Ruhunu Hakk’a teslim ederken:
Zevcesi yanına oturmuş ağlıyor. O zevcesine soruyordu:
“Niçin ağlıyorsun? Ölüm haktır.”
Kadıncağız göz yaşları içinde ona cevap veriyor:
“Sen ölüyorsun. Yanımda sana kefen olacak kadar bir bez parçası bile yok.”
Ebû Zer tebessüm ederek şöyle diyor: “Sakin ol, ağlama. Bir gün bir toplulukla beraber Resûlulah’ın yanındayken ondan şöyle işittim:“İçinizden biri bir çölde vefat edecek, mü’minlerden bir topluluk da hazır bulunacak.” O mecliste benimle birlikte bulunanların hepsi bir köyde veya cemaat içinde vefat etti. Benden başkası kalmadı. Ben işte bir çöl ortasında ölüyorum. Yola bak. Mü’minlerden bir topluluk görüyor musun? Vallahi, ne ben yalan söylerim ne de bana yalan söylendi.”
Ve Allah’a ruhunu teslim ediyor… Sözü doğru çıkıyor. İşte başlarında sahâbeden Abdullah b. Mes’ûd bulunduğu hâlde çölde seyreden bir kafile…
Daha ulaşmadan önce Abdullah b. Mes’ûd manzarayı görmüştü. Bir ceset ve yanında ağlayan bir kadınla bir çocuk…
İyice yaklaştıklarında manzara daha bir açıklıkla görülebiliyordu. İbn Mes’ûd bakar bakmaz, gözü arkadaşı ve İslâm kardeşi Ebû Zerr’in yüzüne ilişti. Gözleri yaşla doldu. Tertemiz cesedin yanında oturdu ve şöyle dedi: “Allah Resûlü (s.a.v.) ne kadar doğru söylemiş… Tek başına yürür, tek başına ölür ve tek başına dirilirsin.”
Bu olay Tebük Gazvesi’nde geçiyor. Hicretin 9. senesi… Resûlullah (s.a.v.) Rumlarla savaşmak için hazırlanılmasını
emretti. Çünkü Rumlar, İslâm’a tuzak kurup, yok etmek istiyorlardı. Bunaltıcı sıcakların olduğu meşakkatli günlerde buçağrı yapıldı. Yol uzak, düşman korkunçtu.Müslümanlardan bir grup, çeşitli mazeretler ileri sürerek, sefere çıkmadılar.
Allah Resûlü ve sahâbesi sefere çıktı. Yolculuk ilerledikçe, zorluk ve meşakkat daha bir artıyordu. Bazıları geride
kaldı: “Ey Allah’ın Resûlü falan geride kaldı.” dediler. Allah Resûlü (s.a.v.): “Onu bırakın. Eğer onda bir hayır varsa,
Allah Teâlâ onu size katacaktır. Eğer hayırdan başka bir şey varsa da Allah sizi ondan kurtarmıştır.”
Bir ara sahâbe Ebû Zerr’i aradı. Allah Resûlü’ne Ebû Zerr’in geride kaldığını ve devesinin kendisini geciktirdiğini
söylediler. Allah Resûlü onlara aynı sözü tekrar etti.
Ebû Zerr’in devesi, açlık ve susuzluktan zayıflamış, adım atamayacak derecede bitkin düşmüştü. Ebû Zer ne kadar
çabaladı, hangi çareye başvurduysa kâr etmedi. Bitkinlik, hayvanı iyice çökertiyordu.
Ebû Zer baktı; hayvanla uğraşmaktan geç kalacak ve orduyu kaybedecek. Devenin sırtından indi, yük ve
yiyeceklerini sırtına vurdu, yaya olarak hızla yola koyuldu. Bütün çabası, kızgın çöl ortasında Allah Resûlü’ne (s.a.v.) ve sahâbeye yetişmek içindi.
Öğle vakti müslümanlar dinlenmek için konakladılar. İçlerinden biri ufukta, bir toz bulutu gördü. Bir adamın karartısı
görülüyordu. Gören adam:
“Ey Allah’ın Resûlü! Şu adam yola tek başına çıkmış.” dedi.
Allah Resûlü (s.a.v.): “Ebû Zer’dir o.” buyurdu.
Gelen adam hakkında konuşmaya başladılar. Adımlar mesafeyi daralttı, gelen yaklaştı. İşte o zaman tanıdılar.
Mübarek yolcu yavaş yavaş yaklaştı. Ayakları kumdan parçalanmış, yükü sırtında ağırlaşmıştı. Ama o kutlu kafileye
yetiştiği için bütün bunlara rağmen mutluydu. Allah Resûlü’nden ve mücahit kardeşlerinden geri kalmamıştı.
Kafilenin başına ulaştığında içlerinden biri bağırdı:
“Ya Resûlullah! Vallahi bu Ebû Zer!”
