27 Mart 2016 Pazar



Dualarla ilgili çeşitli sorular

Sual: Ev alırken, (Ya Rabbi hayırlı ise, bu evi nasip eyle), yahut evlenirken, (Evlenmek hayırlı ise, evlenmemi nasip eyle) diye dua etmemeli, (Hayırlısı ile ver) demeli deniyor. Bunun hangisi uygun ve aradaki fark nedir?
CEVAP
Hayırlısı ise ver
 demekte bir teslimiyet vardır, uygundur. Hayırlısı ile ver demek de, uygunsuz değildir. Fakat, sanki bunda ısrar var, illa o şeyin olması isteniyor. Birinci şekilde söylemek daha iyi olur.

Sual: (Vaki olanda hayır vardır) veya (Hayırlısı olur inşallah)deniyor. Böyle demek uygun mu?
CEVAP
Vaki olanda hayır vardır demek, irade ve tercihimizin dışında ve sebeplere yapıştığımız halde, başımıza ne gelirse gelsin, sabretmeli, şikayetçi olmamalı; sabredersek, bizim için neticesinin hayır olacağını bilmeli demektir. Yoksa, herkesin başına gelen her şey, onun için mutlaka hayra sebep olur demek değildir.

(Hayırlısı olur inşallah) demek, Allahü teâlâ bunun neticesini senin için hayırlı yapsın, hata ve kusurunu affetsin, yanılmaktan, zarar görmekten korusun, sana nimet ihsan etsin demektir.

Sual: Başımıza bir bela gelince, bir yakınımız ölünce nasıl dua etmeliyiz?
CEVAP
Ümmü seleme validemiz, şöyle anlattı:
Peygamber efendimiz, (Sıkıntıya düşen, “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun [âyetini okuduktan sonra], Ya Rabbi, başıma gelen musibetin ecrini ver ve bana bundan daha hayırlısını lutfet” diye dua ederse, Allahü teâlâ onu o sıkıntıdan kurtarır ve ona daha hayırlısını verir) buyurdu. Sonra,
“Ben, Ebu Seleme ölünce böyle dua etmiştim. Allahü teâlâ da bana Ebu Seleme’den daha hayırlısını, yani Resulullahı verdi” dedi. (Müslim)

Sual: Hatmi tehlil gibi zikirleri, bir murat için okunan duaları abdestsiz de okumak caiz midir?
CEVAP
Evet bütün zikirler ve dualar abdestsiz okunabilir. Ancak abdestli okumak elbette iyidir. Hele bir murat için okunan dua ve zikirleri abdestli okumaya çalışmalıdır.

Sual: Kuleuzüleri okuduktan sonra avuca üfleyip elleri vücuda sürmenin faydası var mı?
CEVAP
Resulullah efendimiz, bazı âyetleri okur mübarek avuçlarına üfler ve avuçları ile mübarek vücutlarını mesh ederlerdi. Birçok hastalık için iyidir.

Sual: Arapça bilmeyen kimsenin duaları Türkçe olarak okumasında mahzur var mıdır?
CEVAP
Namaz, hutbe, ezan gibi yerlerdeki dualar hariç, duaları Türkçe olarak söylemek caizdir. Ancak bazı duaların tam Türkçeleri olmuyor. Tercümeleri aslının yerini tutmuyor. Mesela selam da bir duadır. Ama bunların Türkçeleri olmaz. Resulullah efendimizin bildirdiği şekildeselamün aleyküm veya esselamü aleyküm diye selam vermelidir.

Sual: Camide tesbih çekerken, dua ederken veya Kur'an-ı kerim okunurken, mazeretsiz bağdaş kurup oturmakta mahzur var mı?
CEVAP 
Bir rahatsızlık yoksa öyle oturmamalıdır.

Sual: Namaz kılmış olana, (Allah mübarek etsin) mi denir, yoksa (Allah kabul etsin) mi?
CEVAP
Allah mübarek etsin denir.

Sual: Haram olan bir şeyi elde etmek için ya da yapabilmek için dua etmek haram mı? Mesela ya Rabbi bana rakı içmeyi nasip eyle demek haram mıdır?
CEVAP
Evet haramdır.

Sual: Bazıları, bir din kitabını mesela Mektubatı okuyup bitirdikten sonra Sadakallahülazim diyorlar. Bir mahzuru var mı?
CEVAP
Öyle söylemek uygun değil. Sadakallahülazim demek, Allah doğru söyledi demektir. Kur'an-ı kerim için söylenir.

Sual: Amenerresulü okunurken dinleyenlerin dua kısmında yavaşça âmin demeleri caiz mi?
CEVAP
Caizdir.

Sual: Hadis-i şerifte, (Sabah-akşam, Haşr suresinin son üç âyetini okuyan şehit olarak ölür) buyurulduğu için, sabah-akşam Haşr suresinin sonunu okuyorum. Camide kıldığım zaman imam okuyor, biz dinliyoruz. Ben okumasam, yine aynı sevaba kavuşur, şehit olarak ölür müyüm?
CEVAP
Kur’an-ı kerimi okumak sünnet, dinlemek farzdır. Dinleyen, okuyandan daha fazla sevap aldığı için, ayrıca okuması gerekmez. Her gece Amenerresulü’yü okuyan da, imamdan dinlemişse, onun da okuması gerekmez.

Sual: Bir şey okuduktan sonra veya vaazdan sonra el fatiha deniliyor. Fatiha okumak şart mı?
CEVAP
Fatiha denince fatiha okumak şart değil ama okumak iyi olur

Sual: Bilgisayarda yüklü bulunan sure ve duaları kulaklıkla dinlemekte mahzur var mı?
CEVAP
Mahzuru olmaz.

Sual: Duaya nasıl başlamalı?
CEVAP
Şöyle başlanabilir:
(Elhamdülillahi Rabbilalemin essalatü vesselamü alâ resulina Muhammedin ve alâ alihi ve sahbihi ecmain.)

Sual:
 Namazdan sonra fatiha okumak sünnet mi bid'at mi?
CEVAP
Caizdir, mahzuru yoktur.

Sual: Bazen yazı yazarken, yapacağım şeyi unutuyorum, ne yazacaktım ki diye düşünüyorum. Unutmamak için veya hatırlamak için bir dua yok mu?
CEVAP
Büyük bir zata bir dua et de şu olsun diyorlar, o da dua ediyor ve o iş oluyor. O duayı bize de öğret diyorlar. Öğretiyor, fakat onlarınki kabul olmuyor. Sebebini soruyorlar. (Bu 30 senenin mahsulüdür. 30 senedir dua ediyorum, siz de devamlı edin bir gün duanız kabul olur) buyuruyor.

Bir kimse yazı yazarken unuttuğu, hatırlayamadığı şeyler oluyormuş. Resulullah efendimiz ona buyuruyor ki:
(Kalemini kulağına koy. Söyleneni daha iyi hatırlarsın.) [Tirmizi]

Ne yazacağını unutan kimse kalemini kulağına koymalı ve Resulullaha salevat-ı şerife getirmelidir.

Sual: Çocuğumun yaramazlıklarına karşı okuyabileceğim dua var mı?
CEVAP
Hem kendiniz ona hayır dua edin, hem de çocuğa namaz kılmayı, bazı sureleri, duaları öğretin. Mesela La havle’yi öğretin. Çocuğun yaramaz olması iyidir. Meşhur büyük kimseler çocukken çok yaramaz imiş. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Çocuğun küçüklüğünde yaramaz oluşu, büyüklüğünde aklının ziyadeliğidir.) [Hakim]

Sual: Dua ederken 3 veya 7 kere tekrar etmek gerekir mi?
CEVAP
3 veya 7 kere tekrar etmek isteğimizi kuvvetlendirmek içindir. Mesela (Ya Rabbi günahlarımı affet) diye 7 kere söylenebilir. Veya (Ya Rabbi çocuğu salih olarak büyüt) diye 3 veya 7 kere söylenebilir.

Sual: Haram işleyen biri, çok günah işliyorum, elimi açıp dua etmeye yüzüm yok, ben namaz kılamam derse buna ne denir?
CEVAP
Ne kadar çok günah işlerse işlesin yine namaz kılmalıdır. Çünkü namaz bir çok günahların affına sebep olur. Bir çok kötülüklerden korur. İyi biri olmaya sebep olur.

Sual: Namazda secdede dua edebilir miyiz?
CEVAP
Farz namazların secdesinde dua edilmez. Nafile kılarken secdede dua edilebilir. Namaz haricinde secdeye kapanıp dua edilir.

Sual: Allah gönlüne göre versin diye dua uygun mu?
CEVAP
Biz hakkımızda ne hayırlıdır bilemeyiz. Allahü teâlâ hakkında hayırlı olanı nasip etsin demeli, bizim arzu ettiğimiz kendi zararımıza olabilir.

Sual: Haddimi bilmeden Ya Rabbi beni de imtihan et diye dua ettim... ve bir daha da kendime gelemedim. Ne yapmam lazım?
CEVAP
Evet gerçekten çok büyük söz etmişsiniz. İnsan acizdir, imtihana dayanabilir mi? İnsan kendine beddua eder mi hiç? Öyle dua ettiğinize tevbe edin. Bir zaman adamın biri, Ya Rabbi beni sıkıntılara karşı sabredenlerden eyle diye dua ediyor. Peygamber efendimiz, (Bela mı istiyorsun?) buyuruyor.

Sual: Peygamber efendimizin en çok okuduğu dua ne idi?
CEVAP
“Rabbena atina...” 
idi. (Beyheki)

Sual: Hadis-i şerifte, sabah ve akşam namazlarından sonra, Haşr suresinin [hüvallahülleziden itibaren] son üç âyetinin okunması bildiriliyor. Halbuki çok yerde Lev enzelnadan okunuyor. Yine hadiste, namazlardan sonra, 10 ihlas okunması bildirilirken, siz 11 ihlas okunacağını bildirdiniz. Niçin böyle yapılıyor?
CEVAP
Bir hususta birkaç rivayet varsa, en faziletli olanını seçmek iyi olur. Haşr suresinin sonunu Lev enzelnadan okumak daha iyi olur. Namazdan sonra 10 veya 11 İhlas okunması bildirilmiştir. 11 defa okumak daha iyidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Sabah namazından sonra 11 defa ihlas okuyan müslümana, Cennette bir burç verilir.) [Haraiti] (Bu hadis-i şerif, Ramuz’un 382. sayfasında da vardır.)

Sual: (Ya Rabbi, hakkımda hayırlı ise şu kızı veya şu oğlanı bana nasip eyle) diye dua etmekte mahzur var mıdır?
CEVAP
Hayırlı ise
 dediğinize göre, hiç mahzuru yoktur. Çok iyi olur.

Sual: Neden sürekli sayılar var dualarda, onu hiç anlamıyorum. Mesela neden mezarlık önünden geçerken 3 İhlas 1 Fatiha okumam gerekiyor? Neden 2 İhlas değil?
CEVAP
Peygamber efendimiz, üç ihlas okuyan Kur’an-ı kerimi hatmetmiş gibi sevap alır buyuruyor. Fatihanın faziletini bildiriyor. Peygamber efendimiz iki deseydi, siz kalkar, (Neden iki ihlas da üç değil) derdiniz. Yemin kefareti için 3 gün peş peşe oruç tutulur niye iki veya 4 değil de 3? Dinin emri öyle! Niye sabah namazı 4 rekat, öğle 10, ikindi 8, akşam 5 rekat? Allah öyle emrettiği için. Suç rakamlarda değildir, bu tür yanlış anlama, bilgisizlikten veya itikad zayıflığından ileri gelir.

Sual: Dualarda, Allah’ım affet ..bağışla yâ Rab! Allah’ım yardım et emir kipli ifadelerle hâşâ Allah’a emredercesine Zâtını bir ast, kendimizi de üst yerine koymuyor muyuz? Herkes niye böyle yanlış dua ediyor?
CEVAP
Peygamber efendimiz öyle dua ederdi, bize de öyle dua edin diye emrediyor. Allahü teâlâ da öyle buyuruyor. Bunlar emir değil, istektir, arzudur. Ya Rabbi günahlarımı affet demek emir değil, ricadır, yalvarmadır.

Sual: Fâsık babaya hayır dua edilir mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Duaları PVC kaplayarak kullanmak caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Herkesin gözü önünde tesbih ile, numaratörle zikir çekmek riya olur mu?
CEVAP
Riya kalbde olur. Herkes görsün diye çekiliyorsa riya olur, alışkanlık olduğu için çekiyorsa veya kalbinde hiç gösteriş düşüncesi yoksa riya olmaz. Ancak herkesin gözü önünde çekmek fitneye veya suizanna sebep olabilir.

Sual: Evde çoluk çocuğun yanında, tesbih çekmem ve kuşluk gibi nafile namazları kılmam riya olur mu?
CEVAP
Olmaz. Bilakis onlara örnek olunmuş olur.

Sual: Hastayı papaza okutmak caiz mi?
CEVAP
Asla caiz değildir.

Sual: 3 ihlas 1 Fatiha okunuyor. Kur'anı mushaftaki sıra ile okumak vacip değil mi?
CEVAP
Fatiha dua olarak sonda okunur.

Sual: Yağan yağmur hürmetine diye dua etmek caiz mi?
CEVAP
Evet. Yağmur, rahmet-i ilahiyye alametidir. Zarf söylenip mazruf kastediliyor.

Sual: (Günahsız sabiler hürmetine) diye dua etmek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Dua niyetiyle Fatiha okurken Besmele çekmek gerekir mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Arabi bilenin, dua ve hadisi latin harfiyle yazıp okuması caiz mi?
CEVAP
Caiz değildir.

Sual: Eshab-ı Bedrin isimleri yazılı kağıdı eve asmak veya üzerimizde taşımakta fayda var mıdır?
CEVAP
Eshab-ı Bedrin isimlerinin şifa ve bereket verdiği, Kabani’nin (Esma-i Ehl-i Bedr) kitabında yazılıdır.

Unutmak özürdür
Sual:
 Günlük dualarımı okurken, şaşırıp fazla okuduğum oluyor. Mesela 500 lâ havle çekerken 510 veya 520 olabiliyor. Bunun mahzuru olur mu? Namaz tesbihlerinde de bazen 33 yerine 34, 35 olabiliyor. Mahzuru olur mu?
CEVAP
Unutunca mahzuru olmaz. Kasten sünnet olan miktarı değiştirmek mahzurludur. Yanlışlıkla eksik veya fazla olmasının mahzuru olmaz.

Sual: Âyat-ı hırz, flash bellek denen disklere yüklense ve bu diski üstümüzde taşısak, muska taşımış gibi faydasını görür müyüz? Yani diskteki yazı, muska hükmünde olur mu?
CEVAP
Hayır. Bu cihazların hafızasındaki bilgiler, 0–1 şeklinde kodlarla ifade edildiği, yazı halinde olmadığı için, muska hükmünde olmaz.

Üçgen şeklinde muska
Sual: 
Muska taşımak caiz midir? Muska nasıl kaplanır? Üçgen şeklinde olmasının, onunla tuvalete girilmesinin mahzuru var mıdır?
CEVAP
Dinin bildirdiği dua ve âyetlerin yazılı olduğu muskayı taşımak caizdir.(Fetava-yı hadisiyye)

Muskanın üçgen veya başka bir şekilde olmasının da hiç mahzuru yoktur. Muska ya yedi kat balmumu kaplanmış muşamba denilen beze sarılır veya tek kat deri yahut naylona sarılır. Bu haliyle tuvalete girmekte de mahzur olmaz. Cünübün taşımasında da mahzur olmaz.

Nutuk çeker gibi
Sual:
 S. Ebediyye’de, (Cuma namazından sonra cemaatle dua yapmak cahilliktir. Vaazdan sonra toplanarak vaizin yüksek sesle dua yapması bidattir) deniyor. Cuma namazlarından sonra, okunan hatm-i şerifleri, cüzleri, kelime-i tehlilleri ölmüşlerimizin ruhlarına hediye etmek de bu hükme girer mi?
CEVAP
Girmez. Uygun olmayan, camide yüksek sesle, konferans verir gibi, nutuk çeker gibi vaaz ve dua etmektir.

Sual: Peygamberimiz diri olduğuna, işittiğine ve verilen selamı aldığına göre ya Muhammed, ya Muhammed diyerek tesbih çekmek caiz midir?
CEVAP
İşitmek ve selamı almak ayrı şey, Ya Muhammed diye tesbih çekmek ayrı şeydir. Esselamü aleyke ya Resulallah denir, şefaat ya Resulallah denir, ama dediğiniz gibi tesbih çekmek caiz olmaz. (M. Nasihat)

Sual: Sonradan çıkan bid’at diye hoparlörle, kasetle ibadet etmenin caiz olmadığı bildiriliyor. O zaman dijital tesbihlerle de zikretmenin ve tesbih çekmenin caiz olmaması gerekmez mi?
CEVAP
Gerekmez. Dijital tesbihlerle ibadet edilmiyor, sadece sayı sayılıyor. Kaç kere Allah denmişse o tespit ediliyor. Yoksa bizzat dijital tesbih, hoparlör gibi, kaset gibi Kur’an okumuyor, zikretmiyor, yeni bir ses meydana getirmiyor, sadece sayıyı gösteriyor.

Elle yazmak
Sual:
 Dua âyetlerinin ve diğer duaların, evimizde bulundurmak ve üzerimizde taşımak için, elle yazılması şart mıdır? Yazıcıdan çıktı alınsa veya fotokopi çekilse de olur mu?
CEVAP
Evet, olur. Mutlaka elle yazmak gerekmez.

Şeytandan korunmak için
Sual:
 Şeytandan korunmak için, cima esnasında, âyât-ı hırzın, boyunda asılı olması caiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir. Yatağa euzü besmele ile girilince de, şeytan yaklaşamaz.

Sual: Çeşitli ihtiyaçlarımız oluyor. Bunları insanlara bildirmenin mahzuru olur mu?
CEVAP
Dilenmek veya ücretsiz yaptırmak gibi ise, caiz olmaz. Sebeplere yapıştıktan sonra, işimiz olmuyorsa, dua edip, ihtiyaçlarımızı Allahü teâlâya havale ederiz. Hadis-i şerifte,
(İnsan, ihtiyaçlarını, Allaha havale ederse, Allahü teâlâ, onun ihtiyaçlarını [meydana getirecek sebepleri] ihsan eder) buyuruldu.(Hakim)

Mesela, herkesin ona merhamet ve hizmet etmesini temin eder. Bir beyit şöyledir:

Hak, irade edince, her işi âsân eder,
Sebebini yaratır, bir anda ihsan eder.


Kenz-ül arş duası
Sual:
 Kenz-ül arş duası muteber midir?
CEVAP
Hadis kitaplarında (Kenz-ül arş) diye bir dua yoktur. Bu duanın faziletinde çok mübalağa vardır. Mesela deniyor ki:
(Cebrail bana dedi ki: Kim ömründe bir kere bu duayı okursa, Allahü teâlâ onu, kıyamette yüzü ayın on dördü gibi parlak haşreder. Herkes onu, bir peygamber veya melek sanır. Ben ve sen onun kabrinin üzerinde dururuz. Ona hesapsız ve azapsız, üzerine binip Cennete girmesi için Cennetten bir Burak getirilir. Sırat köprüsünden şimşek gibi geçer. Onun günahı denizlerin suyundan, yağmurların damlasından, ağaçların yapraklarından, kumların adedinden, daha fazla olsa da, affedilir.)

İnsafla düşünmeli, bir insan kum sayısınca içki içse, ağaçların yaprakları sayısınca zina etse, denizlerdeki suyun damla sayısı kadar kumar oynasa, yağmurların damlası sayınca faiz yese, bu duayı bir kere okuyunca hemen affoluyor. Herkes onu melek veya peygamber sanıyor. Bir kimse, her günahı işlese, İslam’ın beş şartını yapmıyorsa, üstelik itikadı da düzgün değilse, bu duayı bir kere değil, bin kere okusa, doğruca Cennete nasıl gidebilir ki? Muteber kitaplarda olmayan bu ve benzeri duaların faziletine itibar edilmemeli.

Dua olarak okumanın da, dinen bir mahzuru olmaz.

Sual: Rabbi yessir ve lâ tüassir Rabbi temmim bil hayr duası ne zaman okunur?
CEVAP
Mubah olan herhangi bir işe başlarken okunur. Mesela Kur'an-ı kerim öğrenmeye başlarken, yazı yazarken, bina yaparken, dine aykırı olmayan bir işe başlarken söylemek iyi olur. Yapılan işin kolay gelmesi, zor gelmemesi ve hayırla neticelenmesi için dua etmiş oluyoruz.

Melekler korusun demek
Sual: 
Hristiyanlar gibi (Seni melekler korusun) diye dua etmek uygun olur mu?
CEVAP
İbadetlerde gayrimüslimlere benzemek, caiz değildir. Müslümanlar,(Seni Allahü teâlâ korusun) diye dua ederler!

Korkmamak için
Sual:
 Doğumdan sonra bir tıkırtı duyunca bile korkan kadınların ne yapmaları gerekir?
CEVAP
Şifa âyetleri yazılı kâğıdı suya koyup, bu suyu içmeli. Şifa âyetleri birçok hastalığa iyi gelir.

Kekeme Duası
Sual: Dilimdeki pelteklikten dolayı çok doktora gittim, bir çare bulamadım. Ne yapmam uygun olur?
CEVAP
Şifa âyetlerini ve dualarını, ihlâsla okumak iyi gelir. Taha suresinin 25., 26., 27. ve 28. âyetlerini okumak da iyi gelir. Orijinali için tıklayınız.

33’lük tesbih kullanmak
Sual: Tesbihi elime alınca Allah’ı hatırlıyorum. Dışarıda, yollarda riya, gösteriş olmaması için 99’luk tesbih yerine 33’lük tesbih kullanmak uygun olur mu?
CEVAP
Riya kalbde olur. Evde bir kişinin yanında da riya olabilir. Dışarıda başkalarının dikkatini çekiyor. 33’lük tesbih, 99’luğa göre daha az dikkati çeker, kullanılabilir. Genelde 33’lük tesbihle oynayanlar çok olduğu için, zikir olduğu pek anlaşılamaz. Burada önemli olan, dikkati çekmemektir.

Her gün okumak
Sual: 
Duaları kendine vird edinip, her gün belli sayıda okumak bid’at midir?
CEVAP
Hayır, bid’at değil, sünnettir. Vird, devamlı yapılan, âdet haline getirilen ibadet, tesbih ve dualar demektir. Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(“Bismillâhillezî lâ-yedurru me’ asmihî şey’ün fil-erdı velâ fissemâi ve hüves-semî’ul’alîm” duasını sabah 3 kere okuyana akşama kadar, akşam okuyana da, sabaha kadar hiç bela gelmez.) [İbni Mace]

(Her namazdan sonra 3 kere, “Estagfirullâhel’azîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüv el hayyel kayyûme ve etûbü ileyh” okuyanın, bütün günahları affolur.) [İbni Sünni]

(Sabah-akşam 7 kez, “Hasbiyallahü lâ ilahe illâ hü, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül-arşil’azîm” okuyan dünya ve ahiret sıkıntılarından kurtulur.) [İbni Sünni]

(Cuma namazından sonra, 7 kere İhlas, Felak ve Nas surelerini okuyan, bir hafta kazadan, beladan ve kötü işlerden korunur.)[İbni Sünni]

(Sabah veya akşam namazını kıldıktan sonra, 7 defa “Allahümme ecirnî minen-nar” diyen, o gün ölürse Cehennemden korunur.) [Nesai]

(Cuma günü 80 salevat getirenin, 80 yıllık günahı affolur.) [Dare Kutni]

(Her namazdan sonra 33 kere “Sübhanallah”, 33 kere “Elhamdülillah”, 33 kere “Allahü ekber”, sonra bir kere, “Lâ ilâhe illallahü vahdehu lâ şerîke leh, lehül-mülkü velehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” diyen kimsenin deniz köpüğü kadar günahı olsa da affedilir.) [Müslim]

(Bir kimse, sabah akşam yüz defa “Sübhânallahi ve bihamdihi” derse, o gün ve o gece hiç kimse onun kadar sevab kazanamaz.) [Deylemi]

(Vird edinip, her zaman okuduğu dua veya tesbihi, ihmal edip, okumadan yatan kimse, sabah namazından öğle namazına kadar olan vakit içinde okursa, yine gece okumuş gibi sevaba kavuşur.) [Müslim]

Emeklerimizi boşa çıkarma
Sual
: Allah’ım emeklerimizi boşa çıkarma diye dua ediliyor. Sanki Allah emeklerimizi boşa mı çıkarır? Böyle dua etmek caiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir. Emeklerimize sevab veren veya boşa çıkaran elbette Allahü teâlâdır. Kalbleri kaydırıp Cehenneme atan da odur. Bir âyet-i kerime meali:
(Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra kalblerimizi saptırma, kaydırma!) [Al-i İmran 8]

Bu, gaflete düşüp eski kötü halimize dönmek istersek, lütfedip, bizi eski halimize döndürme, ibadetlerimiz noksan olsa da kabul et, günahlarımızdan dolayı bizi perişan etme, hak ettiğimiz cezayı bize verme demektir, ama mesela (Ya Rabbi, rahmetini esirgeme!) denmez, çünkü esirgemek cimrilik anlamındadır. Burada Allahü teâlâ cimrilikle suçlanmış olur.

Hayırlı kapı aç!
Sual: Rüyamda (Allahümme yâ müfettihal ebvâb, iftah lenâ hayral bâb) duasını söylememi istediler. Böyle bir dua var mı, varsa, ne anlama geliyor?
CEVAP
Evet, öyle bir dua, vardır. (Ey kapılar açan [müşkülleri, sıkıntıları giderip ferahlatan] Allah’ım! Bize hayırlı kapı aç) anlamındadır.

Elleri aşağıya çevirmek
Sual: 
Namazdan sonra yapılan dualarda eller aşağıya çevrilir mi?
CEVAP
Hayır, çevrilmez. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Dua ederken ellerinizi göğe doğru açın, aşağı doğru çevirmeyin, bitince yüzünüze sürün!) [Ebu Davud]

Kuraklıkların geçip yağmur yağması için yapılan duada da eller aşağıya çevrilmez. Yağmur duasında eller omuzdan yukarı kaldırılır. Bir şey istemek için yapılan dualarda, avuçlar göğe karşı açılır. Sadece hastalık, kıtlık ve düşmandan kurtulmak için yapılan dualarda, avuç içleri yere çevrilir. (Merakıl-felah şerhi)

Allah olmayanlara da versin
Sual:
 (“Allah, olmayanlara da versin” diye dua etmek caiz olmaz, çünkü bu, Allah’ın işine karışmak olur) diyorlar. Böyle dua etmek caiz değil mi?
CEVAP
Çok güzel bir duadır. O zaman her dua Allah’ın işine karışmak olur. Mesela, (Ya Rabbî, beni zengin eyle!) veya (Komşuma bir ev nasip et! Bana hayırlı uzun ömür ver, falanca zalimi kahreyle! Bana dünya ve âhiret saadeti nasip eyle!) diye dua etmek ibadettir, Allah'ın işine karışmak olmaz. Resulullah da böyle dualar etmiştir. Dua etmek ibadettir, Allah'ın işine karışmak olmaz.

Ne muradın varsa
Sual:
 (Allah, ne muradın varsa, gönlüne göre versin) deniyor. Böyle dua uygun mu?
CEVAP
Mahzuru olmaz, ama bu, fâsıklara, kötü kimselere söylenmez. Çünkü onların muratları ekseriya kötü olur. (Hakkında hayırlısı neyse, Allah onu nasip etsin) diye dua edilebilir.

Üç kere okumak
Sual: (Bir duayı üç kere okuyunca, artık onu her zaman okumak farz olur) diye bir şey var mı?
CEVAP
Hayır, öyle bir şey yok. Alışılıp devamlı yapılan bir ibadeti mazeretsiz terk etmek doğru değildir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bir ibadeti devamlı yaparken, usanıp terk eden, Allahü teâlânın buğzuna uğrar.) [İbni Sünni] (Buğza uğrar demek günaha girer demek değildir. İyisini yapmamaktır.)

Bir ibadeti devamlı yapmak çok kıymetlidir. Bir hadis-i şerif meali:
(Allah katında en kıymetli amel, az olsa da, devamlı yapılandır.)[Buhari]

Arkadan yapılan dua
Sual: 
En makbul dua nedir?
CEVAP
Bir mümin, bir mümin için dua ederse, melekler âmin der. Melekler günah işlemedikleri için, duaları kabul olur. Günahkârların duası kabul olmaz, ama bir günahkâr mümin, diğerinin arkasından dua ederse, duası kabul olur. Çünkü bu duada riya olmuyor, bir menfaat karşılığı yapılmıyor. Sırf Allah rızası için yapılmış oluyor. (Düâ-i zahrul gayb icabete makrundur) yani (Gıyaben yapılan dua, icabete daha yakındır) denmiştir. Bu, (Bir müminin, diğer müminin arkasından yapacağı dua makbuldür) demektir. Bir hadisi şerif meali şöyledir:
(Bir Müslümanın din kardeşinin arkasından ettiği hayır dua kabul olur. O dua edince, bir melek, “Âmin! Kardeşin için ne istiyorsan aynısını Allah sana da versin” der.) [Müslim]

Demek ki, bir mümin, başka müminin arkasından dua edince, gıyaben yaptığı için ve bu duaya günahsız melek de âmin dediği için o dua makbul olur. Üstelik aynı şey kendimize verileceği için, kendimiz için de makbul dua etmiş oluyoruz.

Kâfirler, fâsıklar dedikodu yaparlar, salihler dua ederler. Aradaki fark ne kadar önemlidir. Salih mümin olmaya çalışmalı, arkadaşlarımızın arkasından hep dua etmeliyiz.

Ölmüşlerinin canına değsin
Sual: Birine su verince, (Ölmüşlerin canına değsin) deniyor. Bu ne demek oluyor? Bir de su dağıtanın, suyun zehirli veya pis olmadığını ispat için, önce suyu içmesi uygun mudur?
CEVAP
Can, ruh demektir. Canına değsin demek, (Verilen suyun sevabı, ölmüş yakınlarının ruhlarına gitsin!) anlamında bir duadır. Su vermenin sevabı çoktur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Günahı çok olan, çok su dağıtsın!) [Şir’a şerhi]

Sudan şüphelenme durumu varsa, önce dağıtan içebilir. Böyle bir durum yoksa, su dağıtan suyu önce oradakilere ikram etmeli, sonra kendi içmeli. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bir topluluğa su dağıtan, suyu en son kendisi içer.) [Müslim]

Sünnete uygun dua ederken
Sual:
 (Namaz içinde, tavafta ve yatarken edilen dualarda kollar kaldırılmaz ve eller yüze sürülmez) deniyor. Namaz haricinde, dua ederken elleri açmamak ve yüze sürmemek mi gerekiyor?
CEVAP
Sadece bildirilen yerlerde eller açılmaz. Onların haricinde dua ederken eller açılır, duadan sonra eller yüze sürülür. Birkaç örnek verelim:
Resulullah efendimiz, Medine’de, minberde hutbe okurken, ellerini kaldırıp, dua ederdi. (Mir’at-i kâinat)

Yatalak hasta bir nine, Hazret-i Ömer’in vefat haberini alınca, hemen ellerini açıp, (Yâ ilâhel âlemin! Ben o hastalığı, ihtiyaçlarımı bizzat karşılayan Ömer’in yardımıyla çekerdim. Ömer gittiğine göre, benim de ruhumu al, ben Ömer olmadan yaşayamam) diye dua etti. Duası kabul olup, vefat etti.(M. Ç. Güzin)

Bir gün gazada, yiyecek bitti, asker sıkıntı içerisindeyken, Resul-i ekrem, (Allahü teâlâ size, Güneş batmadan rızık gönderecektir)buyurdu. Hazret-i Osman, Resul-i ekremin her sözünün muhakkak doğru olduğunu bildiği için, yiyecek aramaya çalıştı. Bir yerde, dört deve yükü yiyecek buldu. Fiyatın yüksekliğine bakmadan satın alıp Resulullah'a hediye olarak getirdi. Resulullah'ın sözünün doğruluğu meydana çıkınca, müminler sevindi, münafıklar üzüldü. Server-i âlem mübarek ellerini açıp, (Yâ Rabbi, Osman’a çok ecir ver!) diye dua etti. (İslam Tarihi Ans.)

Hazret-i Halid bin Velid, günahlarının affı için, dua etmesini isteyince, Resulullah efendimiz ellerini açarak, (Yâ Rabbi! Halid’in günahlarını bağışla!) diye dua etti.

Bir kimse, Hazret-i Ebu Bekir’den dua ister. O da, ellerini açıp, (Yâ Rabbi, bir günahkâr kul, bir günahkâr kulundan dua istiyor. İkisinin de günahlarını affet!) diye dua eder.

