7 Nisan 2016 Perşembe

Büyük bir cesaretle savaşan Hz.Abdullah sonunda şehit oldu.
Bu haber kendisine ulaştığında Hz.Esmâ, haberi metanetle karşıladı.

Esmâ’nın (r.anha) sabrı bu kadarla da kalmadı.
Çünkü Zalim Haccac,büyük sahabi Hz.Abdullah’ı şehit etmekle hıncını alamamış,onu astırmıştı.
Sonra da karşısına geçip o yüce şehide hakaret etmiş, başını keserek Şam’a göndermişti. Cesedini de “Annesi ricada bulunmadıkça indirmeyeceğiz.” diye yemin etmişlerdi. Bir anne için yavrusunun cesedini sehpada asılı görmek çok zor bir şeydi. Hz. Esmâ buna da sabretti, zalim insanlara gidip istedikleri ricayı yapmayı uygun bulmadı.

Haccac, adam gönderip defalarca Hz. Esmâ’yı yanına çağırtmıştı. Fakat Hz. Esmâ tenezzül edip yanına gitmeyince kendisi onun yanına geldi. Hz. Abdullah’ı kastederek alaylı bir eda ile, “Allah düşmanına yaptığımı nasıl buldun?” diye sordu. Hz. Esmâ, Hz. Ebû Bekir gibi bir babanın kızıydı, Hz. Zübeyr’in hanımıydı. Bu zalimin karşısında susamazdı. Cesaretle şu cevabı verdi:

“Sen oğlumun dünyasını yıktın, o ise senin ahiretini perişan etti!”

Haccac bu defa da “Bırak şu münafıkı!” demek küstahlığında bulundu. Hz. Esmâ yine susmadı, “Allah’a yemin ederim ki, o münafık değildi. Çok oruç tutan, geceleri çok namaz kılan, kulluk vazifelerini yerine getiren ve akrabasını ziyarette kusur etmeyen biriydi.” dedi. Haccac çok kızdı, “Defol git!” dedi. Hz. Esmâ imanından aldığı cesaretle yine kükredi: “Resûlullah, ‘Sakîf kabilesinden bir yalancı, bir mühlik çıkacak!’ buyurmuştu. Yalancının Muhtar es-Sekafî olduğunu gördük. Mühlik de senden başkası olamaz!”dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder