırmak üzereyken, Hürr araya girdi ve;
"-Ey mü'minlerin emiri! Allah, Peygamber'ine "Affı seç, iyiliği emret, câhilleri cezalandırmaktan vazgeç!"[el-A’raf (7), 199] buyurdu.
Benim bu amcam da câhillerdendir" dedi.
İbni Abbâs diyor ki, Allah'a yemin ederim ki,Hürr bu âyeti hatırlatınca
Hz Ömer, Uyeyne'yi cezalandırmaktan vazgeçti. Zaten Ömer,
Allah'ın Kitabına son derece bağlı ve saygılı idi.