6 Şubat 2016 Cumartesi

İlim Çin'de de olsa bulup öğrenin 
Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem
İlim hazinedir. Bu hazinenin anahtarı soru sormaktır. Sormaktan çekinmeyin; zira ilmin sorulmasından dört kişi birden mükâfat kazanır:Soran,cevap veren,onları dinleyen,onları seven!
Ya âlim ol ya talebe ya da dinleyici ol başkası olma helak olursun Ebu Derdâ (r.a)
Âlimler ile cahiller arasında yedi yüz derece fark vardır Her derecenin arası da beş yüz senelik yol kadardır
Abdullah b Abbas(ra)
Ashab'ın ve Âlimlerin Sözleri

İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: İlim talep ederken büyük zorluklara göğüs gerdim, fakat ilmi elde ettikten sonra aziz oldum'. Gerçekten de İbn Ebî Müleyke şöyle der: 'İbn Abbas'ı gördüğümde, ondan daha güzel yüzlü ve muntazam endamlı bir kimseyi gördüğümü ve görebileceğimi tasavvur edemedim.
Muhterem pederleri Hz. Abbas (r.a) gibi güzel bir insandı. Konuştuğu zaman herkesten daha açık ve daha beliğ konuşur, fetva verdiği zaman insanların en âlimi olduğunu gösterirdi'.
İbn Mübârek şöyle der: İlme talip olmadan bir kimsenin kendisinde az da olsa şeref aramasına ve kendisini şereflilerden saymasına şaşarım!'
Filozoflardan biri şöyle demiştir: 'İlim öğrenmek istediği halde öğrenemeyen veya öğrenebileceği halde öğrenmeyen kimselere acıdığım kadar kimseye acımam'.

Ebu Derdâ der ki: İlimden küçük bir mesele öğrenmem, benim için bütün bir geceyi ibadetle ihya etmekten daha mühimdir'.
Yine Ebu Derdâ şöyle buyurur: 'Hoca ile talebesi hayırda ortaktırlar. Onların dışındakilerin sivrisinek kanadı kadar hayırları yoktur. Yâ âlim, ya talebe, ya da dinleyici ol. Bunların dışında bir sınıfa dahil olma;,yoksa helâk olup gidersin'.
Atâ şöyle demiştir: 'Bir kere ilim meclisinde hazır bulunmak, yetmiş lehviyat meclisinde bulunmanın kefareti olur.

İmam Şâfiî de şöyle demiştir: İlim tahsil etmek, bütün nafile ibadetlerden daha faziletlidir'.
Fakih Ebu Muhammed Abdullah b. Abdilhakem şöyle anlatır: Bir gün İmam Mâlik'in önünde ders okurken öğle ezanı okundu. Nafilelerimi kılmak üzere ders kitabımı kapattım. Hocam (İmam Mâlik) yüzüme bakarak şöyle haykırdı: 'Ey genç! Burada okuduğun ders, kalkıp kılacağın nafile namazlardan fersah fersah daha hayırlıdır'.

Ebu Derdâ şöyle demiştir: 'Sabahları kalkıp ilim tahsiline gitmeyi cihad olarak kabullenmeyen ve böyle olduğuna tüm samimi yetiyle inanmayan kimsenin ne aklı var, ne de bir fikri'.
"De ki:Hiç bilen (âlim) lerle bilmeyen (cahil) ler bir olur mu?"Zümer su.9.
Ebu Derda (ra) dan Peygamber (sav) şöyle derken işittim: “Kim ilim öğrenmek için bir yola çıkarsa, Allah ona bu sebeple cennete giden yolu kolaylaştırır.  Melekler, hoşnutluklarından dolayı ilim öğrenmek isteyenlere kanatlarını gerer (serer)ler. Sudaki balıklara varıncaya kadar yer ve gök ehli âlim kişinin bağışlanması için Allah’a yalvarırlar. Âlimlerin, abide ( ibadet edene) üstünlüğü, (parlaklık, görünürlük ve güzellik bakımından) ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Kuşkusuz âlimler Peygamberlerin varisleridir. Peygamberler miras olarak ne altın ne de gümüş bırakmışlardır; onların bıraktıkları yegâne miras ilimdir. Dolaysıyla kim onu (ilmi) alırsa büyük bir pay almış olur.” Buhari, İlim, 10; Ebu Davut, İlim,1; Tirmizi, İlim,19. İbn Mace, Mukaddime, 17.  