Yalnız yağmur duasında, kıbleye dönülüp avuçlar semaya karşı açık olarak omuz hizasına kadar veya daha yukarı kaldırılıp ayakta dua edilir. Başka dualarda eller böyle kaldırılmaz.

Bir şey istemek için yapılan dualarda, avuçlar göğe karşı açılır. Sadece hastalık, kıtlık ve düşmandan kurtulmak için yapılan dualarda, avuç içleri yere çevrilir. (Merakıl-felah şerhi)

Bela istemek mi?
Sual: 
Bir arkadaş, (“Ya Rabbi, Cennetteki derecemi yükselt” veya “Beni Cennette Peygamberimize komşu et!” diye dua edilmez. Başka birine de böyle dua edilmez. Çünkü o kişinin bu nimetlere erişecek ameli yoksa, bunlara kavuşabilmek için, Allah ona bela üstüne bela verirmiş. Onun için ne kendimize, ne de başkalarına böyle dua etmek uygun değildir) dedi. Duamız kabul olursa, belasız bu nimetlere kavuşamaz mıyız? Allahü teâlâ, her nimeti illa bir bela karşılığı mı verir?
CEVAP
Dert bela, günahlarımızın affına sebep olur. Günahlarımız yoksa, derecemizin yükselmesine sebep olur. Allahü teâlâ, dert bela vermeden de bu nimetlere kavuşturur. Bir nimete kavuşmak için illa bir belaya uğramak gerekmez. Kendimize de başkalarına da, yüksek derecelere kavuşmak için dua etmeliyiz. Duamız asla boşa gitmez. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Meşru olarak dua eden mümin, şunlardan birine muhakkak kavuşur: 1- Ya dua kabul olur veya kabul edilmiş bir ibadet sevabı alır ve âhirette büyük nimetlere kavuşur. 2- Günahları affedilir veya iyilikleri artar yahut önlenmesini istediği bir kötülüğün bir benzerinden onu kurtarır. O hâlde dua etmeye devam edin! Allah’ın ihsanı boldur. Dünyada duası kabul olanlar, duası dünyada kabul olmayanlara âhirette verilen nimetleri görünce, “Keşke, bizim de dünyada dualarımız hiç kabul olmasaydı” diyeceklerdir.) [Deylemi, Hâkim]

İkinci bir husus, günahlarımız kadar bela gelmiyor. Günahların çoğu affediliyor. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Başınıza gelen bir bela, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. [Bununla beraber] Allah çoğunu affeder.) [Şura 30]

Allahü teâlâ, iyiliklerimize sevab verirken de, tam iyiliğin karşılığını değil, en az on misliyle veriyor. Bu yedi yüz misline, hattâ daha fazlaya da çıkabiliyor. Yani Allahü teâlâ, (Bak sana çok nimet verdim, çok sevab verdim, çok belayı hak ettin) demez. Onun ihsanı boldur.

Duada bencillik
Sual: 
Bir ateist, (En faziletli dua, kişinin kendisi için yaptığı duadır) hadis-i şerifi için, (Kendine dua etmek bencillik olur) dedi. Kendimize dua etmek uygun değil mi?
CEVAP
Elbette, kendimize de dua edeceğiz. Çünkü dua etmek, namaz, oruç gibi ibadettir. Namazı kendimiz için kılıyor, orucu kendimiz için tutuyor, her ibadeti kendimiz için yapıyoruz. Allahü teâlâ, kendimize de, dua etmemizi emrediyor. Peygamber efendimiz ve diğer peygamberler de kendileri için dua etmiştir. Hazret-i Musa, (Ya Rabbî, ben kendime zulmettim, beni affet!) diyor. (Kasas 16)

Bir hadis-i şerifte, (Âdem aleyhisselam Cennetten çıkınca, “Ya Rabbî, Muhammed aleyhisselamın hürmetine beni affet!” diye dua etti) buyuruldu. (Taberanî)

Peygamber efendimizin ümmetine örnek olmak için ettiği dualardan bazıları şöyledir:
(Allah’ım, günahımı affet ve rızkıma bereket ver!) [İ. Ahmed]

(Allah’ım, beni çok şükreden ve çok sabreden kullarından eyle!)[Bezzar]

(Allah’ım, beni çok zikreden ve emrine uyanlardan eyle!) [Tirmizî]

(Allah’ım, ilmimi arttır!) [Tirmizî]

(Ya Rabbî, ölümü bana kolaylaştır!) [İbni Ebi-d-dünya]

İnsanın kendisi için dua etmesinin bencillikle ilgisi yoktur. Önce kendimizi, ondan sonra başkalarını kurtaracağız. Kendimiz bataklıkta iken, başkalarını nasıl kurtarabiliriz? Abdullah bin Vehb hazretleri, (Kendisine faydası olmayanın, başkasına faydası olmaz) buyuruyor. Atalarımız da, (Önce can, sonra canan, gemisini kurtaran kaptan) demişlerdir.

Önce can sonra canan
Sual:
 (Önce can, sonra canan) sözü bence yanlıştır. Egoistlik yapmamak için, kendime dua etmiyor, ana babam ve sevdiklerim için dua ediyorum. Böyle dua uygun değil mi?
CEVAP
Kendine dua etmek egoistlik değil, dinimizin emridir. Birkaç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Musa, “Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bize acı!” dedi.) [Araf 151]

(Rabbim, beni ve zürriyetimi doğru namaz kılanlardan eyle ve duamı kabul et!) [İbrahim 40]

(Ey Rabbimiz, beni, ana babamı ve müminleri hesap gününde affet!) [İbrahim 41]

Bu âyet-i kerimelerde her peygamber, önce kendinin, sonra da, ana baba kardeş gibi yakınlarının bağışlanmasını istiyor.

Peygamberler, sırf kendileri için de dua etmişlerdir. Üç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Süleyman“Rabbim, beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver!” dedi.) [Sad 35]

[Hazret-i Musa], (Ya rabbi ben kendime zulmettim, beni affet!)[Kasas 16]

[Hazret-i İbrahim ve İsmail], (Ya Rabbi, tevbemizi kabul et!) [Bekara 128]

Hadis-i şeriflerde de Peygamber efendimiz, kendisi için çok dua etmiştir. Mesela üçü şöyledir;
(Allah’ım, rızkıma bereket ver!) [İ. Ahmed]

(Allah’ım, beni çok şükreden ve çok sabreden kullarından eyle!)[Bezzar]

(Allah’ım, ilmimi arttır!) [Tirmizî]

Âdem aleyhisselam da, Cennetten çıkınca, (Ya Rabbî, Muhammed aleyhisselamın hürmetine beni affet!) diye dua etti. (Taberanî)

İnsan kendini kurtarmadan başkalarını nasıl kurtarabilir ki? Can kurtarılmadan canan kurtarılmaz. Bu itikat yönünden de öyledir. Kendimizin imanı düzgün değilse, başkalarına doğru imanı nasıl öğretiriz, onları nasıl kurtarabiliriz? Kendine faydası olmayanın başkasına nasıl faydası olur?

Atalarım, (Önce can, sonra canan) demişler,
Gemisin kurtarana, (İşte kaptan) demişler.


Tuvalet yaparken
Sual: Rahatsızlığımdan dolayı sık tuvalete gidiyorum. İhtiyacım da uzun sürüyor. Vaktim boş geçiyor. Vaktimi değerlendirmek için, ihtiyacımı görürken dua okumanın, zikirle meşgul olmanın veya MP3 ile dînî sohbet dinlemenin sakıncası olur mu?
CEVAP
Günah olur. Dinimizce mübarek sayılan şeylere hürmetsizlik edilmiş olur. Kasten hürmetsizlik yapmak küfür olur.

Ecirnî - Ecirnâ
Sual: 
Cehennemden kurtulup Cennete gitmek için, (Allahümme ecirnî min-en-nâr ve edhılnil Cennete) duasını okurken, ecirnî yerineecirnâedhılnil yerine edhılnel dense mânâ değişir mi? Caiz olur mu?
CEVAP
Ecirnî yerine ecirnâ denince, beni değil, (Bizi Cehennemden koru!)demek olur. Edhılnil yerine, edhılnel denirse, beni değil (Bizi Cennete koy!) demek olur. Ama dua, hadis-i şerifte nasıl bildirilmişse öyle okunmalıdır.

