Tevfik Rüştü:'Ben kanaatimi Meclis kürsüsünden haykırırım,kimseden korkmam,Teşkilatı Esasiyede dinimiz apaçık yazılmalıdır'
Kazım Karabekir:'Teşkilatı Esasiyede dinimizin İslam olduğu yazılıdır,hangi dini yazdıracaksın,hristiyanlığı mı?'
Mahmut Esat(Bozkurt):'Evet Hristiyanlığı,İslâm terakkiye manidir.Bu dinle yürünmez.İslam kaldıkça bize kimse ehemmiyet vermez'
İnsanlar sana bir şeyle fayda vermek üzere toplansa, sana ancak Allah’ın senin lehine yazdığı şey ile fayda verebilirler ve eğer
sana birşey ile zarar vermek üzere toplansa ancak Allah’ın senin aleyhine yazdığı şeyle
sana zarar verebilirler.
Kalemler kaldırıldı ve sahifeler kurudu.
Hz Muhammed sav
Taifliler iman etmek üzere huzur-u risalete gelerek Resulullah sallallahu aleyhi ve selleme:'Namaz kılmak için eğilip kalkamayız,namazımızda rüku,sücûd olmasın.' dediler.Bunun üzerine Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem:'Rüku ve sücûd olmayan dinde hayır yoktur.' buyurdu.
Avf b. Mâlik el-Eşcaî’nin r.a Hz. Peygamber’in sav Tavsiye Buyurdukları Sözleri Tekrarlamak Suretiyle Allah’ın İzniyle Esirlikten Kurtulması
Mâlik el-Eşcai r.a Hz. Peygamber’e sav gelerek
“Ey Allah’ın Rasûlü! Oğlum Avf müşriklere esir düştü” dedi. Hz. Peygamber de
“Ona haber gönder ve benim kendisine “Lâ havle velâ kuvvete illâ billah” sözlerini çok tekrar etmesini emrettiğimi söyle” buyurdular. Mâlik bunu oğlu Avf’a iletti. Bunun üzerine Avf bu sözleri devamlı olarak tekrarlamaya başladı ve kurtuldu.
Hz. Ömer’in hilafeti döneminde, Ömer (radıyallahu anh) Medine
sokaklarında dolaşırken Havle’ye (radıyallahu anhâ) rastladı
ve ona selam verdi. Havle (radıyallahu anhâ) selamını aldıktan
sonra, Hz. Ömer’e birtakım sorular sormaya başladı. O esnada,
Hz. Ömer’in yanında bulunan Carud ibn-i Mualla şaşırıp
Havle’ye:
– Ey kadın! Mü’minlerin Emirini çok beklettin, dedi. Hz.Ömer,
Carud’a:
– Bırak onu. Onu tanımıyor musun? Bu, Havle Binti
Salebe’dir.O, Evs ibn-i Samit’in hanımıdır. Allah’ın yedi kat
semanın ötesinden şikâyetini dinleyip hakkında ayet indirdiği
kimsedir. Ömer’in onu dinlemesi gerekir, deyip, Havle’nin
sorularına cevap vererek,ihtiyaçlarını karşıladı. Hz. Havle
ayrılıp gittikten sonra da, yanındakilere:
– Vallahi, eğer o akşama kadar durup benimle konuşmuş
olsaydı namazdan başka bir şey için kendisini bırakıp
gitmezdim ve namazı kılar, yine gelirdim, dedi.
Hz. Havle Binti Salebe (r. anhâ)’nin çok yaşlı olan beyi Evs
ibn-i Samit’in canının sıkıldığı bir gün, Havle (radıyallahu anhâ)
ondan bir şey istedi. Evs buna kızarak:
– Sen bana anamın sırtı gibisin, diyerek evden çıkıp gitti. Bir
müddet sonra gelerek, hanımıyla beraber olmayı istedi.
Havle,buna karşı çıkarak onu Resûlullah’a şikâyet edeceğini
söyledi ve Resûlullah’a geldi. Başına gelenleri anlattı; beyinin
kötü huyunu ve çocuklarıyla perişan bir halde ortada
kaldıklarını ona şikâyet etti. Peygamber (aleyhisselâm) ona
şöyle dedi:
– Havle! Amcanın oğlu, yaşlı bir ihtiyar. Onun hakkında
Allah’tan kork. Havle (radıyallahu anhâ):
– Yâ Resûlallah! Ben malımı ona verdim, gençliğim de onun
yanında geçti. Şimdi yaşlanınca bana zıhâr yaptı, dedi ve
“Allah’ım!Sana şikâyet ediyorum.” diye ekledi. Havle
(radıyallahu anhâ) daha yerinden ayrılmadan, Resûlullah’a
vahiy gelmeye başladı. Allah (celle celâluhû), onun durumu
için ayet indirmişti. Peygamber (aleyhisselâm),vahyin tesirinden kurtulunca:
– Havle! Allah senin ve beyin hakkında şu ayeti indirdi:
“Allah,kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü işitti. Esasen, Allah konuşmanızı işitir. Doğrusu Allah işitendir, görendir. Sizden kadınlara
zıhâr yapanlar bilmelidirler ki; o kadınlar onların anneleri değildir. Onların anneleri,
ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Onlar çirkin ve yalan olan bir söz söylüyorlar.
Şüphesiz Allah, affedici, bağışlayıcıdır.”buyurdu.Allah Teâlâ, Hz. Havle’nin duasını
kabul edip içinde olduğu duruma açıklık getirmiştir.
Hz Ömer r.a:
Seyühzemül cemu ve yüvellüneddübür ayeti celilesi nazil oldu,bozulacak cemiyetin hangi cemiyet olduğunu bilmiyordum.Bedr günü Allahın Resulunu zırh içinde elinde kılıç ile
bu ayetleri okuyarak müşriklere doğru yürüdüğünü görünce bozulacak olan
cemiyetin müşrik ordusu olduğunu bildim.
Resûlullah’ın müjdelediği gibi, Sâbit bin Kays r.a güzel bir hayat
sürdü ve sonunda yalancı, sahte peygamber Müseylimetü’l-Kezzâb’la
yapılan Yemâme Muharebesi’nde şehit düşerek cennetlikler arasına girdi.
Hz.
Sâbit şehit düştüğünde üzerinde kıymetli bir zırh vardı. Bu zırh
çalındı. Biri rüyasında Hz. Sâbit’i gördü. Hz. Sâbit, zırhının saklı
olduğu yeri söyledi. Onu oradan almasını ve ihtiyacı olan birisine
vermesini rica etti. Rüyayı gören zat, ertesi gün arkadaşlarıyla
birlikte Hz. Sâbit’in tarif ettiği yere gitti. Zırhı orada buldu. Ve bu
şehidin isteğini yerine getirdi.
Resûl-i Ekrem
sallallâhu aleyhi ve sellem efendimiz ehl-i beyti için bir
vakt-i mu’ayyene dek, Ebû Şahm nâm yahudiden almış olduğu yirmi ölçek arpa mukābilinde zırhını Medine’de iken
rehin etmişti.