İlim için bir yola koyulan kimse, dönünceye kadar Allah yolundadır.” Tirmizi, İlim, 2.
“Âlimin abide üstünlüğü, benim sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir.” Tirmizi, İlim, 19.
“Allah’a karşı ancak, kulları içinden âlim olanlar huşu (derin saygı) duyarlar.” Fatır su.28.
“Allah dilediğine insanlığa yararlı olan ilim verir. Bu hususta Yüce Allah (cc) şöyle buyurmaktadır:
“Kime hikmet verilmiş ise, ona çok hayır verilmiş demektir.” Bakara su. 269
İbni Abbas (ra) dan, Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Allah her kimin iyiliğini dilerse, dinin inceliklerini anlama konusunda ona kabiliyet (hikmet) verir.” Tirmizi, İlim, 1.
“Hayır! O (Kur´ân), kendilerine ilim verilenlerin göğüslerinde bulunan açık açık ayetlerdir.” Ankebût su. 49. “De ki: ´Benimle sizin aranızda Allah Teâlâ´nın ve Kitab´ın ilmine sahip olanların şahitlik etmesi yeter´.” (Ra´d su.43)
“Bir ilim öğreten kimseye, - onların sevabında bir eksilme olmaksızın- öğrettiği ilimle amel edenlerin kazandıkları sevap kadar sevap verilir.” İbn Mace, Sünnet,20.
Peygamber (sav) Efendimiz günün birinde Medine Mescidinde iki grup topluluğa rastlamış. Bunlardan biri dini anlamak için ilim öğrenen topluluk, diğeri ise ibadet edip dua eden topluluk. Peygamber Efendimiz bu iki topluluk için şöyle buyurdular: “İkisi de hayır üzeredir. Ama biri diğerinden daha üstündür. Bir kısmı Allah’a ibadet ediyor ve ondan dua ile bir şeyler istiyorlar. Allah onlara isterse verir, isterse vermez. Diğerleri ise dini anlamaya ve ilim öğrenmeye çalışıyorlar ve bilmeyen kimselere öğretiyorlar. Bunlar daha üstündür.” Dedikten sonra : “Şüphe yok ki ben de sadece bir öğretici olarak gönderildim.” Diyerek ilim öğrenenlerin yanlarına oturmuştur. Darimi, Mukaddime, 32.
“Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitabı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resul gönderdik.” Bakara su. 151.
“Sadakanın en faziletlisi, Müslüman’ın bir bilgi öğrenmesi, sonra da o bilgiyi Müslüman kardeşine öğretmesidir.” İbn Mace, Sünnet,20.
“Kuşkusuz Allah, ilmi kullarının arasından çekip alıp yok etmez. Bilakis âlimlerin ölümü ile onu alır ve sonunda hiç âlim bırakmaz. İnsanlar da cahil kimseleri âlim sanarak ilimde önder edinirler. Bu cahillere bir takım sorular sorulur, onlar da bu sorulara bilgisizce fetva verirler. Böylece hem kendileri sapar, hem de insanları saptırırlar.” Buhari, İlim, 34. Müslim, İlim, 13.
Abdullah b. Amr (ra) dan, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle dua ederdi:
“ Allah’ım! Huşu duymayan kalpten, kabul edilmeyen duadan, doymayan nefisten ve fayda vermeyen ilimden sana sığınırım. Bu dört şeyden sana sığınırım.” Tirmizi, Deavat, 68.
“..Kur’an okumakta acele etme ve “Rabbim, benim ilmimi artır” de.” Taha su. 114.
Yine Peygamber (sav) Efendimizin şöyle dua ettiğini görüyoruz:
“Allah’ım! Bana öğrettiğin ilimden beni yararlandır. Yararlı olan ilmi bana öğret. İlmimi artır. Her hal üzere Allah’a hamd olsun.” İbn Mace, Mukaddime,23.
Ebu Hureyre (ra) Peygamber (sav) Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
“ Mümin ölümünden sonra hayatta iken öğrettiği ve yayınladığı ilimden, geride bıraktığı hayırlı evlattan, miras olarak bıraktığı mushaftan, yaptırdığı mescitten, yolcular için inşa ettiği misafir evinden, akıttığı sudan, sağlıklı iken malından çıkardığı sadakadan dolayı kendisine sevap ulaşır.” İbn Mace, Mukaddime,20.
“İlim öğrenmek her Müslüman’a farzdır.” İbn Mace, Mukaddime,17.
İlim öğrenmek farz-ı kifayedir. Müslümanların her ilim dalında âlimler yetiştirmesi, yeterli ilim sahibi kişiler yetiştirmesi bir görevdir. Yapılmayınca herkes sorumlu olur. Allah (cc) şöyle buyuruyor:
“Müminlerin hepsi birden toplanıp seferber olacak değillerdir. Her topluluktan bir gurubun toplanıp dini iyice öğrenmeleri ve kavimleri kendilerine dönüp geldikleri zaman Allah’ın yasakladığı şeylerden sakınanlar için onları uyarmaları gerekmez mi?” Tevbe su.122.
“Allah Teâlâ kıyamet günü kullarını diriltir. Sonra âlimleri ayırır ve onlara şöyle hitap eder: “Ey âlimler topluluğu, ben ilmi size azap etmek için vermedim. Sizi bağışladım, cennet giriniz.” Mecmeu’z- Zevahid, c.1.s.126. Taberani, Kebir.
“Hikmet ve ilim müminin yitik malıdır. Onu nerede bulursa alır.” Tirmizi, İlim, 19.
“.. Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin…” Mücadele su, 11.
Muaz b. Cebel (ra) Peygamber (sav) Efendimizin şöyle buyurduğunu söyledi : “İlim öğrenin. Zira Allah için ilim öğrenmek Allah’tan korkmayı sağlar. İlim talebi ibadet, müzakeresi tespih, tahsili ise cihaddır. Bilmeyenlere onu öğretmek sadaka, onu ehline vermek de Allah’a itaattir. Çünkü ilim helal ve haramın yollarını gösteren işaret ve cennetliklerin yollarındaki kandillerdir. İlim yalnızlıkta dost, gurbette yoldaş, tenhada arkadaş, bollukta ve darlıkta yol gösterici, düşmanlara karşı silah ve dostlar yanında ziynettir. Allah ilimle toplumları yükseltir ve onları devamlı iyiliklerde önde yapar. Böyle toplumların eserleri anlatılır, yaptıklarına uyulur ve görüşlerine baş vurulur..” Et-Terğib, 1/127. Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyuruyor: “ Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, ya da ilmi seven ol. Sakın beşincisi olma (bunların dışında kalma) helak olursun.” Mecmeu’z- Zevaid, c.1,s.122.
“İlim, öğrenmek isteyen herkesin geçmiş günahlarına kefaret olur.” Tirmizi, İlim,2 (2650), Taberani, Et-Terğib, 1/ 130.
Ebu Zer (ra) ve Ebu Hureyre (ra) dan rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdular: “ Kişinin öğrendiği faydalı bir konu, bana bin rekat nafile namazdan daha sevimlidir.” Peygamber (sav) daha sonra da şöyle buyurdu: “İlim öğrenirken ölen kimse şehit olur.” Et-Terğib, 1/ 131-32.
Peygamber (sav) Efendimiz, her fırsatta ashabına ilim öğrenmelerini tavsiye ederek ilmin önemine dikkat çekmiştir. Ebu Zer (ra) ya hitaben şöyle buyurmuştur:
“ Ey Ebu Zer, sabahleyin evinden çıkıp Kur’an’dan bir ayet öğrenmen, senin için yüz rekât namaz kılmandan daha hayırlıdır. Yine sabahleyin evinden çıkıp- kendisiyle amel edilsin veya edilmesin- ilimden bir bölüm öğrenmen, senin için bin rekât nafile namazdan daha hayırlıdır.” İbn Mace, Mukaddime,16.