Dua ederim demek
Sual: Hiç dua etmeden, (Dua eder, dualarınızı beklerim) deniyor. Böyle demek uygun mu?
CEVAP
Dua etmiyorsa uygun olmaz. Dua ediyorsa uygun olur. Eğer, (Ben dua ettim, ediyorum, yine edeceğim) anlamında söyleniyorsa uygundur. Ama hiç dua etmeden, (Dua eder, dualarınızı beklerim) demek uygun olmaz. Yahut hiç dua etmeden, (Büyüklerin duası olsun) demek de böyledir.

Kapından kovma bizi
Sual: 
Bazı hocalar dua ederken, (Ya Rabbî, ya Resulallah, kapından kovma bizi!) diyorlar. Böyle söylemek, Allah'a ve Resulüne suizan olmaz mı?
CEVAP
Elbette suizan olur. (Kapıdan kovma) tâbiri hoş değildir. Hattâ din kitaplarında, (“Ya Rabbî rahmetini esirgeme!” demek küfürdür. Çünkü Allah cimrilikle suçlanmış olur. Allahü teâlâ, rahmetini esirgemez) buyuruluyor. (Ya Rabbî bize bol bol rahmet ver) denir. Layık değilsek vermeyebilir. Küfür işler yüzünden Cehennemi hak eden kimsenin kalbini günaha, küfre meylettirebilir. Bunun için, şöyle dua etmelidir:
(Ya Rabbî, kalblerimizi haktan [bâtıla] saptırma!) [Âl-i İmran 8]

(Kıyamette bizi rezil rüsva etme!) [Âl-i İmran 194]

Kalblerin saptırılması ve rezil rüsva olmak, kendi kötü amellerimiz sebebiyledir. Böyle dua edince (Ya Rabbî, bizi o hâle düşürme) diye dua edilmiş olur. Duamız kabul olunca, günahlarımız affolur ve o hâle düşmeyiz.

Rahmetini esirgeme demek



Sual:
 Selefî gençlerin dağıttığı yukarıdaki yazıda, Allah için,(Rahmetini, merhametini esirgeme!) deniyor. Bu caiz midir? Bir de dua ederken, elleri Hristiyanlar gibi birleştirmişler. Vehhâbîler böyle mi dua ediyor?
CEVAP
Evet, Hristiyanlar, Vehhâbîler ve İbni Sebeciler böyle dua ediyorlar.

Eshab-ı kiram, (Resulullah efendimiz, bir şiddet isabet ettiğinde, dua ederken ellerini fazla kaldırırlardı. O derecede ki, koltuk altlarının beyazı görünürdü) diye bildiriyorlar. [Ebu Ya’la]

Koltuk altlarının beyazlığı görülecek kadar ellerini kaldırıp, üç defa"Allah’ım tebliğ ettim mi?” diye dua etti. (Buhârî)

Yağmur duasında, Peygamber efendimiz koltuk altlarının beyazlığı görününceye kadar kaldırırlardı. (Buhârî, Müslim, Ebu Davud, Nesâî)

Müslim ve Nesâî’nin rivayet ettiği, (Resulullah, duada koltuk altının beyazı görününceye kadar ellerini kaldırırdı) hadis-i şerifi ile diğer hadis-i şerifleri açıklayan Dürr-ül muhtar ve Hindiyye gibi muteber kitaplarda, dua ederken, avuçlar, yüze karşı değil, semaya karşı açık ve göğüs hizasında, ellerin bitişik değil, aralıklı olması gerektiği bildiriliyor.

Dua esnasında ellerini, koltuk altlarının beyazlığı görünecek kadar kaldırmak sünnettir. (El-fıkhü alel mezahibil-erbea)

Duada eller birleştirip kaldırılınca, koltuk altının görünmesine imkân yoktur. Eller açık olmalı ki, koltuk altı görülsün. Hristiyanlara, Rafizîlere ve Vehhâbîlere itibar etmemelidir.

Birgivî Vasiyetnamesi’nde böyle, (Rahmetini esirgeme!) diye dua etmenin küfür olduğu bildirilmektedir. Esirgeme denince, (Allahü teâlâ bazen de rahmetini esirger) anlamı çıkar. (Yâ Rabbî, rahmetini esirgeme!) demekle, sanki (Cimrilik etme!) denmiş oluyor.

Bunun gibi, internetteki herhangi bir yazıyı veya WhatsApp’la gelen mesajları başkalarına göndermemelidir. Yanlış bir yazıyı göndermenin vebali büyüktür.
Her şeyi besleyen, geliştiren ezelî nürdan sana fazlasıyla vermişler.
• Güneş gibi her şeye, herkese esirgemeden nörunu saç, onlara hoşça bak! Çünkü onların hepsi de donmuş gibidir.
Hepsi de senin ışığına, hararetine muhtaçtır. Onları sen canlandıracaksın, sen yetiştireceksin.
• Ey ilkbahar! Ağaçlar insafsız deli kıştan perîşan olmuşlar, solmuşlar, sararmışlar onlara bir bak, onlara hayat ver!
• Dudağını aç da, Hz. îsa'nın; "Ölüyü dirilten dua"sını oku, çünkü; varlıklar cefa Deccalı yüzünden ölmüşlerdir.
• Bugün herkesin mahmurluğunu gider. Çünkü herkes her şeyi senin şarabından içmiş kendinden geçmiştir, onları
uyandır!
• Kış mevsiminde ağaçlar, bitkiler, bağlarda ve bahçelerde bulunan bütün varlıklar, yokluk zehrini içmişler, yok
olmuşlardı. Şimdi, sen onlara ölümsüz yaşayış panzehirini ver, onları dirilt! 
• Seher rüzgarı gibi gece perdelerini yırt, çünkü, hepsi de yüzlerce perde altında gizlenmiş kalmışlardı.

282. Gönül, pencereye benzer, beden evi onunla aydınlanır.
Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat.
 (c. II, 898)
• Ben; "Mest gönül nereye gidiyor?" diye seslendim. Padişahlar padişahı;"Sus" dedi, "0 bizim yanımıza geliyor."
• Padişahım dedi ki, sen benimle beraber değil misin? Senin harfsiz, sözsüz sesini içimde duyuyorum. Öyle olduğu
halde, gönlüm, şaşkın şaşkın dışanda nerelere gidiyor?
• Dedi ki: "Gönül dediğin bizimdir, bizim balımız mülkümüzdür. Bizim destanımızın "Rüstem"i dir. Allah hakkında
yanlış hayale kapılanlarla savaşmaya gidiyor.
• 0 hangi tarafa gitse, talih de o tarafa gider. Hangi tarafa deme, o istedikçe istediği tarafa gider.
• Bazen güneş gibi feyizli nüru ile yeryüzü hazinesine dolar. Bazen de Hz. Peygamberin duası gibi gökyüzüne
yükselir.
• Bazen bulut memesinden, yeryüzüne lütuf, kerem, ihsan sütünü verir. Bazen de can gül bahçesinde seher rüzgarı
gibi eser, etrafa hoş kokular yayar.
• Sen de gönlün izine uy, onun gittiği yerlere git, git de yeşilliklerin, çiçeklerin kara topraktan nasıl bittiklerini, vefa
ırmaklarının durmadan nasıl aktıklarını gör!
• Dünyaya şekiller, süretler, nakışlar, güzellikler bağışlayan sadedir, şekilsizdir, süretsizdir. Herkesin eli, ayağı odur
da, kendisi elsiz, ayaksız gitmededir.
• 0 yanlış bile yapsa, yaptığı doğrunun doğrusudur. Cefaya doğru gitse, başımıza cefalar yağdırsa, ettikleri vefanın
da vefasıdır.
• Gönül, pencereye benzer. Beden evi onun yüzünden aydınlığa kavuşur. Şu beden her gün mezara doğru, yokluğa
doğru gitmededir. Gönül ise ölümsüzlüğe doğru yol almadadır.
• Gönül acaip bir şey! Yapayalnız gidiyor ama, bir taraftan fitneler koparıyor, Padişahların kanlarını döküyor, diğer
taraftan barışı seviyor, herkesle anlaşıyor,oluyor.
• Sevgilinin canımla, gönlümle bitmez, tükenmez macerası var! Hem de öyle gizli, örtülü değil! îşte bak, şuracıkta,
sizin önünüzde yürüyen gölge varlığımda da gizlenmiş olan, benim gönlümdür.

