1 Ağustos 2016 Pazartesi

Ümmü Eymen r.a savaş alanına koşmuş, yaralılara su vermeye başlamıştı. Hıbban b. Araka Ümmü Eymen’e ok atmış,o da yere düşüp üstü-başı açılmıştı.Allah düşmanı katıla katıla gülüyordu. Bu durum Peygamberimiz’e (sav) ağır gelmişti. Sa’d b. Ebi Vakkas’a r.a bir ok vermiş ve: “At!” demişti. Sa’d’ın attığı ok Hıbban’ın boğazına saplandı. Yüzüstü yere düşüp üstü-başı açıldı. Peygamberimiz (sav) “Sa’d Ümmü Eymenin öcünü aldı. Allah Sa’d’ın duasını kabul etti.” dedi.”
Bir gün Ashâbına hitaben, “Cennet ehlinden bir kadınla evlenmek isteyen, Ümmü Eymen’le evlensin.” buyurdu. Böylece onun cennetlik bir kadın olduğuna işaret ediyordu. Ümmü Eymen, Resûlullah’ın kendisi hakkındaki bu sözünü duyunca sevinçten ne yapacağını şa­şırdı. Resûlullah’ın davetine ilk icabet eden, evlatlığı Zeyd bin Hârise (r.a.) oldu. Hz. Zeyd genç bir sahabiydi. Ümmü Eymen gibi yaşlı bir kadınla evlenmeye sırf Allah’ın Resûl’ünü memnun edebilmek için talip olmuştu. Peygamberimizin rızasını dünyevi lezzete tercih etti. Bundan sonra Resûlullah (a.s.m.) bu büyük sahabisi ile sevgili dadısını nikâhladı. İşte, babası gibi büyük bir sahabi olan İslam kumandanı Üsâme bin Zeyd (r.a.) bu evlilikten dünyaya geldi.