Ebu Hureyre (ra) bir gün Medine’de sokağa çıkmıştı. Medine halkı sokaklarda dolaşıyordu. Onlara şöyle seslendi. “Peygamberimizin mirası bölüşülüyor, siz ise burada boş yere vakit geçiriyorsunuz, gidip o mirastan payınızı alsanız ya? Deyince, Medine halkı:
-Nerede bölüşülüyor? Diye sorarlar. Ebu Hureyre (ra) onlara:
-Mescitte bölüşüyor, diye cevap verir. Halk da koşarak mescide giderler. Sonra da geri dönerler. Ebu Hureyre (ra) onların geri geldiklerini görünce onlara sorar:
-Ne oldu? Onlar şöyle cevap verirler.
-Biz mescide gittik, fakat sizin söylediğiniz gibi orada taksim edilen her hangi bir miras görmedik, derler. Ebu Hureyre (ra) onlara tekrar sorar:
-Siz mescitte hiç kimse görmediniz mi? Onlar:
-Evet, bazı kimseler gördük, bir kısmı namaz kılıyor, bir kısmı kur’an okuyor, bir kısmı da helal ve haram gibi ilmi konuları tartışıyordu, derler. Bunun üzerine Ebu Hureyre (ra):
- Yazıklar olsun size, işte o, Peygamber (sav) in mirasıdır” der. Mecmeu’z- Zevaid, c.1,s.123-124.
Ebu Musa El-Eş’ari (ra) tarafından nakledildiğine göre, Peygamber (sav) şöyle buyurmuşlardır: “Allah’ın benimle gönderdiği hidayet ve ilim, (farklı yapılardaki) topraklara düşen bol yağmura benzer. Bunlardan bazıları temizdir, suyu alır, bol bitki ve ot yetiştirir. Bazıları çorak (kurak) arazidir, suyu yüzeyinde tutar. Bu sudan insanlar yararlanır; hem kendileri içerler hem de hayvanlarını-tarlalarını- sularlar ve ziraat yaparlar. Diğer bir toprak çeşidi de vardır ki dümdüzdür. (Ona da yağmur düşer ama) o ne su tutar ne de bitki yetiştirir. Allah’ın dinini inceden inceye kavrayan, Allah’ın beni kendisiyle gönderdiğinden (hidayet ve ilimden) faydalanan, öğrenen ve öğreten kimse ile ( bunları duyduğu vakit kibrinden) başını bile kaldırmayan ve kendisiyle gönderildiğim Allah’ın hidayetini kabul etmeyen kimsenin misali işte böyledir.” Buhari, İlim, 20. Müslim. Fezail, 15. (Hadislerle İslam,1/ 373.)
Ebu Hureyre (ra) den rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“İnsan ölünce üç şey dışında ameli kesilir: Sadaka-i cariye (faydası kesintisiz sürüp giden sadaka), kendisinden faydalanılan ilim ve kendisine dua eden hayırlı evlat.” Müslim, Vasiyyet, 14.
İbn Mes’ud (ra) den rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdular : “ Yalnız iki kişiye gıpta edilir. Bunlardan birisi; Allah’ın mal verdiği ve bu malı hak yolda harcamaya muvaffak kıldığı kimse, diğeri de; Allah’ın Kur’an ve hadisleri anlama ilmi (gücü) verip de o ilimle amel eden ve bunları başkalarına da öğreten kimsedir.” Buhari, İlim, 15. (Müslim).
Ebu Hureyre (ra) den rivayet edildiğine göre, Peygamber (sa) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allah’ı zikretmek, Ona yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten âlim ve ilim öğrenmek isteyen öğrenci bundan müstesnadır.” Tirmizi, Zühd, 14; İbn Mace, Zühd,3.
Ebu Hureyre (ra) den rivayet edildiğine göre, Peygamber (sa) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Mümin sonunda varacağı yer cennet oluncaya kadar, işittiği hiçbir ilme asla doymaz.” Tirmizi, İlim, 19. (26869.
“İlim öğrenirken ölen kişi ile cennette benim aramda sadece bir derece vardır.” Darimi, 1 (100).
“Allah’tan faydalı ilim isteyiniz. Faydasız ilimden Allah’a sığınınız.” Camiu’s- Sağır. 4702.
İnsanoğlunun şerefi, kuvvetinden ileri gelmez. Öyle olsaydı develerin ve aslanların daha üstün olmaları gerekirdi. Zira aslanlar, develer insanlardan çok daha güçlü ve kuvvetlidirler. Onun şerefi cüssesinin büyüklüğünden dolayı da değildir. Zira filler insanlardan çok daha cüsselidirler. İnsanların şerefi cesur oluşundan da kaynaklanmaz. Çünkü ormanlardaki yırtıcı hayvanlar insanlardan çok daha cesaretlidirler. Fazla yemek yemesinden de ileri gelmez. Öyle olsaydı öküzlerin daha şerefli olmaları gerekirdi. Zira midesi çok büyük olan canlılardan birisi de öküzdür. Cinsel gücünün fazla olmasından dolayı da değildir. Zira küçücük bir kuş olan serçe bile cinsi kudret konusunda insanoğlundan daha güçlüdür. Kısacası bunların hiç birisi insana şeref vermez. İnsana şeref veren şey sadece ilimdir.
İbn Mesud (ra) Resulullah'ın (sav)in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Âdemoğlu şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe Rabbinin huzurundan ayrılamaz:
“Âlimler peygamberlerin varisleridir.” ( Ebu Davut, Tirmizi, İ.Mace ve İbn Hibban, Ebu Derda’dan)
1- Ömrünü nerede geçirdiğinden.
2- Gençliğini nerede tükettiğinden.
3- Malını nerden kazandığından.
4- Nereye harcadığından.
5- İlmiyle nasıl amel ettiğinden. Tirmizi, Kıyame, 2601.
“Âlimler peygamberlerin varisleridir.” ( Ebu Davut, Tirmizi, İ.Mace ve İbn Hibban, Ebu Derda’dan)
“Âlimler peygamberlerin varisleridir.” Ebu Davut, Tirmizi, İ.Mace ve İbn Hibban, Ebu Derda’dan.
“Kıyamet gününde üç sınıf insan şefaat edeceklerdir. Bunlar, Peygamberler, Âlimler ve Şehitler.” İbn Mace, Hz. Osman.
“Bir âlimin ölümü, telafi edilemeyen bir felaket, kapatılamayan bir gediktir. O, batan bir yıldız gibidir. Bir kabilenin ölümü, bir âlimin ölümünden daha ehvendir.” Ebu Davut, Tirmizi, İbn Mace, Et-Terğib, 1/ 148.
İlim öğrenmede asıl gaye Allah rızası olmalıdır. Dünya çıkarları için veya insanlara gösteriş için ilim öğrenilmemelidir. Peygamber (sav) Efendimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır.
“Kim kendisinde sadece Allah’ın rızası aranan bir ilmi sadece dünyalığa sahip olmak için öğrenirse, o kimse kıyamet gününde cennetin kokusunu bile duyamaz.” Ebu Davut, İlim,12; İbn Mace, Mukaddime,23.
Ebu Hureyre (ra) den rivayet edildiğine göre, Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Bir kimseye bildiği bir konu sorulduğunda ona cevap vermezse, kıyamet gününde ağzına ateşten bir gem vurulur.” Tirmizi, İlim, 3.
Gösteriş (riya) için öğrenenler için ise, Ebu Hureyre (ra) den şöyle rivayet olundu.
“İlim öğrenip, ilmi öğreten ve Kur’an okuyan kimse kıyamet gününde huzura getirilir. Allah (cc) dünyada ona vermiş olduğu nimetleri o kişiye hatırlatarak ona:
-“Bu nimetlerimin karşılığında ne amel yaptın?” Diye sorulur.
-“İlim öğrendim, başkalarına da öğrettim, rızan için de Kur’an okudum” der. Allah (cc) :