Ebû Zer Allah Resûlü’ne (s.a.v.) doğru yürüdü.
Onu görür görmez Resûlullah’ın yüzünde tatlı bir tebessüm belirdi ve şöyle buyurdu:
“Ebû Zerr’e Allah rahmet etsin…
Tek başına yürür…
Tek başına ölür…
Tek başına diriltilir…”
Bugünden, yirmi yıl ve daha fazla bir zaman sonra Ebû Zer tek başına Rebeze’de vefat etmişti.
31 Ocak 2018 Çarşamba
30 Ocak 2018 Salı
29 Ocak 2018 Pazartesi
Hz. Zübeyr (r.a.)¸ Amr bin Cürmüz tarafından¸
namaz kılıp secdeye gittiği sırada şehit edildi.
Hz. Ali durumu öğrenince: “Safiyye'nin oğlunu öldürene cehennemi müjdele!” dedi. Çünkü bu sözleri daha önce Peygamber Efendimiz'den duymuştu. Hicret'in 36. senesinde şehit olan Hz. Zübeyr (r.a.)¸ 64 yaşında bulunuyordu.
Zübeyr bin Avvam Hazretleri¸ ahiretteki mükâfatını daha dünyadayken öğrenmişti. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.): “Talha ile Zübeyr¸ cennette benim komşularımdır.” müjdesiyle onu bahtiyarlar safına katmıştı.
namaz kılıp secdeye gittiği sırada şehit edildi.
Hz. Ali durumu öğrenince: “Safiyye'nin oğlunu öldürene cehennemi müjdele!” dedi. Çünkü bu sözleri daha önce Peygamber Efendimiz'den duymuştu. Hicret'in 36. senesinde şehit olan Hz. Zübeyr (r.a.)¸ 64 yaşında bulunuyordu.
Zübeyr bin Avvam Hazretleri¸ ahiretteki mükâfatını daha dünyadayken öğrenmişti. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.): “Talha ile Zübeyr¸ cennette benim komşularımdır.” müjdesiyle onu bahtiyarlar safına katmıştı.
Hz. Ömer arkadaşlarına herkes bir temennide bulunsun dedi.
Bunun üzerine onlardan birisi "Bu ev dolusu param olup tamamını
Allah yolunda infak etmeyi isterdim" dedi. Bir diğeri "Ben de bu ev dolusu altınım olup da hepsini Allah için dağıtmayı isterdim" dedi,bir başkası da şunları söyledi: "Ben de bu ev dolusu mücevhere sahip olup tamamını
Allah yolunda infak etmek isterdim". Sonunda Hz. Ömer de "Bana gelince, ben, Ebu Ubeyde b. Cerrah, Muaz b. Cebel ve Huzeyfe b. Yeman gibi adamlardan bu ev dolusu adamım olup onları Allah yolunda
müslümanların işlerinde kullanmak isterdim" buyurdu.
Daha sonra Hz. Ömer hizmetçisiyle, Huzeyfe b. Yeman'a mal gönderdi ve giderken de ona "Oralarda biraz oyalan da bu malı ne yaptığını öğren" diye tenbih etti. Hz. Huzeyfe kendisine gönderilen bu malı ihtiyaç sahiplerine ve komşularına dağıttı.. Ondan sonra da aynı şekilde Muaz b. Cebel ile Ebu Ubeyde'ye de bir miktar mal gönderdi. Onlar da Hz. Huzeyfe gibi bu malları dağıttılar Bunun üzerine Hz. Ömer, arkadaşlarına "Onlar gibi adamlara sahip olmayı istemekte ne kadar haklı olduğumu gördünüz" dedi
Bunun üzerine onlardan birisi "Bu ev dolusu param olup tamamını
Allah yolunda infak etmeyi isterdim" dedi. Bir diğeri "Ben de bu ev dolusu altınım olup da hepsini Allah için dağıtmayı isterdim" dedi,bir başkası da şunları söyledi: "Ben de bu ev dolusu mücevhere sahip olup tamamını
Allah yolunda infak etmek isterdim". Sonunda Hz. Ömer de "Bana gelince, ben, Ebu Ubeyde b. Cerrah, Muaz b. Cebel ve Huzeyfe b. Yeman gibi adamlardan bu ev dolusu adamım olup onları Allah yolunda
müslümanların işlerinde kullanmak isterdim" buyurdu.
Daha sonra Hz. Ömer hizmetçisiyle, Huzeyfe b. Yeman'a mal gönderdi ve giderken de ona "Oralarda biraz oyalan da bu malı ne yaptığını öğren" diye tenbih etti. Hz. Huzeyfe kendisine gönderilen bu malı ihtiyaç sahiplerine ve komşularına dağıttı.. Ondan sonra da aynı şekilde Muaz b. Cebel ile Ebu Ubeyde'ye de bir miktar mal gönderdi. Onlar da Hz. Huzeyfe gibi bu malları dağıttılar Bunun üzerine Hz. Ömer, arkadaşlarına "Onlar gibi adamlara sahip olmayı istemekte ne kadar haklı olduğumu gördünüz" dedi
Hz Ali (r.a) şöyle demiştir:
-Senden sonra halifeliğe
kimi getirelim ey Allah'ın Resulu?
--Ebu Bekir'i getirirseniz,o güvenilir,dünyaya iltifat etmeyen,ahirete rağbet eden biridir.
Ömer'i getirirseniz,o kuvvetli,güvenilir,
Allah'ın hükmünü icra hususunda hiçbir kınayanın kınamasından çekinmeyen biridir.Ali'yi getirirseniz,o hidayet üzere giden,hidayete ileten biridir.
-Senden sonra halifeliğe
kimi getirelim ey Allah'ın Resulu?
--Ebu Bekir'i getirirseniz,o güvenilir,dünyaya iltifat etmeyen,ahirete rağbet eden biridir.
Ömer'i getirirseniz,o kuvvetli,güvenilir,
Allah'ın hükmünü icra hususunda hiçbir kınayanın kınamasından çekinmeyen biridir.Ali'yi getirirseniz,o hidayet üzere giden,hidayete ileten biridir.
28 Ocak 2018 Pazar
Hz Osman (r.a) şöyle demiştir:
Çıkıp onlarla çarpışmam konusunda derim ki,ben ümmeti içinde kan dökmekle Resulullaha (sav) ilk muhalefet eden kişi olmayı istemiyorum.Çıkıp Mekkeye gitmem ve onların orada bana dokunmayacaklarına gelince,Resulullah(sav) şöyle buyurdu:'Kureyş ten bir adam Mekkede taşkınlık ederse,ona bütün dünyanın azabının yarısı vardır.',
ben o adam olmak istemiyorum.Şam tarafına gitmem konusuna gelince,ben hicret diyarımı terketmeyeceğim ve Resulullahın (sav) komşuluğundan ayrılmayacağım.
Çıkıp onlarla çarpışmam konusunda derim ki,ben ümmeti içinde kan dökmekle Resulullaha (sav) ilk muhalefet eden kişi olmayı istemiyorum.Çıkıp Mekkeye gitmem ve onların orada bana dokunmayacaklarına gelince,Resulullah(sav) şöyle buyurdu:'Kureyş ten bir adam Mekkede taşkınlık ederse,ona bütün dünyanın azabının yarısı vardır.',
ben o adam olmak istemiyorum.Şam tarafına gitmem konusuna gelince,ben hicret diyarımı terketmeyeceğim ve Resulullahın (sav) komşuluğundan ayrılmayacağım.
27 Ocak 2018 Cumartesi
Hz Ömer (r.a) yanında Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a.) da bulunduğu halde Şam’a gitmek üzere yola çıktı. Yolda bir nehre geldiklerinde Hz. Ömer devesinden indi ve ayakkabılarını çıkarıp boynuna astı. Sonra da devesinin dizgininden tutarak suya girdi. Bunu gören Ebu Ubeyde
“Ey Müminlerin Emiri! Böyle yapmayınız; çünkü bu memleketin halkı seni bu şekilde görmekten hoşlanmayacaktır” dedi. O zaman
Hz. Ömer şunları söyledi:
'Eğer bunu bir başkası söylemiş olsaydı onu ümmet-i Muhammed’e ibret dersi kılardım. Biz yeryüzünün en zelil kavmiydik. Allah Teâlâ bizi İslâm ile aziz kıldı.
Eğer biz O’nun bizi aziz kıldığı İslâm’dan başka
bir izzet talep edersek Allah Teâlâ bizi tekrar zelil eder.'
“Ey Müminlerin Emiri! Böyle yapmayınız; çünkü bu memleketin halkı seni bu şekilde görmekten hoşlanmayacaktır” dedi. O zaman
Hz. Ömer şunları söyledi:
'Eğer bunu bir başkası söylemiş olsaydı onu ümmet-i Muhammed’e ibret dersi kılardım. Biz yeryüzünün en zelil kavmiydik. Allah Teâlâ bizi İslâm ile aziz kıldı.
Eğer biz O’nun bizi aziz kıldığı İslâm’dan başka
bir izzet talep edersek Allah Teâlâ bizi tekrar zelil eder.'
Hz Ömer (r.a),tevâzu gösteren,
mütevâzi hayat süren bir insandı.
Değerli olmayan elbiseler giyer,basit yiyecekler yerdi.Allâh'ın koyduğu sınırların gözetilmesi konusunda oldukça katıydı.Elbisesinin üzerine yamalar diker,omuzunda kırba taşırdı.Bununla birlikte heybeti ile herkesi etkilerdi.
Çok az güler,kimse ile mizah yapmazdı.Yüzüğünün üzerinde:'Vâiz olarak ölüm yeter,ey Ömer' yazılıydı.
mütevâzi hayat süren bir insandı.
Değerli olmayan elbiseler giyer,basit yiyecekler yerdi.Allâh'ın koyduğu sınırların gözetilmesi konusunda oldukça katıydı.Elbisesinin üzerine yamalar diker,omuzunda kırba taşırdı.Bununla birlikte heybeti ile herkesi etkilerdi.
Çok az güler,kimse ile mizah yapmazdı.Yüzüğünün üzerinde:'Vâiz olarak ölüm yeter,ey Ömer' yazılıydı.
26 Ocak 2018 Cuma
25 Ocak 2018 Perşembe
Abdullah b. Abbas r.a şöyle demiştir:
Bir kişi,Hz Ali ne zaman diriltilecek diye sordu.Ben de:
'Subhânallah,kabirdeki insanlar ne zaman diriltilirse,o da o zaman diriltilecek' dedim.Adam:
'Şu işe bak,sen de aynen şu akılsızların söyledikleri gibi söylüyorsun' dedi.Ben de:
'Bu adamı yanımdan çıkarın.Bir daha yanıma girmesin yoksa döverim' dedim.
Bir kişi,Hz Ali ne zaman diriltilecek diye sordu.Ben de:
'Subhânallah,kabirdeki insanlar ne zaman diriltilirse,o da o zaman diriltilecek' dedim.Adam:
'Şu işe bak,sen de aynen şu akılsızların söyledikleri gibi söylüyorsun' dedi.Ben de:
'Bu adamı yanımdan çıkarın.Bir daha yanıma girmesin yoksa döverim' dedim.
Abdullah b. Abbas r.a demiştir ki: Resulullâh (SAV) vefat edince ben ensardan bir adama: gel beraber Resulullâh (SAV)ın ashabından ilim öğrenelim, çünkü onlar bugün çok bulunmaktadır" dedim o adam: "şaşarım sana, insanların ilimde sana muhtaç olacaklarını mı sanıyorsun." dedi. Ben o adamı bıraktım ilim öğrenmeye devam ettim. Bir sahabinin yanında bir hadis bulunduğu bana ulaşınca onun kapısına giderdim. Onu kaylüle yaparken (Öğle uykusunda) bulurdum, hırkamı yastık yapar, kapısının önünde yatardım. Rüzgar üzerime toprak savururdu.O sahabi çıkıp beni görünce: "Ey Resulullâh (SAV)ın amcasının oğlu! Bana niçin geldin, haber gönderseydin ya! Ben sana gelirdim" derdi. Ben ona "Hayır benim sana gelmem daha uygundur" derdim ve o hadisi sorar öğrenirdim. Ensardan olan o adam yaşayıp insanların etrafımda toplanıp bana soru sorduklarını görünce: "Bu genç benden daha akıllı çıktı" derdi.
Resulullahın yanında oturuyordum. Esma binti Umeys yanımızda idi. Resulullah, aleyküm selam dedikten sonra buyurdu ki:
(Ya Esma! Şimdi, zevcin Cafer, Cebrail ve Mikail ile birlikte yanıma geldiler. Bana selam verdiler. Selamlarına cevap verdim. Bana dedi ki, (Mute) gazasında kâfirler ile birkaç gün savaştım. Vücudumun her tarafında yetmişüç yerimden yaralandım. Bayrağı, sağ elime aldım. Sağ kolum kesildi. Sol elime aldım, sol kolum kesildi. Allahü teâlâ, iki kolum yerine bana iki kanat verdi, Cebrail ve Mikail ile birlikte uçuyorum. İstediğim zaman Cennetten çıkıyorum. İstediğim zaman girip meyvelerini yiyorum.)
(Ya Esma! Şimdi, zevcin Cafer, Cebrail ve Mikail ile birlikte yanıma geldiler. Bana selam verdiler. Selamlarına cevap verdim. Bana dedi ki, (Mute) gazasında kâfirler ile birkaç gün savaştım. Vücudumun her tarafında yetmişüç yerimden yaralandım. Bayrağı, sağ elime aldım. Sağ kolum kesildi. Sol elime aldım, sol kolum kesildi. Allahü teâlâ, iki kolum yerine bana iki kanat verdi, Cebrail ve Mikail ile birlikte uçuyorum. İstediğim zaman Cennetten çıkıyorum. İstediğim zaman girip meyvelerini yiyorum.)
24 Ocak 2018 Çarşamba
16 Ocak 2018 Salı
6 Ocak 2018 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)