11 Şubat 2018 Pazar

FİRDEVS-İ ALÂ CENNETİNDEKİ ŞEHİT

Müslümanlar Bedir’e gitmek için cihada çağrılıyorlardı. Bu çağrının kendisi için de olduğunu düşünen Hârise, annesi ile vedalaştı, hayır duasını alarak Bedir’e doğru yola çıktı. Şehit olmayı o kadar içten, o kadar çok arzuluyordu ki savaşın başlamasını beklemeye bile tahammül edemiyor, bir an önce Rabb’ine ve mana penceresinden seyrettiği güzelliklere kavuşmak istiyordu. Rabb’i onun bu arzusunu boşa çıkarmadı, kendisine bir an önce vasıl olmak isteyen bu gönül sultanı genci bekletmeden hemen yanına aldı.
Henüz savaş başlamamıştı. Hz. Ömer’in anlaşmalısı Mihca ile Hârise b. Süreka, su içmek ya da gözcülük yapmak için Bedir kuyularının başındaydı. Müslümanları kuyuya yaklaştırmak istemeyen müşrikler, onları ok yağmuruna tuttu. Bu oklardan biri Mihca’ya isabet ederek onu şehit etti. O “Allah” değip yere düşerken Hibban b. Arika’nın attığı diğer bir ok Hârise b. Süreka’nın boğazına isabet etti. O sırada henüz 15 yaşında, dünya güzeli bir genç olan Hârise, içmeye çalıştığı suya kanmadan hemen orada şehit oldu.
Arzusuna nail olmuş, cennete ve Rabb’ine kavuşmuştu.
Savaş bitmiş İslâm ordusu geri dönüyordu. Rübey’a Hatun, ordu henüz Medine’ye varmadan oğlunun şehit olduğunu öğrenmişti. Kalbine kor ateşi düşen Rübey’a Hatun, çevresindeki hüzünlü bakışları görünce eşsiz bir metanetle şu sözleri söyledi:
– Allah Resûlü (a.s.m.) geldiğinde ona soruncaya kadar bekleyeceğim! Eğer oğlum cennette ise ağlamayacağım. Karşılığını Allah’tan umarak sabredeceğim. Eğer cehennemde ise o zaman nasıl ağlayacağımı göreceksiniz.
İslâm ordusu Medine’ye gelince hemen Efendimiz’in yanına koştu.
– Yâ Resûlâllah! Hârise’nin yanımdaki değerinin ne kadar fazla olduğunu bilirsin. Eğer oğlum cennette ise sevabını Allah’tan umarak sabredeceğim. Eğer oradan başka bir yerde ise ne yapacağımı göreceksin. Var gücümle ağlayacağım.
– Onun tek bir cennette olduğunu mu sanıyorsun? O pek çok cennette. O Firdevs-i Alâ cennetindedir.