-“Yalan söyledin. Sen âlim denilmesi için ilim tahsil ettin. Bu adam güzel kur’an okuyor desinler diye Kur’an okudun. Nitekim senin için öyle de söylendi. Böylelikle dünyada karşılığını almış oldun.” Buyurur. Daha sonra emredilir. Yüzükoyun sürüklenerek cehennem ateşine atılır.” Müslim, Et-Terğib. 1/ 162.
Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: 

"Kim Kur'an-i Kerim okur da sonra başka birisinin kendinden daha faziletli bîr seye nail oldugunu sanirsa. Allah'in ululugunu küçümsemis olur." 

Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: 

"Ümmetimin en faziletli ibadeti. Kur'ân okumaktir." 

"En hayiriliniz, ilim ögrenip bildigini baskalarina ögreteninizdîr." 

Peygamber'imiz «Demir nasil paslanirsa kalbler de paslanir» buyurdu. Sahâbiler «Onun cilâsi nedir» diye sordular. Peygamber'imiz «Kur*ân-i Kerîm okumak ve ölümü hatirlamaktir.» diye buyurdular. 

Fudayl Ibni Iyaz buyurur: 

«Kur'ân´i Kerim´i tasiyan, Islâm'in sancagini tasiyandir. Binaenaleyh oynayan ile oynamamasi yanilan ile yanilmamasi ve bos söz konusan ile bos lâf konusmamasi, bunu Kur'ân'i Kerim´i tazim icin yapmasi gerekir. 

Kim «Hasr (59)» sûresinin son âyetlerini sabahleyin okur ve o gün ölürse alnina sehid mührü vurulur. Ayni âyetleri aksam okuyup sabaha kadar ölürse yine alnina sehid mührü vurulur.» 

ilmin ve âlimlerin faziletine gelince, bu mevzuda hadisler çoktur. 

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: 

«— Allah, kimin iyiligini dilerse onu dinde fakih yaparak ona rüsdünü ilham eder.» 

"Alimler, peygamberlerin vârisleridirler." 

Halbuki peygamberlikten daha üstün bir mertebe olmadigi malûmdur. Bu rütbeye mirasçi olmak serefinden daha büyük bir seref yoktur. 

«— Mü'minlerin en faziletlisi o âlim kimsedir ki, kendisine ihtiyaç duyuldugu zaman faydali olur ve kendisine müracâat edilmedigi zaman da gönül zenginligi île davranir.» 

«—- Peygamberlik derecesine en yakin kimseler, âlimler ile mücâhidlerdir.» Çünki âlimler peygamberlerin getirdigi tebligi halka sunarlar. Mücâhidler de peygamberlerin getirdigi teblig ugruna kiliçlari ile savas verirler. 

