7 Şubat 2018 Çarşamba

150 kişilik bir heyetle Medine’nin yolunu tut­muşlardı. Cerir bin Abdullah (r.a.) bu kafilenin başkanıydı. Kafile Medine’ye yaklaştığı sırada Peygamberimiz (a.s.m.), Ashâbıyla sohbet ediyordu. Bir ara, “Sizin yanınıza şu kapıdan Yemenli, hayırlı biri gelecek. Onun yüzünde melek alameti vardır.” buyurdu. Ashâb pürdikkat, haber verilen zatı beklemeye başladı. Bundan sonrasını Hz. Cerir’in kendisinden dinleyelim:
“Medine’ye varınca elbisemi değiştirip mescide girdim. Resûlullah o sırada sohbet ediyordu. Selam verdim, oturdum. Müslümanlar göz ucuyla beni süzüyordu. Yanımda oturan zata, ‘Resûlullah benden bahsetti mi?’ diye sordum. ‘Evet.’ dedi. ‘Biraz önce senden güzel bir şekilde bahsetti.’ Biraz sonra Resûlullah (a.s.m.), ‘Ey Cerir, niçin geldin?’ diye sordu. ‘Sizin huzurunuzda Müslüman olmak için, yâ Resûlallah.’ dedim. İslam üzere biat edeceğimi, hangi şartı koşacaksa koşmasını söyledim.
Şöyle buyurdu:
“‘Allah’tan başka ilah bulunmadığına, benim Allah’ın Resûl’ü olduğuma, hiçbir şeyi ortak koşmaksızın Allah’a ibadet edeceğine; namaz kılacağına, oruç tutacağına, Müslümanlara yardımcı olacağına, Habeşli bir köle de olsa âmirine itaat edeceğine
ve müşriklerden ayrılacağına biat edeceksin.’
“Ben, ‘Olur.’ dedim. Resûlullah elini uzattı, ben de söylediği hususlarda
kendisine biat ettim.”
Hz. Cerir’den sonra yanında bulunanlar da teker teker biat ederek Müslüman oldular.


İdarecilere borç veriyorsunuz,onlar da size yük yük hurma vs. hediye ediyorlar.Sakın bu tür şeylere yaklaşmayın,çünkü bunlar ateştir.
Abdullah b. Selam (r.a)

Hz Peygamber (sav):
'Sizden birinin dünyadan alacağı miktar,bir yolcunun azığı kadar olsun' diye buyurdu,biz bu miktarı aştık diye korkuyorum ve onun için ağlıyorum.
Selmanı Farisi (r.a)

Güler yüzle insanlara selam vermen sadakadır.
Hazreti Muhammed
Sallallahu Aleyhi ve Sellem
إن من الصدقة أن تسلم على الناس وأنت منطلق الوجه
Selamdan daha üstün
bir hediye olamaz.
Selmanı Farisi (radıyallahu anh)




Selam verip müsafeha eden iki Müslümanın arasına yüz rahmet iner. Bunun doksanı, önce selam verip elini uzatana, onu ise ötekine verilir.
Bir yere, bir meclise giren oradakilere selam versin. Oradan kalkıp giderken yine selam versin.) [Tirmizi]


(İnsanların en âcizi dua etmeyen, en cimrisi de selam vermeyendir.) [Taberani]

(Bir eve girince, ev halkına selam verin. Çıkarken de selam verin.)[Beyheki]

Selam, emniyet, huzur, selamet, sağlık, barış, rahatlık, iyi netice, kurtuluş gibi manalara gelir. Selam vermek, bir kimseye yapılacak en güzel duadır. Selam, (Ben müslümanım, benden sana zarar gelmez, selamettesin) manasına, selamet üzere ol, müslüman olarak öl manalarına da gelir.
Peygamber efendimiz, (Selamün aleyküm) diyen için, (On sevap kazandı) buyurdu. Başka biri, (Selamün aleyküm ve rahmetullahi) dedi. (Yirmi sevap kazandı) buyurdu. Bir başkası da, (Selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü) dedi. Bu kimse için de, (Otuz sevap kazandı) buyurdu. Bu sırada orada oturanlardan biri selam vermeden çıkıp gitti. Resulullah efendimiz, (Arkadaşınız [selamın faziletini] ne tez unuttu) buyurdu. Daha sonra, (Bir topluluğa gelince de, ayrılırken de selam verin! Birinci selam, ikincisinden daha mühim değildir) buyurdu. (Taberani)

Selam, kelamdan öncedir.) [Tirmizi]

(Selam vermeden söze başlamayın. Selam vermeden konuşana cevap vermeyin.) [Hakim]

(Selam, sualden öncedir. Selam vermeden sual sorana, cevap vermeyin.) [İ.Neccar]

(Mümin, önce selam vermek için atılır; münafık ise önce kendisine selam verilmesini bekler.) [Dare Kutni]

(Önce selam veren, Allah’a ve Resulüne daha yakındır.) [Ebu Davud]

(Allahü teâlânın rahmet ve affına en layık olan, önce selam verendir.) [Ebu Davud]

(Önce selam veren kibirden uzak olur.) [Beyheki, Hatib]

Selamlaşmayı yaymak çok sevaptır. Birkaç hadis-i şerif meali:
(Selamlaşmayı yaygınlaştırın, yemek yedirin, [salih] akrabayı ziyaret edin, gece herkes uykuda iken namaz kılın, sonra selametle Cennete girin.) [Darimi]

(Karşılaştığınız arkadaşa selam verin. Eğer aranıza ağaç, duvar, yahut taş gibi bir engel girip de, sonra karşılaşırsanız tekrar selam verin.) [Ebu Davud, İbni Mace]

(Bir yere giren oradakilere selam versin. Oradan kalkıp giderken yine selam versin.) [Tirmizi]