Cebrail Resulûllah SAV efendimize gelmiş
sabaha bir gencin vefat edeceğini haber vermiş. Resulûllah S.A. efendimiz dahi,
onun haline merhamet etmiş.. Ve., kendisine, dünyaya dair işlerden
temennilerini sormuş: o da şöyle demiş:
— Bakire kızla evlenmek ve helva yemek..
Hemen Resulûllah S.A. efendimiz, her ikisinin
de o genç için hazırlanmasını emretmiş.
Sonra., o genç, ehli ile halvete çekilip
oturmuş. Tabakla helva dahi önlerinde imiş.. Tam bu sırada bir dilenci gelip
kapıyı çalmış ve:
— Allah için bir şey..
Demiş. Bunun üzerine o genç, tabakla helvayı
o dilenciye yedirmiş..
Sabah olduktan sonra, Resulûllah S.A.
efendimiz, o gencin ölüm berinin gelmesini beklemeye başlamış. Haber gecikince:
- «O gencin durumundan bana haber getirin.»
Buyurmuş.. Şöyle haber getirmişler:
O genç, neşe ve sevinç içinde..
Resulûllah S.A. efendimiz, bu işe hayret
etmiş.. Bu sırada Cebrail de gelip şöyle demiş:
— O genç, helvayı sadaka olarak verdi; o belâ
da ondan gitti.
Sonradan, gencin yastığı altında, kocaman ölü
bir yılan bulunur ki; içi helva dolmuştu. O kadar helva dolmuş ki, onun
çokluğundan ölmüş.
Bana gelince..
Üstte anlatılan nakli kabul etmiyorum.
Cibril'in dahi böyle bir hata edeceğine cevaz veremem. Zira o: Kesin olarak,
vahyin hamilidir. Vahyi taşıyan bir melekten hata ihtimaline cevaz vermek gayet
kabih bir şeydir. Ancak, şöyle bir şey diyebiliriz:
— Onun masumluğu, kendisinden hata ihtimali
olmaması, Hakikatından getirip tebliğ ettiği şeylere mahsustur. Verdiği bu
haber dahi vahiy kısmından olmadığına göre, Levh-ü Mahfuzdan alınan bir haber
olduğuna göre., ki orası: Mahv ve isbat mahallidir.
O zaman, bu haberde hata yeri olabilir.
Haliyle vahiy böyle değildir. Zira o: Mücerred tebliğden ibarettir. Bunlar,
şehadetle ihbar gibi birbirinden ayrılmışlardır. Şeriatte birincisi muteber
olup ikincisi muteber değildir.
MEKTÛBÂT-I RABBÂNÎ 210 MEKTUP