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: 

«— Hiç süphesiz, bir kabilenin ölmesi, bir âlimin ölümünden daha az önemlidir.» 

"Kiyamet Günü âlimlerin mürekkebi sehidlerin kani ile tartilir.» 

"Son duragi Cennet oluncaya kadar, âlim ilme doymaz." 

"Ümmetimin helak olmasi, iki sey yüzünden olur. Ilmi terketmek ve mal toplamak." 

«— Ya âlim ol, ya talebe ol, ya dinleyici ol, ya da ilmi sevenlerden ol. Besinci olma; yâni ilimden hoslanmayanlardan olma ki, helak olmayasin.» 

«— Ilmîn mâruz kalabilecegi âfet, kendini begenmisliktir.» 

Ehli Hikmetin misâllerindendir: «Kim bas olmak amaci ile ilim ögrenirse basari sansini ve siyasi te'sirini kaybeder.» 

Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki: 

«— Yer yüzünde bosubosuna büyüklük taslayanlarin idrâklerini âyetlerimden saptiracagim.» 

(A´raf - 146) 

Imâm-: Sâfii buyurur ki; 

«Kim Kur'ân´i Kerim ögrenirse degeri yükselir. Kim fikih ögrenirse önemi artar ve kim hadis ögrenirse inandirma gücü artar. Kim matematik ögrenirse görüsü çogalir. Kim az bilinen gerçekleri ögrenirse huyu yumusar. Kim izzeti nefis sahibi olmazsa ilmi ona fayda vermez.» 

Hasan Ibni Ali der ki: 

«Kim âlimler ile cok düsüp kalkarsa, dilinin bagi çözülür. Zihnindeki bulanikliklari giderme imkânina kavusur. Nefsinde beliren gelisme hosuna gider. Bildiklerine karsi güveni artar ve ögrendiklerini dile getirmede cesaret kazanir.» 

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: 

"Cehaletten daha agir fakirlik olamaz."
ÂLİM

1. Her şeyi bilen mânâsına Allahü teâlânın sıfatlarından biri.

Allahü teâlâ gizliyi de âşikar olanı da âlimdir. (Haşr sûresi: 22)

2. Zamânın fen ve edebiyât bilgilerinde yetişmiş, Kur'ân-ı kerîmin ve yüzbinlerce hadîs-i şerîfin mânâsını ezberden bilen, İslâm'ın yirmi ana ilmi ve bunların kolları olan seksen ilminde mütehassıs (uzman), tasavvufun (evliyâlığın) en yüksek derecesine ulaşmış, yetişmiş ve yetiştirebilen müctehid.

Âlimler peygamberlerin vârisleridir. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)

Ümmetimin âlimlerine hürmet ediniz. Onlar yeryüzünün yıldızlarıdır. (Hadîs-i şerîf-Künûz-ül-Hakâik)

Âlimin yüzüne bakmak İbâdettir. (Hadîs-i şerîf-Künûz-ül-Hakâik)

Âlimin uykusu, câhilin ibâdetinden hayırlıdır. (Hadîs-i şerîf-İhyâ-u ulûmiddîn)

Âlimleri hafife alanların âhireti, ümerâyı (devlet başkanlarını) hafife alanların dünyâsı, dostlarını hafife alanların mürüvveti (insanlığı) yıkılır. (Abdullah bin Mübârek)

3. Bir ilim dalında yetişmiş mütehassıs kimse (uzman).

Allahü teâlâ birine iyilik vermek isterse onu fıkıh âlimi yapar. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)

Âlimin kıymetini ancak âlim anlar. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

4. Öğreten, öğretici.

Ya âlim, ya talebe, yâhut bunları dinleyici ol. Bu üçten olmazsan helâk olursun. (Hadîs-i şerîf-Ahmed ibni Hanbel)

Âlimin bir nazarı bulunmaz hazînedir

Bir sohbeti yıllarca bitmez kütüphânedir.

1 yorum: