26 Ekim 2016 Çarşamba

Başka ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla övüneceğim. Benden sonra birbirinizi kırmayın.
Hz Muhammed sav 
İmanın temeli ve en kuvvetli alameti, Müslümanları sevmek ve Müslümanlara düşmanlık edenleri sevmemektir.
Hz Muhammed sav 
Allah'a karşı takva sahibi olmak,düşmana karşı yapılacak hazırlığın en üstünüdür.Çünkü askerlerin günahları,onlar için düşmanlarından daha korkulu ve endişe vericidir.Müslümanlar,Allah düşmanlarının masiyetleri sayesinde zafer kazanırlar. Eğer bu olmasaydı bizim düşmana karşı bir kuvvetimiz olmazdı. Çünkü bizim sayımız onların sayısı kadar değildir. Masiyette onlarla eşit seviyede olursak, onlar bizden daha kuvvetli duruma geçerler.
Ömer İbnu'l-Hattab radiyallahuanh,Sa'd İbn Ebi Vakkas radiyallahuanh' a,İran seferine çıkarkan böyle demiştir

Hz.Musab şehid edildiğinde kırk yaşlarında idi.
Bir zamanlar zenginlik ve refah içinde yaşayan
bu değerli insanı kefenleyecek bir örtü dahi bulunamamıştı.Hz.Peygamber,yanına geldiğinde Mus'ab b Umeyr r.a eski bir hırkanın içinde saçları dağılmış, vücudu ise kılıç ve mızrak darbeleriyle parçalanmış bir durumda yatıyordu.Hz.Peygamber üzüntülü bir halde şunları söyledi: 'Seni Mekke'de gördüğümde,senden daha güzel giyinen,senden daha yakışıklı kimse yoktu.Şimdi ise,kefen olarak sarılmış hırkadan başın dışarıda kalıyor.'
Abdullah bin Amr'in(r.a) Allah'a yaptığı niyaz kabul edilmiş,Uhud'da ilk şehit düşen Sahabi olmuştu. Savaştan sonra Medine'de bulunanlar Uhud'a gelmişlerdi.Yakınları şehit olanlar,onları arıyorlardı.Hz.Cabir de gelmişti.Babasının cesediyle karşılaşmasını şöyle anlatır: "Uhud günü babam yüzü örtülü olarak getirilmişti.Üzerindeki örtüyü kaldırdım.Müşrikler burnunu ve kulağını kesmişler ve onu tanınmaz hale sokmuşlardı.Kendimi tutamayarak ağladım.O sırada halam Fatıma da geldi.Feryat edip ağlamaya başladı.Onu teselli etmek için Resulullah şöyle buyurdu:'O şehit kaldırılıncaya kadar melekler onu kanatlarıyla gölgelendirmekten geri durmadılar." Daha sonra Peygamberimiz Hz.Abdullah'ın Amr bin Cemuh'la (r.a.) birlikte defnedilmesini emretti:"Bunlar hayatta iken birbirlerini seven en iyi iki dosttu" buyurdu.

İşlenen hata kalpde bir iz bırakır, tevbe ve istiğfar edilince,
o leke kaybolur,kalp cilalanır.
Hataya devam edilirse,
o siyah nokta büyüyerek
bütün kalbi kaplar.
Hz Muhammed sav










Allah Teâlâ buyuruyor:

“Rabbiniz kendi üzerine (şu) rahmeti yazdı. İçinizden kim bilmeyerek bir fenalık yapıp da sonra arkasından tevbe etmiş ve düzelmiş ise şüphesiz ki O (Allah) gafûr ve Rahîmdir.” (Enam Sûresi / 54)

İnsan cehâleti sebebiyle günah işlemiştir. Sonra fenâlıktan tevbe ve muâmelâtını ıslah etmiştir. İşte bu gibiler hakkında Allah gafuru’r-rahîmdir. Ve bu gibiler için afvını farz kılmıştır. Hadîs-i şerîfte de:

“Günahlarından hâlis olarak tevbe eden kişi hiç günah işlememiş gibidir.” buyurulmuştur.Bir insan hâlis tevbe ederse hiç günah işlememiş gibi temizlenir.

“Gerek itaat ve gerekse isyânının zerresi gâib olmaz. İtaat eden mükâfât bulur, isyân eden mücâzât görür.” (Zilzâl Sûresi / 7-8)

Şu halde dâire-i itaatte bulunarak kendini Cenâb-ı Hakk’a sevdirmeli. Necât bundadır.

Hakk Teâlâ hazretleri:

“Şirkten tevbe edip iyi amel (ve harekette) bulunan kimselerin kötülüklerini Allah iyiliklere çevirir. Allah çok yarlıgayıcı, çok esirgeyicidir.” (Furkan Sûresi / 70) âyet-i celîlesinde evvela tevbeyi beyân buyurmuştur. Îmân ve amelin makbûl ve tam olması için, evvelâ tevbe lâzım geliyor.

Seyyiâtın, hasenâta tebeddül etmesi hakkında bu âyet-i celîle tefsîrinde beyân buyurulmuştur ki: Meselâ yüz seyyie işleyen bir kimse sıdk ve ihlâs ile tevbe eder, ameli salîh işlerse yüz hasene verilir. Hattâ bir kimse rü’yâsında âlem-i âhirette günahlarından hesaba çekildiğini görmüş. Günah-ı sağirelerini söylemiş, kebîresini inkâr etmiş. Sağîrelerine mukâbil hasene verildiğini görünce, kebirelerinin de olduğunu söyleyerek onun da mukâbilinde ecrini istemiş

Gözyaşı

Hakk yolcularının Cenâb-ı Alllah’a yaklaşabilmeleri için yegâne sığınak gözyaşıdır. Çünkü:

Gözyaşı: İçin, tahassür ifâdesi ve gözün niyâzıdır.

Gözyaşı: Nedamet mânâsını taşır, Allâh’a bir nevî tevbedir.

Gözyaşı: Aşkın derûnî hislerini coşturan kelimesiz ve sedâsız lisanıdır.

Gözyaşı: Ârifin kalbinin tercümanıdır.

Gözyaşı: Mağfiret için Allâh’ın kullarından istediği istirhamıdır.

Gözyaşı: Hakk’ın rahmetini tahrik ve merhametini celbeder.

Gözyaşı: Günahkârın sıdk ve ihlâs ile Rabblerine eyledikleri ubûdiyet incisinin dâneleridir.

Gözyaşı: Allah için öyle bir sermaye-i sadeftir ki, rahmet, merhamet ve mağfiret habbelerini içinde taşıyan seyyidü’l-istiğfar ve tevbe-i nasuhtur.

Gözyaşı: Günahların gufrânıdır.

Gözyaşı: Muhlisin habbe-i ihlâsıdır.

Gözyaşı: Âsînin kurtuluş ipidir.

Gözyaşı: Hulâsâ, vuslata erenlerin yegâne istinad­gâhıdır.

Yalnız bir dua ile sözde kalmak fayda vermeyip, her halde rahmet-i ilâhiyyeye nâil olmak için amel ve ibâdet şarttır. Bu sûretle tâlibleri Cenâb-ı Hak mağfiret eder.
Bir zaman gelecek insanlarda samimiyet duygusu kalmayacak,inanmanın vermiş olduğu zevk bozulacaktır.
İşte o zaman ne okuyan nede okutan ilimden hiçbir fayda görmeyecek ve alimlerin kalpleri çorak,tuzlu toprağa benzeyecektir.Çorak toprağa yağmur yağsa bile,hiç bir faydası olmaz.Bu alimlerin gönüllerinin dünya sevgisine yöneldiği ve dünyayı ahirete tercih ettikleri zamandır.Bu zamanlar da Yüce Allah hikmet kapılarını onlara kapatır ve kalplerinde doğru yola götürücü ışıkları söndürür O zamanın alimleri dilleriyle Allah'tan korktuklarını söylerken yaptıklarıyla bir çok kötülükler işlerler.O günlerde diller zengin,fakat kalpler fakirdir.Yüce Allah'a yemin ederim ki,bunun nedeni okutanların da,okuyanlarında Allah rızasını gözetmemeleridir.

Abdullah b. Mesud(r.a)


Ben,şu canı taşıdığım sürece
Kur'an'ın kölesiyim. Ben,Hz.Muhammed(sav)in yolunun tozuyum,toprağıyım.
Biri benden bundan başkasını naklederse, Ondan da bizarım,
o sözden de bizarım,şikâyetçiyim!
Hz.Mevlânâ




Dua eden,üç şeyden birine kavuşur:
Ya günahı affolur veya
hemen hayırlı karşılığını görür,yahut
ahirette mükafatını bulur.
Hz Muhammed sav
Allah-u Teâla,
kendisinden istemeyene kızar.
Hz Muhammed sav

Bir adam,Said b Müseyyeb'e(r.a) dedi ki: Bizden biri var,yaptığı amellerde Allahı murad ediyor,fakat insanların kendini övmesinden de hoşlanıyor. Said dedi ki: Allah'ın öfkesine maruz kalmak ister misin? Adam dedi ki: "Hayır, asla!" Said dedi ki:
—Öyle ise amel yaparken yalnız
Allah rızası için yap.