4 Nisan 2016 Pazartesi

İslâmiyetin gelmesinden bir süre sonra Benî Kelb kabilesinden Kâ’be’yi ziyârete gelenlerden bazıları Hazreti Zeyd’i görerek tanımışlar.
Harise bu haber üzerine çok sevindi. Hemen kardeşi Ka’b ile birlikte yanına fazla miktarda para alarak Mekke’ye geldi. Mekke’ye varınca Peygamberimizin ( aleyhisselâm ) evini öğrenip huzûrlarına çıktı ve şöyle dedi:
“Ey Kureyş kavminin efendisi, ey Abdülmuttalib’in torunu, ey Benî Hâşim soyunun oğlu, siz Harem-i şerîfin komşususunuz. Misâfirlere ikram, esîrlere ihsân eder, onları esâretten kurtarırsınız. Köleniz bulunan oğlumuzun kurtulması için ne kadar para istersen onu verelim, serbest bırak, ne olur bu dileğimizi geri çevirme!” dedi. Peygamberimiz ( aleyhisselâm ):
“Zeyd’i çağırıp kendisine durumu bildirelim. O’nu serbest bırakalım. Şayet size gelmeyi tercih ederse sizden herhangi bir para almadan onu alıp götürebilirsiniz. Şayet beni tercih eder, yanımda kalmayı isterse Allah’a yemîn ederim ki, beni tercih edeni kimseye terk etmem, yanımda kalır.”
Harise ve kardeşi, Peygamber efendimizin bu cevâbına çok memnun oldular. “Sen bize çok adâletli ve insaflı davrandın” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz ( aleyhisselâm ) Zeyd’i huzûruna çağırarak kendisine: “Bunları tanıyor musun?” “Evet biri babam, diğeri amcamdır.” “Ey Zeyd sen benim kim olduğumu öğrendin, sana olan şefkat ve merhametimi, davranışımı gördün. Bunlar seni almaya gelmişler. O halde ya beni tercih et, yanımda kal veya onları tercih et, git.”
Babası ve amcası artık bizi tercih eder, Zeyd’i alıp götürürüz diye bekliyorlardı. Zeyd:
“Ben hiç kimseyi size tercih etmem. Siz benim hem amcam, hem de babam makamındasınız. Sizin yanınızda kalmak istiyorum” dedi.
Babası ve amcası hayretler içinde şaşırıp kaldılar. Babası, kızarak Zeyd’e; “Yazıklar olsun sana, demek ki, sen köleliği hürriyete, annene, babana ve amcana tercih ediyorsun?” dedi. Zeyd de babasına: “Babacığım ben bu zattan öyle bir şefkat ve muâmele gördüm ki, O’na kimseyi tercih edemem” cevâbını verdi.
Peygamber efendimiz Zeyd’i çok severdi. Kendisine olan bu bağlılığını ve sevgisini görünce onu Kâ’be-i Muazzama’nın duvarında bulunan Hacer-i Esved taşının yanına götürüp oradakilere hitap ederek; “Şahid olunuz Zeyd benim oğlumdur. O bana vâris, ben ona vârisim” buyurdu. Babası ve amcası bu durumu görünce kızgınlıkları geçti. Sevinç içinde memleketlerine döndüler. Eshâb-ı kiram bundan sonra Zeyd’e, Zeyd bin Muhammed (Muhammed’in oğlu Zeyd) demeye başladılar. Bu hadîseler olduğunda henüz İslâmiyet gelmemişti. Daha sonra Allahü teâlânın. Ahzâb sûresinin 5. ve 40. âyetlerindeki: “Evladlarınızı babalarının ismiyle çağırın, böylesi Allah katında daha doğrudur.” “Muhammed aleyhisselâm sizden hiç bir erkeğin (Zeyd gibi) babası değildir” emirleri ile evlad edinmek de kaldırılınca, Hazreti Zeyd babasının ismiyle, yani “Hârise’nin oğlu Zeyd” (Zeyd bin Harise) diye çağrılmaya başlandı.



Büyük Mecidiye Camii İstanbul





İnsanların en hayırlısı,
ömrü uzun,
ameli de güzel olan kimsedir.

Hz.Muhammed(s.a.v)

Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en hayırlısı ömrü uzun, ameli güzel, en şerlisi de ömrü uzun ameli kötü olandır.” (Tirmizi, Hadis no: 2330) Görüldüğü gibi amel güzel olmazsa ömrün uzun olması hayır değil şerdir. Zira şerrin artmasına sebep olmaktadır.



Müslüman kardeşine
eziyet verici bakışla bakmak müslümana helal değildir.
Hz Muhammed sav



Küçük cihaddan büyük cihada döndünüz.
Büyük cihad nefisle cihad etmektir.

Hz Muhammed sav

Mümin bir kimse beş şey arasında kıvranır:
Kendisini kıskanan bir mümin,
Kendisine buğzeden bir münâfık,
Kendisiyle dövüşen bir kâfir,
Kendisini dalâlete götüren bir şeytan,
Kendisiyle çekişen bir nefis!
Hz Muhammed sav



Ayıbımı bana gösteren kişiden
Allah razı olsun.

Hz Ömer



Lokman Hakîm'in oğlu babasına şöyle sorar:
-Babacığım! İnsanın hangi hasleti daha hayırlıdır?
-Din!
-Hayırlı olan hasleti iki ise,hangileri olur?
-Din ile mal
-Üç olursa?
-Din, mal, hayâ
-Dört olursa?
-Din, mal, hayâ ve güzel ahlâktır
-Beş olursa?
-Din, mal, hayâ, güzel ahlâk ve cömertliktir
-Altı olursa?
-Ey oğlum! İnsanoğlunda,
saydığım bu beş haslet birden bulunduğu zaman,
o tertemiz ve muttakîdir. Allah'ın velisidir.
Şeytandan uzaktır.





Halkı mallarınızla memnun edemezsiniz.
Onları güler yüz ve güzel ahlakla
memnun edersiniz.
Hz Muhammed sav
















    • İki müslüman silahlarıyla çarpıştıkları zaman,ölen de öldürülen de ateştedir.
      Bu söz üzerine denildi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü!! Öldüreni anladık! Fakat öldürülenin suçu ne?'
      Cevap olarak şöyle buyurmuştur:'Çünkü öldürülen de arkadaşını öldürmeyi kasdetmiştir'.
      İşte bu, mücerred irade ile kişinin ateş ehlinden olduğuna delâlet eden bir nasstır.
      Oysa kişi, mazlum olarak öldürülmüştür. Durum bu iken acaba Allah Teâlâ'nın
      niyet ve kasıttan ötürü insanları muâhaze etmeyeceği nasıl düşünülebilir?
      Aksine kulun ihtiyarı dahilinde olan her kastından kul muâhaze edilir.
      İmam Gazali Hz İhya