Amr b. As'a (r.a) soruldu:
'Sen böylesine akıllı iken müslüman olman neden bu kadar gecikti?'
O da şöyle cevap verdi:
'Biz,önümüze geçmiş olan bir kavmin içindeydik.Onların hayalleri dağlar büyüklüğündeydi.Resulullah (sav) peygamber olarak gönderilince,biz onlara sığındık.Onlar gidince ve iş de bize kalınca baktık düşündük.Gördük ki hak bütün açıklığı ile ortada.'
12 Şubat 2018 Pazartesi
11 Şubat 2018 Pazar
FİRDEVS-İ ALÂ CENNETİNDEKİ ŞEHİT
Müslümanlar Bedir’e gitmek için cihada çağrılıyorlardı. Bu çağrının kendisi için de olduğunu düşünen Hârise, annesi ile vedalaştı, hayır duasını alarak Bedir’e doğru yola çıktı. Şehit olmayı o kadar içten, o kadar çok arzuluyordu ki savaşın başlamasını beklemeye bile tahammül edemiyor, bir an önce Rabb’ine ve mana penceresinden seyrettiği güzelliklere kavuşmak istiyordu. Rabb’i onun bu arzusunu boşa çıkarmadı, kendisine bir an önce vasıl olmak isteyen bu gönül sultanı genci bekletmeden hemen yanına aldı.
Henüz savaş başlamamıştı. Hz. Ömer’in anlaşmalısı Mihca ile Hârise b. Süreka, su içmek ya da gözcülük yapmak için Bedir kuyularının başındaydı. Müslümanları kuyuya yaklaştırmak istemeyen müşrikler, onları ok yağmuruna tuttu. Bu oklardan biri Mihca’ya isabet ederek onu şehit etti. O “Allah” değip yere düşerken Hibban b. Arika’nın attığı diğer bir ok Hârise b. Süreka’nın boğazına isabet etti. O sırada henüz 15 yaşında, dünya güzeli bir genç olan Hârise, içmeye çalıştığı suya kanmadan hemen orada şehit oldu.
Arzusuna nail olmuş, cennete ve Rabb’ine kavuşmuştu.
Savaş bitmiş İslâm ordusu geri dönüyordu. Rübey’a Hatun, ordu henüz Medine’ye varmadan oğlunun şehit olduğunu öğrenmişti. Kalbine kor ateşi düşen Rübey’a Hatun, çevresindeki hüzünlü bakışları görünce eşsiz bir metanetle şu sözleri söyledi:
– Allah Resûlü (a.s.m.) geldiğinde ona soruncaya kadar bekleyeceğim! Eğer oğlum cennette ise ağlamayacağım. Karşılığını Allah’tan umarak sabredeceğim. Eğer cehennemde ise o zaman nasıl ağlayacağımı göreceksiniz.
İslâm ordusu Medine’ye gelince hemen Efendimiz’in yanına koştu.
– Yâ Resûlâllah! Hârise’nin yanımdaki değerinin ne kadar fazla olduğunu bilirsin. Eğer oğlum cennette ise sevabını Allah’tan umarak sabredeceğim. Eğer oradan başka bir yerde ise ne yapacağımı göreceksin. Var gücümle ağlayacağım.
– Onun tek bir cennette olduğunu mu sanıyorsun? O pek çok cennette. O Firdevs-i Alâ cennetindedir.
8 Şubat 2018 Perşembe
Enes b. Malik r.a kardeşi Beranın r.a
yanına girdi.O sırtüstü uzanmış bacağının
birini diğerinin üstüne atmış kaside söylüyordu.Enes,Berayı böyle yapmaktan nehyetti,bunun üzerine Bera:
'Benim yatağımda öleceğimi mi sanıyorsun,başkaları ile yardımlaşarak öldürdüklerim haricinde ben tek başıma
100 kişiyi öldürdüm.' dedi
yanına girdi.O sırtüstü uzanmış bacağının
birini diğerinin üstüne atmış kaside söylüyordu.Enes,Berayı böyle yapmaktan nehyetti,bunun üzerine Bera:
'Benim yatağımda öleceğimi mi sanıyorsun,başkaları ile yardımlaşarak öldürdüklerim haricinde ben tek başıma
100 kişiyi öldürdüm.' dedi
7 Şubat 2018 Çarşamba
150 kişilik bir heyetle Medine’nin yolunu tutmuşlardı. Cerir bin Abdullah (r.a.) bu kafilenin başkanıydı. Kafile Medine’ye yaklaştığı sırada Peygamberimiz (a.s.m.), Ashâbıyla sohbet ediyordu. Bir ara, “Sizin yanınıza şu kapıdan Yemenli, hayırlı biri gelecek. Onun yüzünde melek alameti vardır.” buyurdu. Ashâb pürdikkat, haber verilen zatı beklemeye başladı. Bundan sonrasını Hz. Cerir’in kendisinden dinleyelim:
“Medine’ye varınca elbisemi değiştirip mescide girdim. Resûlullah o sırada sohbet ediyordu. Selam verdim, oturdum. Müslümanlar göz ucuyla beni süzüyordu. Yanımda oturan zata, ‘Resûlullah benden bahsetti mi?’ diye sordum. ‘Evet.’ dedi. ‘Biraz önce senden güzel bir şekilde bahsetti.’ Biraz sonra Resûlullah (a.s.m.), ‘Ey Cerir, niçin geldin?’ diye sordu. ‘Sizin huzurunuzda Müslüman olmak için, yâ Resûlallah.’ dedim. İslam üzere biat edeceğimi, hangi şartı koşacaksa koşmasını söyledim.