283. Hakîkatler güneşine anlatış bir perdedir.
Mefa'îlün, Fa'ilatün, Mefa'îlün, Fa'îlün,
(c. II, 921)
• Denizden buharlaşarak meydana gelen sis, denizi göstermediğ candan kopup gelen söz de cana perde olur.
• Hikmetten bahsetmeye girişmek pek yüce, pek büyük bir işle uğraşmaktır. Fakat hakîkatler güneşine anlatış bir
perdedir.
• Dünya, köpük gibidir. Hakk'ın sıfatları denize benzer, fakat köpük, yani dünya, denizin rengine, güzelliğine perde
olmuştur.
• Köpüğü gidermeye, ortadan kaldırmaya çalış ki, denizin güzelliğini görebilesin. Halbuki sen, denizin köpüğüne
takılıp kalıyorsun. Bilmiyorsun, bilmiyorsun ki köpük denizi sana göstermemektedir.
• Dünyada gördüğün süretlere, resimlere, muvakkat verilmiş olan güzelliklere dalma, onlar hakkında düşünceler
yürütme! Gördüğün resimler, süretler zamanla kaybolup giderler.
• Nasıl saçlar, sevgilinin yüzünü, gözünü örterse, güzelliğini göstermezse harfler de sözün özünü örter. Bu yüzden
harf kabuğunu kırmak gerektir.
• Sen her hayali, perdeyi açan bir şey sanırsın, o hayali gönlünden at gitsin. Çünkü asıl sana perde olan, o hayaldir.
• Şu var gibi görünen, aslında yok olan, yokluk diyarı olan dünya Hakk'ın bir eseridir, delilidir. Fakat bu eser de, bu
delil de yaratıcının güzelliğini örtmededir.
• Her ne kadar bu varlık, varlık madeni olan Tebrizli Şems'ten bir kırıntı, bir kesinti ise de, o kesinti cana perde
oluyor, asıl madeni göstermiyor.

284. Gül, bana bir kadeh getirdi de, "Şarap içer misin?"dedi.
Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fa'îlün,
(c. II, 934)
• Gül bahçesinde, kırmızı gülün bir hayhuyu var! "Geliniz, benim ağzımı koklayınız, ne kokuyor?" diye söylenip
durmada. 
• Zaten bahçede bulunanların hepsi de mest olmuş. Fakat gül kadar değil Çünkü onlar sadece birer kadeh içmişler.
Halbuki, gülün elinde şarap testisi var, durmadan içip duruyor.
• Madem ki yıl, sevinç yılı, gün de zevk günüdür. Böyle bir yılda, böyle bir günde aşkı kendine huy edinen herkes
mutludur.
• Ay yüzlü ebedî bir sakisi olan kişi neden bizim gibi gül bahçesini kendine yurt edinmez? Meclisimize gelip; "îçiniz!"
emrini duyan cana, binlerce kutlu can feda olsun.
• Güle; "Kime gülüyorsun?" diye sordum. "Iki kumalı çirkine "diye cevap verdi.
• 0 çirkin varlık yani dünya, binlerce kişinin ilkbaharını hazana çevirdi. 0 nun aşkla ne ilgisi vardır?
• Gül bana bir kadeh getirdi de; "Şarap içer misin?" dedi. "Elbette içerim, neden içmeyeyim? Benim de boğazım
var, ağzım var!" dedim.
• Zaten ilahî şarabı içmek için ağza, boğaza ihtiyaç yoktur. Zerre zerre her varlığın şarabı da, mezesi de gizli yoldan
ondan gelmiyor mu?
• Diken; "Gülün, lalenin yüzlerce düşmanı var!" diye gayrete düşmüş de, ne fena halde mest olmuş, ne sert huylu,
ne de ekşi bir suratı var?
• Hz. Müsa'nın tecellî durağı olan Tur Dağına bak! 0 sonsuz şarabı o kadar çok içmiş ki, ağzı yok ama, karnı çarşı
gibi geniş.
• Bahar mevsiminde bağlara, bahçelere git de; mest olmuş ağaçları seyret! 0 kadar içmişler ki, içtiklerini hoş
kokulu çiçekler halinde dışarı vurmuşlar.

285. "Bu güzelliği, bu hoş kokuyu,
 bu rengi kimden aşırdın?" diye güle sordum.
Mefa'îlün, Fa'îlün,
 (c,11,927)
• Bundan sonra bülbül, bahçede bizden bahseder. 0 gönüller alan, o benzeri bulunmayan sevgilinin güzelliğini
anlatır durur.
• Rüzgar eserken söğüt ağacının üstüne düşünce, söğüt ağacı bu rüzgarın ondan gelen bir rüzgar olduğunu anlar
da neşelenir, oynamaya başlar. Allah bilir, o oynarken havaya neler söyler?
• Çınar, çayır çimenin derdinden birazcık olsun anlar da, geniş ellerini açar. Onların dertten kurtulmaları, huzura
kavuşmaları için, bir hoşça duaya başlar.
• "Bu güzelliği, bu hoş kokuyu, bu rengi kimden aşırdın?" diye güle sordum. Utancından yavaşça güldü ama,
nereden aşırdığını hiç söyler mi?
• Gül, bülbüllerin ötüşünden mest olmuş, gülerek kendinden geçmiş etrafa hoş kokular yayıyor, ama, o benim gibi
içi yanık, harap değil! 0 sarhoş halinde size nergisin sırlannı söylüyor.
• Sen, sırları duymak istiyorsan, sarhoşların yanına git! Çünkü sarhoşlar işin nereye varacağını düşünmeden,
utanmadan, çekinmeden sırları söylerler.
• Şarap, üzümün kızıdır. Kerem ve ihsan suyundandır. Ağzını açmıştır. Cömertlikten bahsedip durmada, üzüntüsü,
kederi olanları, acı duyanları, neşelendirmektedir.
• Bilhassa üzümün kızı olmayan, arş şarabı olur da kerem sahibi Hakk'tan gelirse, onun cömertliğini, onun
keremini, onun lütfunu söylese söylese ancak onu yaratan söyler, başka kimse söyleyemez.
• 0 arş şarabı, arif kişinin gönlünde coşar, köpürür. Onun beden küpünün derinliklerinden dilsiz, dudaksız sana
seslenir, seni içmeye davet eder.

286. Aşk hiçbir afetten, felaketten, beladan ders almaz.
Mefa'îlün, Fa'ilatün, Mefa'îlün, Fa'îlün,
(c. II, 937)
• Sevgilim, senin aşkın beni en yakınlarımdan vazgeçirtti. Zaten senin aşkın günahtan duygusunu kökünden söker
atar.
• Bu sebeptendir ki, aşk, harap oluştan, yıkılıştan başka bir şey değildir. Aşk, hiç bir afetten, felaketten, beladan
öğüt almaz, ders almaz.
• Bu sebeptendir ki, aşkta ne malın mülkün; ne şöhretin, saygının, yüksek mevkinin; ne evlat ve iyalin yeri vardır.
• Aşığın canı, aşk kılıcını çekince, teşekkür için onun önüne binlerce mukaddes can korlar.
• Hem aşk havasına düş, hem de yıkılıp dökülmekten kork, hem nekes ol, şükür dudaklıya gönül ver; buna imkan
yok!
• Aşk ateşi gelip de, kendinden başka ne varsa yakıp yandırırsa, işte o zaman gönlünde ne varsa, yanınca sevin,
tatlı tatlı gül! 
• Bilhassa, ezelden beri devam eden, sayıları, sevilen birisinin aşkı olunca bu aşk!
• "Onu gördüm" diyorsan, Allah için olsun, şu iki baş gözünü kapa da, gönül gözünü, can gözünü aç!
• Çünkü bu baş gözü ile bakışı yüzünden, iki dünyada da, senin gibi benim gibi binlercesi durmadan helak olur, kör
olur, gider.
• Gözüme onun yüzünden başka bir şey görünürse, iki gözüm de, kazmalarla, külünklerle oyulsun gitsin.
• Bütün insanların can gözleri bile mat oldu. Aciz kaldı. 0 boyu posu düzgün padişahın ululuğuna, güzelliğine
ulaşmanın imkanı var mı?
• Yazık, keşke Hz. Ali'nin Hayber Kalesi'nin kapısını çekip kopardığı gibi senin varlığını da Allah çekip koparsaydı.
• 0 bahsettiğimiz ülkeden binlerce yıl uzakta bulunan yerlerde bile onun beş vakitte çalınan nöbetini nasıl çalıyorlar,
gözlerinle görseydin!

287. Küfür insanhğın yüzünü karartmıştı.
 Hz. Muhammed'in nüru imdada yetişti.
Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat
 (c. II, 882)
• Küfür, insanlığın yüzünü karartmıştı. Hz. Muhammed'in nüru imdada yetişti. Sonsuza kadar yaşayacak olan
manevî saltanat geldi, ölümsüzlük davulunu çaldılar.
• Yeryüzü manen nürlandı, yeşillere büründü. Gökyüzü sevincinden yenini, yakasını yırttı. Ay ikiye bölündü,
tamamıyla rüh oldu.
• Cihan tatlılıkla doldu ve beline mutluluk kemerini bağladı. Kalk, o ay yüzlü tekrar geldi!
• Dünyaya ait düşüncelere dalan bir çok bağlarla bağlanmış olan akıl, bir gececik olsun aşk padişahına kavuştu.
Günah bağları ile bağlı nefis, akla; "Benim bahtım karaymış, ikbal, mutluluk senin kapına geldi." dedi.
• Aşıkların gönüllerinden geçenleri bilen sır çavuşu geldi, başını ayak yaptı, kalem oldu da kağıdın gönlüne, şu hoş,
tatlı, müjdeli haberi yazdı:
• "Ey tertemiz gönüller, ne zamana kadar toprağın içinde sabredeceksiniz? Haydi, mezarlarınızdan sıçrayın, çıkın,
size ilahî yardım geldi."
• Kıyamet davulunu çaldılar, mahşer surunu, yeniden dirilme surunu üflediler. Ey ölüler! Vaat edilen yeniden dirilip
kalkma vakti geldi.
• "Kabirdekiler dirildiler çıktılar, gönüllerindekiler açığa çıktı" ayeti bilindi. Sür sesi geldi. Can da maksadına erişti.
Adiyat Suresi, 100/9-10. ayetlere işaret var.
• Dün gece, gökyüzünde parlayıp duran yıldızlardan bir gürültü duyulmuştu. Neşeli bir ses şöyle haykırıyordu;
"Yıldızı pek kuvvetli olanların en kuvvetli olanı kainatı şereflendirdi."
• Kalk, devran bizim devranımızdır. Aşk padişahı başkasının değil bizimdir! Madem ki, onun bakışı bizim canımızdır.
Bize müeyyed, sonu olmayan bir ömür geldi ulaştı.
• Saki, renk vermeden, laf söylemden, sonu gelmez şarabı döktükçe döktü de Kaf dağı bile deve gibi oynamaya
başladı. Zîra alemde yeni bir yaşayış, yeni bir içki derneği kuruldu.
• Yine ruh Süleyman'ı bizi sabah şarabı içmeye çağırdı. Belkıs'ın sınandığı billür döşenmiş saray bize de göründü.
"Neml Süresi, 27/44. ayete işaret edilmektedir. Bu ayette, Belkıs'ın Hz. Süleyman'ın hazırlattığı billur köşke girmesi
anlatılır.
• Din cesetçilerinin inadına, rahmet kapısından kovulmuş şeytanın körlüğüne rağmen ağrıyan gözlerimize gönül ve
can sürmesi geldi.
• Mahrem olmayanlar anlamasınlar diye dilime kilit vurdum. "Ey çalgıcı, kalk, sonsuz işret vakti geldi!" diye sen
haber ver, sen söyle!

288. Aşk benim yüzüme binlerce nükteler yazdı;
eğer aşıksanız, gönlümün halini yüzümden okuyunuz!
Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fa'îlün,
(c. II, 926)
• Eğer bilmiyorsanız, bilin ki; "gerçek sevgili" can Kabe'sidir. Ne tarafa giderseniz gidin, nerede bulunursanız
bulunun, mutlaka ona dönün, yüzünüzü ona çevirin!
• Eğer siz, aleme beden iseniz, o candır. Yok eğer siz aleme can iseniz, bütün canların canı odur.
• Bu gece; "Feda olacak can kimdir?" diye birisi geldi. Bunu duyunca canım yerinden sıçradı, "Bu canı veresiye
değil, peşin olarak alın!" diye haykırdı. 
• Aşk, benim yüzüme binlerce nükteler yazdı. Eğer aşık iseniz, gönlümün halini yüzümde görün de okuyun.
• Ötelerden her an aşıklara gelen bu kadeh, nasıl bir kadehtir? Eğer yiğit bir insansanız, siz de bu kadehi alın için!
• Canınız sıkıldıysa, hayattan bıkıp usandıysanız, aşk bağdır, bahçedir, seyran yeridir. Yorulup yolda kaldıysanız,
onun sevgisi asil kanlı bir Arap atıdır.
• Mihnetlerle, eziyetlerle dopdolu bir kırba (=su kabı) olan onun adı, beden'dir. 0 kırbayı kırın da, her şeyden
kurtulun gitsin!
• Kafese konmuş bir kuş gibiyim. Tebrizli Şems'e olan düşmanlığınızdan ötürü kafesimi kırın, beni bırakınız!

289. Rüzgar, tozlan havaya kaldırdığı zaman, o tozlardan bir ses,
bir feryat duyarsan, o tozda benim bir zerrem vardır.
Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îliin, Fa'îlün,
 (c. II, 922)
• Aşk, öpmek, kucaklamak hevesine düşünce, ey can, kimde karar kalır, kirnde karar kalır?
• Padişah avlanmaya çıkınca, av yeri neşelenir, şereflenir, güler. Fakat padişahın kendisi bir güzelin avı olursa, ne
dersin? Artık ne olur?
• Gönlüm, mahmur gözlerin mesti olunca, benim mahmurluğumu bin kadeh şarap bile gideremez.
• Ölüp toprak olduğum, toprağımın da zerre zerre dağılıp gittiği zaman, her zerrem yine o eşsiz sevgiliye aşıktır..
Onun 'aşkıyla titrer durur.
• Rüzgar, tozları havaya kaldırdığı zaman, tozlardan bir hayhuy sesi duyarsan bil ki, o tozda benim bir zerrem
vardır; ağlayan, feryat eden odur.
• Ah, senin ay yüzlü sevgilinden utandığın gibi, ben de "ah"tan utanırım. Benim gönlüm "ah" etmekle rahatlar.
• Zamanede sabretmekten daha iyi bir şey yok. Fakat, sana sabretmek pek büyük bir suçtur! Utanılacak bir haldir!

290. Hz. Yüsuf'un kardeşlerinin bağışlanması için duası.
Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fa'îlün,
 (c. II, 929)
• Kim, o güzel yüzün aşkından tevbe ederse, dilerim tevbesi kabul edilmesin
 Şeyh Sadî hazretleri de;
"Senin güzel yüzüne bakmanın hata olduğunu kim söyledi? Aksine senin güzel yüzüne bakmamak büyük bir
hatadır!" diye buyurmuş.
• Allah'a binlerce hamd, binlerce şükür ki, senin aşkın bütün dünyaya kanat açtı.
• Senin güzel yüzünün sabahına kavuşmak için, ihtiyar dünya, bir ömürdür seher vaktinde evrad okuyor.
• İşitmiştik ki; Hz. Yüsuf tam on yıl, geceleri uyumamış da, Cenab-ı Hakk'tan kardeşlerinin affedilmelerini niyaz
etmiş.
• "Allah'ım!" dermiş; "Onların günahlarını affetmezsen, bu dua kapısını yüzlerce feryatlarla sarsar yıkarım, şu
aleme velveleler salarım.
• Allah'ım; onların günahlarına bakma, düşünmeden işledikleri hata yüzünden çok pişman oldular."
• Geceleri hep ayakta durup yalvardığı için, tabanları şişmiş, gözleri yanmaya, ağrımaya başlamıştı.
• Derken, Meleküt Alemi'ne bir feryat düşmüş. Melekler feryada başlamışlar. Nihayet lütuf denizi coşmuş, zorluklar
çözülmüş.
• İşte ermişlerin, velîlerin, gece gündüz çalışıp çabalaması böyle olur. Halkı belalardan, bozgundan, bunalımdan
onlar kurtarırlar.
• Bitmeyen hazineler bağışlarlar. Gidip gidip gelmeyen dertleri, kökünden giderirler; yırtık, pırtık eski hırkaları
soyarlar, atlas elbiseler giydirirler. 



    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder