Kulum bana bir karış yaklaşırsa,
ben ona bir arşın yaklaşırım. Kulum bana bir arşın yaklaşırsa,ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım.
buhari 2183
18 Ocak 2017 Çarşamba
Allahu Teâlâ ilmi (hâfızanızdan) zorla söküp almaz. Lâkin cemiyetin ilim adamlarını
cemiyet içinden alır. Artık kara câhil bir zümre kalır. O sırada halk bunlardan dînî ihtiyaçlarını soracaklar, onlar da (Şahsî) rey ve arzûlarıyla cevap vererek hem halkı saptıracaklar,
hem de kendileri dalâlette kalacaklar.
Hz Muhammed sav
buhari 2174
cemiyet içinden alır. Artık kara câhil bir zümre kalır. O sırada halk bunlardan dînî ihtiyaçlarını soracaklar, onlar da (Şahsî) rey ve arzûlarıyla cevap vererek hem halkı saptıracaklar,
hem de kendileri dalâlette kalacaklar.
Hz Muhammed sav
buhari 2174
17 Ocak 2017 Salı
Bu seyyidü`l-istiğfâr duâsını her kim kalbiyle sevab ve fazîletine
inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse, o kimse ehl-i Cennet
câmiasındandır. Her kim de sevap ve fazîletine inanarak gece okur da
sabah olmazdan önce ölürse, o kimse de ehl-i Cennet zümresindendir.
Seyyidü`l-istiğfâr (yâni istiğfâr du`âlarının ulusu) Allahu Teâlâ`dan şu yolda mağfiret dilemektir: Allah`ım! Sen Rabbimsin, ibâdete lâyık hiç ilâh yoktur, yalnız Sen varsın; beni Sen yarattın, şüphesiz Sen`in kulunum ve gücüm yettiği kadar ezelde Sana verdiğim ahd ü vaad üzere sâbitim. Allah`ım işlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana ihsan buyurduğun nimetini zât-ı ulûhiyetine itirâf ederim. Günâhımı da îtirâf ederim,günâhımı Sen yarlığa! Çünkü günah yarlığamak, kimsenin haddi değildir, ancak Sen yarlığarsın!
Hz MUHAMMED SAV
buhari 2141
Seyyidü`l-istiğfâr (yâni istiğfâr du`âlarının ulusu) Allahu Teâlâ`dan şu yolda mağfiret dilemektir: Allah`ım! Sen Rabbimsin, ibâdete lâyık hiç ilâh yoktur, yalnız Sen varsın; beni Sen yarattın, şüphesiz Sen`in kulunum ve gücüm yettiği kadar ezelde Sana verdiğim ahd ü vaad üzere sâbitim. Allah`ım işlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana ihsan buyurduğun nimetini zât-ı ulûhiyetine itirâf ederim. Günâhımı da îtirâf ederim,günâhımı Sen yarlığa! Çünkü günah yarlığamak, kimsenin haddi değildir, ancak Sen yarlığarsın!
Hz MUHAMMED SAV
buhari 2141
16 Ocak 2017 Pazartesi
Yakın bir istikbalde birtakım fitneler olacaktır. Fitne zamânında (ona karışmayıp) oturan kişi (karışmak üzere) ayakta durandan hayırlıdır. O hengâmede duran da (fitne esbâbını hazırlamaya) gidenden hayırlıdır. Her kim fitne vukuuna muttali` olup onu görmeye çalışırsa, muhakkak onun kahrına uğrar.Her kim o fitne zamânı iltica edecek veyâ sığınacak bir yer bulursa hemen sığınsın (fesatcılara karışmasın!).
Hz Muhammed sav
buhari 2117
Hz Muhammed sav
buhari 2117
Haccâc (-ı zâlim) in halka yaptığı zulüm ve itisaftan Enes İbn-i Mâlik`e şikâyet olunmuştu. Enes İbn-i Mâlik şikâyetcilere "Sabrediniz (sakın memleketin nizâmını bozmayınız). Çünkü (siz öyle bir zamanda yaşıyorsunuz ki) bundan sonra gelecek zaman muhakkak bundan daha fenâ olacaktır. Ve bu fenâlık (siz ölüp de) Rabbinize kavuşuncaya kadar (asırlarca) böyle sürüp gidecektir. Bu (fenâlığın muzâaf bir sûrette teselsül edeceği) ni ben Peygamberimiz (Muhammed) Salla`llahu aleyhi ve sellem`den işittim" demiştir.
buhari 2115
Câbir bin Abdullah -radıyallahu anh-’dan rivâyete göre: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Her kişi -ister zâlim olsun ister mazlûm olsun- müslüman kardeşine yardım etmelidir. Dîn kardeşi zâlim ise irtikab etmekte olduğu zulümden nehyetmelidir. Bu da zâlim için bir nusret ve yardımdır. Mazlûm ise esasen nusret ve yardıma muhtaç ve müstahaktır.” (Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, 4 / 254)
Sehl İbn-i Muâz -radıyallahu anh-’dan rivâyete göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Her kim bir mü’mini bir münâfıktan himâye eder, korursa kıyâmet günü Cenâb-ı Hak bu himâye eden mü’minin vücûdunu cehennem ateşinden siyânet için bir melek gönderir.” (Sünen-i Ebû Dâvud)
İbn-i Abbas -radıyallahu anh-’ın Kitâb-ı Tevbih’inde rivâyetine nazaran Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu hadîs-i kudsîyi beyân buyurmuştur:
“Cenâb-ı Hak -azze ve celle- hazretleri, izzetim ve celâlim hakkı için eninde sonunda zâlimlerden mazlûmun intikamını alırım. Yine böyle bir mazlûmun zulme uğradığını görüp de mazlûma muâvenete gücü yettiği halde yardımını esirgeyen katı yürekli kimseden de mazlûmun intikamınıalırım buyuruyor.”
Abdullah bin Ömer -radıyallahu anh-’den Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-’in: “Zulüm, kıyâmet gününde zulmetlerdir.” (Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, 7 / 805) buyurduğunu rivâyet etmiştir.
Kastalânî, Abdullah bin Mes’ûd -radıyallahu anh’in; “Zâlim, zulmet içinde getirilip ateşten bir tâbut içine konulur.” dediğini bildiriyor.
İbn-i Cevzî; zulmün iki günahı ihtiva ettiğini söylemiştir.
1- Haksız yere başkasının malını almak veyahut mazlûma, dövmek gibi her hangi bir sûretle başkaca ezâ etmektir.
2- Adâleti emreden Allah teâlâ hazretlerine muhâlefet ve mübâreze etmektir ki bunun günahı evvelkinden daha büyüktür.
Hiç şüphe yoktur ki, Cenâb-ı Hakk’ın emânında olan mazlûma zâlimin zulmetmesi Hak teâlâ hazretlerinin emânında olmasını tanımamak demektir ki, pek büyük bir günahtır. Bunun derecesi de işlediği zulmün ve mazlûmun haline göre cezâsı şiddet kesbeder.
Zulmetmek kalbin kararmasından neş’et ediyor. Eğer ki bir kalb, feyyâz-ı Mutlak hazretlerinin hidâyet nûrundan nûrlanmış olsaydı zulmün âkıbetinin kendi aleyhinde ne derece fenâ ve vahim olduğunu fehm ü idrâk edip sakınması lâzım gelirdi.
Zâlimin zulmüne yardım etmek haram olduğu gibi zâlimlere meyil ve müdâhane eylemek de câiz değildir. Nitekim Sûre-i Hûd’da:
“Bir de zulmedenlere meyletmeyin. Sonra size ateş çarpar. Zâten sizin Allah’tan başka yardımcılarınız yoktur. Sonra -O’ndan da- yardım göremezsiniz.” (Hûd Sûresi / 113) buyurulmuştur.
buhari 2115
Câbir bin Abdullah -radıyallahu anh-’dan rivâyete göre: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Her kişi -ister zâlim olsun ister mazlûm olsun- müslüman kardeşine yardım etmelidir. Dîn kardeşi zâlim ise irtikab etmekte olduğu zulümden nehyetmelidir. Bu da zâlim için bir nusret ve yardımdır. Mazlûm ise esasen nusret ve yardıma muhtaç ve müstahaktır.” (Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, 4 / 254)
Sehl İbn-i Muâz -radıyallahu anh-’dan rivâyete göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Her kim bir mü’mini bir münâfıktan himâye eder, korursa kıyâmet günü Cenâb-ı Hak bu himâye eden mü’minin vücûdunu cehennem ateşinden siyânet için bir melek gönderir.” (Sünen-i Ebû Dâvud)
İbn-i Abbas -radıyallahu anh-’ın Kitâb-ı Tevbih’inde rivâyetine nazaran Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu hadîs-i kudsîyi beyân buyurmuştur:
“Cenâb-ı Hak -azze ve celle- hazretleri, izzetim ve celâlim hakkı için eninde sonunda zâlimlerden mazlûmun intikamını alırım. Yine böyle bir mazlûmun zulme uğradığını görüp de mazlûma muâvenete gücü yettiği halde yardımını esirgeyen katı yürekli kimseden de mazlûmun intikamınıalırım buyuruyor.”
Abdullah bin Ömer -radıyallahu anh-’den Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-’in: “Zulüm, kıyâmet gününde zulmetlerdir.” (Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, 7 / 805) buyurduğunu rivâyet etmiştir.
Kastalânî, Abdullah bin Mes’ûd -radıyallahu anh’in; “Zâlim, zulmet içinde getirilip ateşten bir tâbut içine konulur.” dediğini bildiriyor.
İbn-i Cevzî; zulmün iki günahı ihtiva ettiğini söylemiştir.
1- Haksız yere başkasının malını almak veyahut mazlûma, dövmek gibi her hangi bir sûretle başkaca ezâ etmektir.
2- Adâleti emreden Allah teâlâ hazretlerine muhâlefet ve mübâreze etmektir ki bunun günahı evvelkinden daha büyüktür.
Hiç şüphe yoktur ki, Cenâb-ı Hakk’ın emânında olan mazlûma zâlimin zulmetmesi Hak teâlâ hazretlerinin emânında olmasını tanımamak demektir ki, pek büyük bir günahtır. Bunun derecesi de işlediği zulmün ve mazlûmun haline göre cezâsı şiddet kesbeder.
Zulmetmek kalbin kararmasından neş’et ediyor. Eğer ki bir kalb, feyyâz-ı Mutlak hazretlerinin hidâyet nûrundan nûrlanmış olsaydı zulmün âkıbetinin kendi aleyhinde ne derece fenâ ve vahim olduğunu fehm ü idrâk edip sakınması lâzım gelirdi.
Zâlimin zulmüne yardım etmek haram olduğu gibi zâlimlere meyil ve müdâhane eylemek de câiz değildir. Nitekim Sûre-i Hûd’da:
“Bir de zulmedenlere meyletmeyin. Sonra size ateş çarpar. Zâten sizin Allah’tan başka yardımcılarınız yoktur. Sonra -O’ndan da- yardım göremezsiniz.” (Hûd Sûresi / 113) buyurulmuştur.
14 Ocak 2017 Cumartesi
Resûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem (süt teyzesi olan) Milhan kızı Ümm-i Harâm`ın ziyâretine gelirdi. Ümm-i Harâm, Ubâde İbn-i Sâmit radiya`llahu anh`in nikâhında idi. Bir gün Resûl-i Ekrem yine ziyâretine geldi. (Süt teyzesi) Resûl-i Ekrem`e yemek yedirdi, ve başını taradı. Sonra Resûlullah bir müddet uyudu. Sonra gülümseyerek uyandı. Ümm-i Harâm dedi ki: - Yâ Resûla`llah! Seni ne güldürüyor, diye sordum. - Rü`yâmda bana ümmetimden bir kısım mücâhidlerin şu (gök) deniz ortasında -pâdişahların tahtlarına kuruldukları gibi- gemilere (kemâl-i ihtişamla) binerek Allah yolunda deniz harbine gittikleri gösterildi de ona gülüyorum, buyurdu. Ümm-i Harâm der ki: - Yâ Resûla`llah! Beni de o (deniz) gazîlerinden kılması için Allah`a du`â buyursanız, diye ricâ ettim.Resûlu`llah da du`â buyurdu.Sonra Resûlu`llah başını yastığa koy(ub bir müddet daha uyu)du. Sonra yine gülümseyerek uyandı. Bunun üzerine yine ben: -Yâ Resûla`llah! Seni ne güldürüyor? Diye sordum.Resûlu`llah: -(Bu def`a da) önce dediği gibi (Ümmetimden bir kısım mücâhidlerin, pâdişahların tahtlarına kuruldukları gibi kara nakliyelerine kurulup debdebeli bir kuvve-i külliye) Allah uğrunda (Kayser`in şehri Kostantiniyye`ye) gazâya gittikleri gösterildi, buyurdu. Ümm-i Harâm der ki: - Yâ Resûla`llah! Beni o (Kostantiniyye) gazîlerinden kılması için Allah`a du`â buyursanız, diye ricâ ettim. Resûlu`llah: - Hayır, sen önceki (deniz gazîlerinden) sin, buyurdu. (Enes İbn-i Mâlik der ki): Ümm-i Harâm, Mu`âviye İbn-i Ebî Süfyân (ın Şam vâliliği) zamânında deniz (gazâsında gemiy)e binmişti (ve Mu`âviye`nin kumandasındaki gazâya iştirâk etmişti). Fakat (Kıbrıs adasına) denizden çıkıldığı sırada Ümm-i Haram, bindirildiği katırdan düşerek
gazâ yolunda şehîd olmuştur.
buhari 2106
gazâ yolunda şehîd olmuştur.
buhari 2106
Hazreti Resûlullah Kâbe`nin gölgesinde:
-Kâbe`nin Rabbi`ne yemîn ederim ki, muhakkak onlar çok hüsranda (ve ziyanda) dırlar,Kâbe`nin Rabbi`ne yemîn ederim ki, muhakkak onlar çok hüsrandadırlar, buyuruyordu. Ben (Kendi kendime): "Hâlim, şânım nedir ki, acabâ Resûlullah bende hüsrânı mûcıb (uygunsuz) bir şey mi gördü; benim hal ve şânım ne olabilir ki?" diyordum. Resûlullah bu sözü (tekrarlayıp) söylerken ben de yanına oturdum. Susmaya da muktedir olamayıp: - Yâ Resûlallah! Babam ve anam sana kurban olsun. Bu hüsranda (ve büyük ziyanda) olanlar kimlerdir? Diye sordum. Resûl-i Ekrem:
-Dünyâlığı çok olan zenginlerdir. Fakat bunlardan
(malının zekâtını) fakirlere verenler müstesnâ, buyurdu.
buhari 2070
-Kâbe`nin Rabbi`ne yemîn ederim ki, muhakkak onlar çok hüsranda (ve ziyanda) dırlar,Kâbe`nin Rabbi`ne yemîn ederim ki, muhakkak onlar çok hüsrandadırlar, buyuruyordu. Ben (Kendi kendime): "Hâlim, şânım nedir ki, acabâ Resûlullah bende hüsrânı mûcıb (uygunsuz) bir şey mi gördü; benim hal ve şânım ne olabilir ki?" diyordum. Resûlullah bu sözü (tekrarlayıp) söylerken ben de yanına oturdum. Susmaya da muktedir olamayıp: - Yâ Resûlallah! Babam ve anam sana kurban olsun. Bu hüsranda (ve büyük ziyanda) olanlar kimlerdir? Diye sordum. Resûl-i Ekrem:
-Dünyâlığı çok olan zenginlerdir. Fakat bunlardan
(malının zekâtını) fakirlere verenler müstesnâ, buyurdu.
buhari 2070
Resûlullah sav, Ömer`in r.a elini tutmuştu.
Ömer: -"Yâ Resûlallah! Sen bana muhakkak ki her şeyden çok sevimlisin, ancak canımdan değil" dedi. Resûl-i Ekrem: - "Hayır (öyle söyleme) hayâtım yed-i kudretinde olan Allah`a yemîn ederim ki, ben sana hayâtından daha sevimli olmadıkça (îmânın kemâle ermez)" buyurdu. Bunun üzerine Ömer:
-"Öyle ise, şu anda yâ Resûlallah! Muhakkak ki,Sen
canımdan da sevimlisin" dedi. Resûl-i Ekrem de:
-"Şimdi,yâ Ömer! Îmânın kemâle erdi!" buyurdu.
buhari 2069
Ömer: -"Yâ Resûlallah! Sen bana muhakkak ki her şeyden çok sevimlisin, ancak canımdan değil" dedi. Resûl-i Ekrem: - "Hayır (öyle söyleme) hayâtım yed-i kudretinde olan Allah`a yemîn ederim ki, ben sana hayâtından daha sevimli olmadıkça (îmânın kemâle ermez)" buyurdu. Bunun üzerine Ömer:
-"Öyle ise, şu anda yâ Resûlallah! Muhakkak ki,Sen
canımdan da sevimlisin" dedi. Resûl-i Ekrem de:
-"Şimdi,yâ Ömer! Îmânın kemâle erdi!" buyurdu.
buhari 2069
Ey Abdurrahmân b Semüre! Sakın Emir olmak isteme, (kimseden riyâset talebinde bulunma). Eğer sen isteyerek sana emâret ve riyâset verilirse istediğin şey ile (yalnız) bırakılırsın (Allah`ın inâyetine mazhar olmazsın).Eğer emâret ve riyâset,sen istemeden tevcîh olunursa (Allah tarafından) yardım olunursun, (güzel idâre edersin). Bir de, ey Abdurrahmân! Sen bir şeye yemîn edip de başkasını ondan daha hayırlı gördüğünde yemîninden keffâret verip o hayırlı olan işi işle.
Hz Muhammed sav
buhari 2067
Emir=yönetici
Hz Muhammed sav
buhari 2067
Emir=yönetici
Ehl-i Cennet Cennet`e, ehl-i Cehennem Cehennem`e gidince ölüm (mefhûmuna, bir koç sûretinde vücud verilerek) getirilir. Cennetle Cehennem arasında kesilir. Sonra münâdî: Ey ehl-i Cennet artık ölüm yoktur, ey Cehennem halkı ölüm yoktur! Diye ilân eder. Ehl-i Cennetin ferâhına bir ferah daha ziyâde olunur, ehl-i Cehennem`in de hüzün ve kederine bir hüzün daha yüklenir.
Hz Muhammed sav
buhari 2051
Hz Muhammed sav
buhari 2051
İnsanlar ayakkabısız, vücûdu çıplak
(ilk yaradılışları gibi) haşrolunacaklar buyurdu. Ben de: Yâ Resûlallah! Erkek, kadın berâber mi? Bunlar birbirlerine (edeb yerlerine) bakarlar, dedim. Resûl-i Ekrem: Yâ Âişe! Haşir işi
çok güçtür, insanların birbirlerine bakmalarına müsâit değildir, buyurdu.
buhari 2048
(ilk yaradılışları gibi) haşrolunacaklar buyurdu. Ben de: Yâ Resûlallah! Erkek, kadın berâber mi? Bunlar birbirlerine (edeb yerlerine) bakarlar, dedim. Resûl-i Ekrem: Yâ Âişe! Haşir işi
çok güçtür, insanların birbirlerine bakmalarına müsâit değildir, buyurdu.
buhari 2048
Her kim beni tanıyan ve ihlâs ile bana ibâdet eden bir kuluma düşmanlık
ederse, ben de ona harb ilân ederim. Bana kulum hiç bir şey ile
yaklaşamaz, ancak kendisine farz kıldığım şeyleri sevmesiyle yaklaşır.
Her zaman kulum bana nâfile ibâdetleriyle de yaklaşmak ister. Nihâyet
ben ona muhabbet ederim. Artık ben kulumu sevince onun işidir kulağı,
görür gözü, tutar eli, yürür ayağı mesâbesinde olurum (ve bu â`zâlariyle
husûlünü arzu ettiği bütün dileklerini veririm).
buhari 2042
buhari 2042
Kim güzel bir (hayır ve ibâdet) yapmak diler de onu yapamazsa Allah o kimse hesâbına kendi dîvânında (meleklerine) tam bir hasene (sevâbı) yazdırır. Eğer o kimse güzel bir iş yapmak ister ve yaparsa, Allah o kimse hesâbına kendi dîvânında on hasene sevâbından yedi yüz misline ve daha çok emsâline kadar hasene sevâbı yazdırır. Şu bir kimse de kötü bir iş işlemek ister de yapmayıp pişman olursa,o kimse de Allahu Teâlâ dîvânında tam bir hasene sevâbı yazdırır. Eğer o kimse fenâ bir iş yapmak ister de, o fenâlığı da yaparsa,
Allahu Teâlâ onun aleyhine bir kötülük günâhı yazdırır.
Hz Muhammed sav
buhari 2038
Allahu Teâlâ onun aleyhine bir kötülük günâhı yazdırır.
Hz Muhammed sav
buhari 2038
Benim meselim (benzerim) ve beni kendisiyle (size) Allah`ın Peygamber gönderdiği şeyin meseli şu bir kimsenin benzeri gibidir ki, o, kavmine gelerek:
"Şurada gözümle asker gördüm (onlar beni soydular,
ben kaçtım. Şimdi haber veriyorum) görüyorsunuz
ben çıplak bir nezirim (sizi yarının musîbetinden korkutuyorum) hemen kurtulmaya, hemen kaçmaya bakınız! Der. Bu haber üzerine kavminden bir kısmı sözünü tutarak bütün gece kaçıp kurtulmuşlardır. Kavminden bir kısmı da onu yalanlamışlardır.
Bunun üzerine sabahleyin ansızın onları
asker basıp öldürmüştür."
Hz Muhammed sav
buhari 2034
"Şurada gözümle asker gördüm (onlar beni soydular,
ben kaçtım. Şimdi haber veriyorum) görüyorsunuz
ben çıplak bir nezirim (sizi yarının musîbetinden korkutuyorum) hemen kurtulmaya, hemen kaçmaya bakınız! Der. Bu haber üzerine kavminden bir kısmı sözünü tutarak bütün gece kaçıp kurtulmuşlardır. Kavminden bir kısmı da onu yalanlamışlardır.
Bunun üzerine sabahleyin ansızın onları
asker basıp öldürmüştür."
Hz Muhammed sav
buhari 2034
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)