Şöyle buyurdu:
“‘Allah’tan başka ilah bulunmadığına, benim Allah’ın Resûl’ü olduğuma, hiçbir şeyi ortak koşmaksızın Allah’a ibadet edeceğine; namaz kılacağına, oruç tutacağına, Müslümanlara yardımcı olacağına, Habeşli bir köle de olsa âmirine itaat edeceğine
ve müşriklerden ayrılacağına biat edeceksin.’
“Ben, ‘Olur.’ dedim. Resûlullah elini uzattı, ben de söylediği hususlarda
kendisine biat ettim.”
Hz. Cerir’den sonra yanında bulunanlar da teker teker biat ederek Müslüman oldular.
“Medine’ye varınca elbisemi değiştirip mescide girdim. Resûlullah o sırada sohbet ediyordu. Selam verdim, oturdum. Müslümanlar göz ucuyla beni süzüyordu. Yanımda oturan zata, ‘Resûlullah benden bahsetti mi?’ diye sordum. ‘Evet.’ dedi. ‘Biraz önce senden güzel bir şekilde bahsetti.’ Biraz sonra Resûlullah (a.s.m.), ‘Ey Cerir, niçin geldin?’ diye sordu. ‘Sizin huzurunuzda Müslüman olmak için, yâ Resûlallah.’ dedim. İslam üzere biat edeceğimi, hangi şartı koşacaksa koşmasını söyledim.
Şöyle buyurdu:
“‘Allah’tan başka ilah bulunmadığına, benim Allah’ın Resûl’ü olduğuma, hiçbir şeyi ortak koşmaksızın Allah’a ibadet edeceğine; namaz kılacağına, oruç tutacağına, Müslümanlara yardımcı olacağına, Habeşli bir köle de olsa âmirine itaat edeceğine
ve müşriklerden ayrılacağına biat edeceksin.’
“Ben, ‘Olur.’ dedim. Resûlullah elini uzattı, ben de söylediği hususlarda
kendisine biat ettim.”
Hz. Cerir’den sonra yanında bulunanlar da teker teker biat ederek Müslüman oldular.
Güler yüzle insanlara selam vermen sadakadır.
Hazreti Muhammed
Sallallahu Aleyhi ve Sellem
إن من الصدقة أن تسلم على الناس وأنت منطلق الوجه
Selamdan daha üstün
bir hediye olamaz.
Selmanı Farisi (radıyallahu anh)
Selam verip müsafeha eden iki Müslümanın arasına yüz rahmet iner. Bunun doksanı, önce selam verip elini uzatana, onu ise ötekine verilir.
Bir yere, bir meclise giren oradakilere selam versin. Oradan kalkıp giderken yine selam versin.) [Tirmizi]
(İnsanların en âcizi dua etmeyen, en cimrisi de selam vermeyendir.) [Taberani]
(Bir eve girince, ev halkına selam verin. Çıkarken de selam verin.)[Beyheki]
Selam, emniyet, huzur, selamet, sağlık, barış, rahatlık, iyi netice, kurtuluş gibi manalara gelir. Selam vermek, bir kimseye yapılacak en güzel duadır. Selam, (Ben müslümanım, benden sana zarar gelmez, selamettesin) manasına, selamet üzere ol, müslüman olarak öl manalarına da gelir.
Peygamber efendimiz, (Selamün aleyküm) diyen için, (On sevap kazandı) buyurdu. Başka biri, (Selamün aleyküm ve rahmetullahi) dedi. (Yirmi sevap kazandı) buyurdu. Bir başkası da, (Selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü) dedi. Bu kimse için de, (Otuz sevap kazandı) buyurdu. Bu sırada orada oturanlardan biri selam vermeden çıkıp gitti. Resulullah efendimiz, (Arkadaşınız [selamın faziletini] ne tez unuttu) buyurdu. Daha sonra, (Bir topluluğa gelince de, ayrılırken de selam verin! Birinci selam, ikincisinden daha mühim değildir) buyurdu. (Taberani)
Selam, kelamdan öncedir.) [Tirmizi]
(Selam vermeden söze başlamayın. Selam vermeden konuşana cevap vermeyin.) [Hakim]
(Selam, sualden öncedir. Selam vermeden sual sorana, cevap vermeyin.) [İ.Neccar]
(Mümin, önce selam vermek için atılır; münafık ise önce kendisine selam verilmesini bekler.) [Dare Kutni]
(Önce selam veren, Allah’a ve Resulüne daha yakındır.) [Ebu Davud]
(Allahü teâlânın rahmet ve affına en layık olan, önce selam verendir.) [Ebu Davud]
(Önce selam veren kibirden uzak olur.) [Beyheki, Hatib]
Selamlaşmayı yaymak çok sevaptır. Birkaç hadis-i şerif meali:
(Selamlaşmayı yaygınlaştırın, yemek yedirin, [salih] akrabayı ziyaret edin, gece herkes uykuda iken namaz kılın, sonra selametle Cennete girin.) [Darimi]
(Karşılaştığınız arkadaşa selam verin. Eğer aranıza ağaç, duvar, yahut taş gibi bir engel girip de, sonra karşılaşırsanız tekrar selam verin.) [Ebu Davud, İbni Mace]
(Bir yere giren oradakilere selam versin. Oradan kalkıp giderken yine selam versin.) [Tirmizi]
Hazreti Muhammed
Sallallahu Aleyhi ve Sellem
إن من الصدقة أن تسلم على الناس وأنت منطلق الوجه
Selamdan daha üstün
bir hediye olamaz.
Selmanı Farisi (radıyallahu anh)
Selam verip müsafeha eden iki Müslümanın arasına yüz rahmet iner. Bunun doksanı, önce selam verip elini uzatana, onu ise ötekine verilir.
Bir yere, bir meclise giren oradakilere selam versin. Oradan kalkıp giderken yine selam versin.) [Tirmizi]
(İnsanların en âcizi dua etmeyen, en cimrisi de selam vermeyendir.) [Taberani]
(Bir eve girince, ev halkına selam verin. Çıkarken de selam verin.)[Beyheki]
Selam, emniyet, huzur, selamet, sağlık, barış, rahatlık, iyi netice, kurtuluş gibi manalara gelir. Selam vermek, bir kimseye yapılacak en güzel duadır. Selam, (Ben müslümanım, benden sana zarar gelmez, selamettesin) manasına, selamet üzere ol, müslüman olarak öl manalarına da gelir.
Peygamber efendimiz, (Selamün aleyküm) diyen için, (On sevap kazandı) buyurdu. Başka biri, (Selamün aleyküm ve rahmetullahi) dedi. (Yirmi sevap kazandı) buyurdu. Bir başkası da, (Selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü) dedi. Bu kimse için de, (Otuz sevap kazandı) buyurdu. Bu sırada orada oturanlardan biri selam vermeden çıkıp gitti. Resulullah efendimiz, (Arkadaşınız [selamın faziletini] ne tez unuttu) buyurdu. Daha sonra, (Bir topluluğa gelince de, ayrılırken de selam verin! Birinci selam, ikincisinden daha mühim değildir) buyurdu. (Taberani)
Selam, kelamdan öncedir.) [Tirmizi]
(Selam vermeden söze başlamayın. Selam vermeden konuşana cevap vermeyin.) [Hakim]
(Selam, sualden öncedir. Selam vermeden sual sorana, cevap vermeyin.) [İ.Neccar]
(Mümin, önce selam vermek için atılır; münafık ise önce kendisine selam verilmesini bekler.) [Dare Kutni]
(Önce selam veren, Allah’a ve Resulüne daha yakındır.) [Ebu Davud]
(Allahü teâlânın rahmet ve affına en layık olan, önce selam verendir.) [Ebu Davud]
(Önce selam veren kibirden uzak olur.) [Beyheki, Hatib]
Selamlaşmayı yaymak çok sevaptır. Birkaç hadis-i şerif meali:
(Selamlaşmayı yaygınlaştırın, yemek yedirin, [salih] akrabayı ziyaret edin, gece herkes uykuda iken namaz kılın, sonra selametle Cennete girin.) [Darimi]
(Karşılaştığınız arkadaşa selam verin. Eğer aranıza ağaç, duvar, yahut taş gibi bir engel girip de, sonra karşılaşırsanız tekrar selam verin.) [Ebu Davud, İbni Mace]
(Bir yere giren oradakilere selam versin. Oradan kalkıp giderken yine selam versin.) [Tirmizi]
6 Şubat 2018 Salı
1 Şubat 2018 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)